Washington'da hafta içinde çeşitli temaslarda bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, Amerika'daki yönetimle Türkiye'deki siyasi iktidar arasında bir güven sorunu olduğunu, bunu temaslarında açıkça gördüklerini söyledi.
Eski büyükelçi Öztürk Yılmaz başkanlığındaki CHP heyeti, Washington'daki temasları kapsamında Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs Direktörü Mark Schapiro, Başkan Yardımcısının ofisinde Avrupa ve Avrasya Özel Danışmanı Anna Makanju, Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşleri Müsteşar Yardımcısı Amanda Sloat, Savunma Bakanlığı Politika Müsteşarı'nın ofisinde Türkiye, Kıbrıs ve Malta Direktörü Alton Buland, Kongre'deki Türkiye Dostluk Grubu eş başkanları Virginia Foxx ve Ed Whitfield, Yahudi lobi kuruluşu AIPAC, düşünce kuruluşları ve Türk toplumunun bazı temsilcileriyle görüşmeler yaptı.
Amerika'nın Sesi'nin sorularını yanıtlayan eski büyükelçi Yılmaz, Washington'da yaptıkları kapsamlı görüşmelerde CHP olarak iktidara gelmeleri halinde uygulayacakları politikalar ve önceliklerini ele aldıklarını aktardı. Yılmaz, Amerikan yönetimine özellikle Irak, Suriye, IŞİD ve PKK ile mücadele, PYD gibi konuları kapsayacak şekilde bölgedeki gelişmelerle ilgili görüşlerini aktardıklarını ve iki ülke işbirliği noktasında neler yapılabileceği konusunda görüş alışverişinde bulunduklarını belirtti.
'Arada güven sorunu var'
Türk-Amerikan ilişkilerinin mevcut durumuyla ilgili bir soru üzerine Yılmaz, "Bir kere şunu açıklıkla söyleyeyim, Türkiye ile Amerika arasında bir sorun yok, Amerika'daki yönetimle Türkiye'deki siyasi iktidar arasında bir güven sorunu var. Bu çok açık görülüyor. Başkan Obama'nın kamuoyuna yapmış olduğu açıklamalarda kullandığı ifadeler de esasen bunun bir işaretiydi. Özellikle Türkiye'deki siyasi iktidarla ciddi sorunlar yaşadıklarını ve bu güven sorununun ilişkilerin genel seyrini ciddi olarak etkilediğini gördük maalesef" diye konuştu.
"Amerika'nın bölgedeki kendi çıkarlarıyla bizim çıkarlarımız arasında ne tür bir ilişki götürmek istediğimizi anlamamız gerekiyor" diyen Yılmaz, Amerika'nın sadece Atlantik'in ötesindeki bir ülke olmadığına, dünyanın süper gücü olarak Ortadoğu'da, Afrika'da, Orta Asya'da, Uzak Doğu'da, her yerde olan bir ülke olduğuna dikkati çekti.
'Türkiye yalnızlaştı'
Yılmaz, her şeyden önce Türkiye'nin dış politikada uygulamış olduğu yaklaşım ve tercihlerin, "mezhepçi politikalar izlenmesinin" Türkiye'yi yalnızlaştırdığını savunarak, şöyle devam etti:
"Biz ben görevi aldıktan sonra ilk ziyaret ettiğim yer Kıbrıs'tı, akabinde Mısır'a gittik. Şunu gördük; Müslüman Kardeşler'den dolayı Sisi'yle düşmanız. Sonra gittiğimiz ülke İsrail ve Filistin oldu. Hamas'tan dolayı El Fetih ile aramız açılmış. Yine Hamas'tan dolayı İsrail'le aramız açıldı. Yine mezhebi bir etki var. Suriye'de Esat'ın gönderilmesi konusunda da yine mezhebi, Müslüman Kardeşler tipi bir yönetimin inşa edilmesi eğilim vardı. Dolayısıyla gördüğümüz şu; Türkiye maalesef mezhepçi bir politikayla özdeşleşir hale geldi ve Türkiye bölgede yalnızlaştı"
'Türkiye ve Amerika'nın öncelikleri ayrıştı'
Bugün Amerika'nın taraf olduğu, bölgede işbirliği yaptığı aktörlerle Türkiye'nin arasının açık olduğuna işaret eden Yılmaz, "Amerika Suriye'de IŞİD'e karşı PYD ile hareket etmek istiyor, Türkiye edemiyor. Irak'ta Musul kurtarılacak, başka unsurlarla hareket etmek istiyor, Türkiye yine devre dışı. Yani Türkiye'nin uygulamış olduğu dış politikadaki önceliklerle Amerika'nın bölgedeki öncelikleri ayrıştı. Ayrıca alandaki işbirliği yapılan ülkeler de farklılaştı. Dolayısıyla müttefiklik ilişkisinin sadece lisanla ruhuna dokunulmuş olmuyor, esasına da dokunulmuş oluyor ve esası da böylece zarar görmüş oluyor" diye konuştu.
Bu durumun Türkiye'nin bölgedeki kısa, orta ve uzun vadedeki iş tutma biçimini etkileyeceği görüşünü dile getiren Yılmaz, Suriye'de IŞİD'e karşı mücadelede Amerikan yönetiminin PYD'yi kullanmak, PYD'den yararlanmak ve PYD'yi uzun vadeli bir stratejisinin bir unsuru olarak görmeye başladığına dikkati çekti.
Yılmaz, "Suriye'de eğer bir şekilde bu barış görüşmeleri olduğu zaman ve sonuçta diplomatik bir çözüm olursa öyle veya böyle PYD'nin bir şekilde bir rolü olacak. Belki federal bir Suriye olacak ve PYD onun bir kurucu unsuru olacak. Suriye'de Amerika'nın gittiği yolla Türkiye'nin tutmak istediği yol arasında farklılaşma var. Bu bizim çıkarlarımız açısından ciddi bir tehlike arz ediyor" dedi.
Irak'ta da farklı bir durumun olmadığına işaret eden Yılmaz, Irak'ta da IŞİD'e karşı Musul'da büyük operasyonun yapılması ve örgütün oradan temizlenmesi konusunda Türkiye'nin Amerika ile nasıl bir işbirliği yapacağı, hangi parametrelerde anlaşacağı, rolünün ne olduğu, nasıl bir orta Irak görmek istediği, bu konudaki değerlendirmelerin neresinde olduğu, Amerika'nın Türkiye ile ne kadar işbirliği yapmaya niyetli olduğu gibi hususlarda da belirsizliklerin bulunduğunu savundu.
'Güven sorunu arazideki işbirliğini etkiliyor'
Yılmaz, "Yani bir güven sorunu var ve bu güven sorunu arazideki işbirliğini de etkiliyor bizim. Biz de bunu çok net şekilde gördük burada" ifadesini kullandı.
Bir soru üzerine, Türk-Amerikan ilişkileri için kullanılan "stratejik model" terimini "içi doldurulmamış" bir söz olarak gördüğünü kaydeden Yılmaz, Amerika'nın bölgede başka üsler açabileceğini, ancak bölgenin dinamiğinin değiştiğini, bölgede bazı aktörlerin ön plana çıktığını, Amerika'nın iş tuttuğu aktörlerin Türkiye'nin sevmediği aktörler olabildiğini belirterek, "İşte bu Türkiye'ye zarar veriyor, Türkiye'nin bunu düşünmesi lazım" dedi.
'Amerikalılar’da Kürtler’le birlikte çalışma kültürü oluşmuş'
Yılmaz, "Amerika neredeyse 26 yıl Irak'ta Kürtler’le iş yaptı, dolayısıyla bir kültür oluşmuş, bir birlikte çalışma kültürü oluşmuş Irak'tan kaynaklanan. Sanki Suriye'de onu devam ettirmek istiyorlar, bunu anlamak lazım" dedi.
Türkiye'nin bölgeyle ve bölgedeki aktörlerle ilişkilerinde yapmış olduğu hataları yapmadan, daha işbirliğine açık, daha kapsayıcı bir anlayışla iş tutması halinde Amerika ile tekrardan öncelikler konusunda bir uyum sağlayabileceğini düşündüklerini kaydeden Yılmaz, "Bu imkan var ama bunun için özellikle bizim dış politikada ciddi bir değişiklik yapmamız gerekiyor. Bunu da ben şahsen bu siyasi iktidarın yapabileceğini sanmıyorum.”
'Özgürlükler konusunda ciddi eleştiriler yöneltildi'
Bir başka soru üzerine Yılmaz, Washington'da yaptıkları görüşmelerde, Türkiye'ye ifade hürriyeti konusunda ciddi eleştiriler yöneltildiğini, toplanma hürriyeti, yargının bağımsızlığı gibi konularda, bunun yanında anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi konusunda da ciddi soru işaretleri ve şüphelerin bulunduğunu aktardı.
Yılmaz, "Türkiye aslında hiçbir dönemde olmadığı kadar eleştiriliyor, Türkiye'de medyanın üzerine uygulanan baskı burada konu ediliyor. Kimle görüşürsek bu konu açılıyor. Dolayısıyla Türkiye'de hakikaten bir dönem başladığı ve bu dönemin Türkiye'nin demokratik yapısına zarar verdiği belirtiliyor. Biz bunu çok açık gördük" diye konuştu.
Öztürk Yılmaz, Türkiye'de medyaya baskı ve diğer konuların Amerika'daki tüm temaslarında gündeme geldiğini ve Amerika yetkililerin endişelerini ifade ettiğini ve muhalefet partisi olarak bu konulardaki düşüncelerini sorduğunu belirtti.
'Türkiye-İsrail görüşmelerinde yakınlaşma sağlanmış ama...'
Türkiye ile İsrail arasındaki görüşmelere dair bir soru üzerine Yılmaz, Washington ziyaretinden önce CHP heyeti olarak Batı Şeria'ya gittiklerini, Filistin yönetimiyle görüşmeler yaptıklarını, daha sonra da İsrail'e gittiklerini ve tabloyu gözlemlediklerini kaydetti.
Yılmaz, "Olan şu; görüşmelerde bir yakınlaşma sağlanmış ama İsrail tarafı Hamas'ın Türkiye'deki varlığından rahatsız. Onunla ilgili bir adım atılmasını bekliyor. İkincisi, gördüğümüz kadarıyla yine özellikle Mavi Marmara hadisesinde İsrailli askerler aleyhine açılan davalar konusunda o davaların bir şekilde kapatılması yönünde bir taleplerinin olduğunu ve bu konunun hala çözülemediğini gördük" dedi.
Tüm ülkelerle olduğu gibi, İsrail ile de ilişkilerin normalleşmesini istediklerini ve desteklediklerini vurgulayan Yılmaz, Suriye ve Irak'taki olaylar ve IŞİD tehdidi gibi unsurlar yüzünden gölgede kaldığını belirttiği İsrail-Filistin ihtilafının çözüme kavuşturulması sürecinin yeniden canlandırılmasını arzuladıklarını, bölgedeki temaslarında iki devletli çözüme güçlü desteklerini ortaya koyduklarını söyledi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz şunları kaydetti:
"CHP olarak dış politikada şöyle bir amacımız var; hangi ülkeyle sorun yaşıyorsak biz o ülkeyle bir kanal açmak istiyoruz. Çünkü Türkiye şu anda bölgedeki ateş çemberinin içerisinde. Bizim dostlara ihtiyacımız var. Düşman varsa onu azaltmamız dostlarımızı da çoğaltmamız lazım. Bizim dış politikadaki uyguladığımız temel strateji buna dayanıyor."