11 Mart, Corona virüsü salgınının pandemi ilan edilmesinin yıldönümü. 2019’un Aralık ayında Çin’de ortaya çıktığında kimse bir virüsün yaratacağı küresel tahribatın boyutunu tahmin edemiyordu. Bugünse endişe, korku ve panikle geçen bir yılın ardından umut, insanlığa göz kırpıyor.
Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Tedros Adhonam Ghebreyesus, ‘‘Yayılmanın hızı ve ciddiyetinin alarm verici seviyeye ulaşması ve yetkililerin gerekli önlemleri almaması nedeniyle derin bir endişe içindeyiz. Bu nedenle Covid-19’u pandemi ilan ediyoruz’’ açıklamasını yaptığında takvimler 11 Mart 2020’yi gösteriyordu.
Hastalığa isim verileli tam bir ay olmuş, Çin’den 113 ülkeye yayılan virüs, 125 binden fazla kişide görülmüş, 4 binden fazla can almıştı.Hatta Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü gün de 11 Mart olarak kayıtlara geçmişti.
Bir yılda virüs nedeniyle yaşanan kayıplar, sadece ölümlerle sınırlı değildi. Hastalıktan sağ çıkanların bir bölümü sağlığına tam kavuşamadı, ekonomiler kapandı, işletmeler battı, milyonlarca kişi işsiz kaldı.
Okullar, ibadet yerleri kapandı. Çocuklar evde eğitimle, aileleri büyük bir belirsizlikle tanıştı.
İstanbul, New York, Paris, Roma, Wuhan ve daha binlerce megakent hayalet şehirlere, kasabalara dönüştü.
Your browser doesn’t support HTML5
Sokaklar boşalırken, hastaneler doldu taştı. Hastalar nefeslerine muhtaç kaldı.
Morglarda yer kalmayınca, Corona virüsün kurbanları hastanelerin kapılarına yanaşan soğuk hava depolu kamyonlara taşındı.
Hastaların çoğu, hastane odalarında, bakım evlerinde, hatta kendi evlerinde yakınlarından uzakta, tek başına bu dünyadan ayrıldı.
Dünyanın dört bir yanındaki sağlık çalışanlarının çaresiz halleri ve isyanları, bir virüsün nelere mal olabileceğinin yansımasıydı.
Geride kalanlar sadece sevdiklerinden değil, akıl ve ruh sağlıklarından da oldu.
Salgının getirdiği maddi ve manevi yük, iletişimi zayıflattı. Sosyal mesafe, kucaklaşmaları ortadan kaldırdı. Maske, el dezenfektanı günlük hayatın parçası haline geldi.
Hazırlıksız yakalanan onlarca ülke tıbbi ekipman ve gıdaya erişemedi. Artık herkesin sözlük dağarcığına giren suni solunum cihazları ventilatörlerin eksikliği, binlerce kişinin hayatına mal oldu.
Birçok ülkenin lideri ve sağlık yetkilileri de böyle bir felaket beklemiyordu. Oysa artık tüm dünyanın tanıdığı Amerikalı bulaşıcı hastalıklar uzmanı Anthony Fauci bile Amerika’da ilk vakanın görüldüğü Şubat ayında iyimser konuşuyordu.
Fauci, “Bunun Amerika için büyük bir sorun olma, hatta bir sorun yaratma riski çok düşük. Elbette bu ciddiye almamamız gerektiği anlamına gelmez. Federal hükümetin tüm kurumları olarak çok ciddiye alıyoruz. Ancak genel anlamda halka mesajmız, ‘bu başınızı yastığa koyduğunuzda endişelenmeniz gereken bir konu değil. Sizin için ciddi bir mesele olacağını düşünerek kaygılanmayın’’ diyordu.
Ancak Fauci’nin açıklamasından sadece üç ay sonra Amerika’da 27 Mayıs’ta vaka sayısı 100 bini geçecekti.
İlgili Haberler WHO Virüsün Havadan Bulaşma Olasılığını Kabul EttiHastalığın tam olarak nasıl bulaştığını anlamak içinse dünya Temmuz ayına kadar beklemek zorunda kaldı. İlk aylarda sadece hasta kişiyle ya da virüsün bulaştığı yüzeylerle temasın salgına neden olduğu sanılıyordu.
Dünya Sağlık Örgütü 9 Temmuz’da virüsün havada asılı kalan minik parçacıklar yoluyla yayılmasının ve bulaşmasının mümkün olabileceğini kabul etti.
Corona virüsünden yeniden enfekte olunabileceğine dair ilk vaka haberi Ağustos sonunda Amerika’dan geldi. İyileşenler arasında yeniden hastalanma riski, korkuları daha da arttırdı.
Eylül ayı sonunda küresel can kaybı 1 milyonu aştı. Ekim ayı sonunda vaka sayısı 46 milyonu geçerken birçok ülke salgında ikinci dalgayı yaşamaya başlamıştı. Vaka sayısının 75 milyonu aşmasıysa sadece iki ay sürdü.
Your browser doesn’t support HTML5
Dünyayı bunalıma sürükleyen bu son bir yılda, bilimadamları da büyük bir mücadele verdi. Tedavi yolları aranırken, esas çıkış yolu elbette bir aşı bulunmasıydı.
16 Mart’ta umut verici ilk haber Amerika’dan Moderna firmasından geldi. Corona virüsüne karşı koruma sağlamak amacıyla geliştirilen aşının ilk denemesi Seattle'da bir gönüllü üzerinde yapıldı. Moderna, insanlar üzerindeki ilk aşı denemesiyle aşı yarışına ilk sıradan girmiş oldu. Moderna’yı Alman ilaç firması BioNTech ve Amerikan Pfizer ortaklığı ile İngiliz-İsveç ecza devi AstraZeneca-Oxford Üniversitesi’nin işbirliği izledi.
Your browser doesn’t support HTML5
Normalde geliştirilmesi en az 5 yıl süren bir aşı için tüm dünya seferber oldu ve sadece sekiz ay sonra Kasım’da önce Pfizer, ardından Moderna geliştirdikleri elçi RNA aşısının neredeyse yüzde 95 etkili olduğunu açıkladı. İngiltere, Çin ve Rusya’dan peş peşe aşı haberleri geldi.
Aralık ayında önce İngiltere ardından ABD ülke çapında aşılama kampanyalarına başlarken, virüs de tabiri caizse boş durmadı. Corona virüsü mutasyona uğrayarak daha da bulaşıcı hale geldi.
Farklı ülkelerde farklı varyantların ortaya çıktığı haberleri peş peşe gelirken, ülke sınırları yeniden kapanmaya başladı. Ecza ve biyoteknoloji firmaları, geliştirdikleri aşıların bu varyantlarda da etkili olacağı güvencesi verdi.
11 Mart 2020’de Dünya Sağlık Örgütü Corona virüsü salgınını pandemi ilan ederken 114 ülkede 118 binden fazla vaka ve 4 bin 291 can kaybı bildirmişti. Aradan geçen bir yılda, 210 ülke ve bölgede 120 milyona yakın Corona virüsü vakası kayıtlara geçti. Can kaybı ise 2 milyon 800 bine yakın. Salgın bazı ülkelerde gerilemeye başlasa da aşıya tüm dünyada adil erişim sağlanıncaya kadar, vaka ve can kayıplarının artması kaçınılmaz.