Türkiye’de uzun yıllardır seçmen eğilimlerini değerlendiren Konda Araştırma ve Danışmanlık Şirketi’nin kurucusu Tarhan Erdem, 1953 yılında 20 yaşında iken üyesi olduğu CHP’de çok sayıda görevlerde bulundu ve 1977’de kısa süreli Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı da yaptı. 82 yaşındaki Erdem, son 25 yıldır kurucu olduğu Konda Araştırma ve Danışmanlık Şirketi ile Türkiye siyasetinde yürüttüğü eğilim araştırmalarıyla dikkat çekici isimlerden birisi. Kızı Ayşe Erdem HDP İstanbul İl Eş Başkanı olan Tarhan Erdem, CHP’ye ilgisini korumakla birlikte bu siyasi ilişkileri dışında seçim tahminleriyle gündemde.
Türkiye’de son haftalardaki en yoğun tartışma konularından birisi, seçim/sandık güvenliği olarak görünüyor.
Tarhan Erdem de, 62 yıldır Türkiye siyasetini yakından izleyen tecrübesiyle 7 Haziran Genel Seçimleri’nin olası sonuçlarını ve seçim sürecini Amerika’nın Sesi’ne değerlendirdi.
Erdem, “Türkiye çapında sandıkta, sandığa atılan oylarda, o oyların sayım ve dökümünde çok büyük bir sakınca görmüyorum. Ama ben o oyun sandığa girişi öncesinde oluşması aşamasında çok önemli bir sorun görüyorum. Türkiye’de iktidar partisi ve özellikle de Cumhurbaşkanı ile etrafındaki teşkilat, maalesef seçim güvenliğini çok büyük ölçüde tahrip etti. Eşit seçim propagandası ihlal edildi” dedi.
Your browser doesn’t support HTML5
‘Seçimde ilke, muhalefet kazanma ihtimali görmeli’
Türkiye’de 7 Haziran Genel Seçimleri öncesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın il ziyaretleri, açılış törenleri gibi faaliyetlerini işaret eden Tarhan Erdem, “Seçimde önemli bir ilke, muhalefet açısından da seçim kazanma ihtimali olmasıdır. Ama bugün o ihtimal zarar görüyor. Türkiye’de Cumhurbaşkanı, muhalefetin iktidara geçme ihtimalini çok zayıflatan bir tutumda. Ne yaptı? Her gün en az iki konuşma yaptı. Bunu hiçbir kurala dayanmaksızın devletin imkanlarıyla yaptı” diye konuştu.
Erdoğan’ın konuşmalarında AKP’ye oy talep ettiğini ve icraatlarını anlattığını kaydeden Erdem, Cumhurbaşkanı’nın diğer partilere ise oy verilmemesini istediğini belirtti. Erdem, “Diğer partilere neden oy verilmemesi için de konuşmasında o teröristtir, o bilgisizdir, bu yalan söylemektedir gibi aşağılayıcı, ayrıştırıcı konulara değindi. Bunu yaptığı için de Türkiye’de seçim güvenliği kalmadı” yorumunda bulundu.
Demokrasiye darbe mi söz konusu?
Dünya tarihinde geçtiğimiz asrın ilk yarısında demokrasiye geçmiş ülkelerden bazılarında iktidar olduktan sonra iktidar eliyle demokrasiye darbe yapıldığını söyleyen Erdem, “(O ülkelerde) Hükümet, sonrasındaki seçimlerde başka siyasi partilere seçim kazanma şansı vermemiştir. Demokrasiye darbe ortaya çıkmıştır. Türkiye’de bugün de bu yapılmaktadır” dedi.
HDP yüzde 11,4 oy alacak mı?
Demokrasiye darbeye Türkiye’de 7 Haziran’da karşı çıkılacağına inandığını ifade eden Erdem, kişisel siyasi bakışı dışında seçmen eğilimi araştırmaları sonuçlarıyla bunu söylediğini ancak HDP’nin yüzde 10’luk seçim barajını geçmesi şartını da sözlerine ekledi.
HDP’nin barajı geçmemesi için özel tedbirler alınmamış olduğu düşüncesiyle barajı geçeceği yönünde tahminde bulunduğunu belirten Erdem, eğer HDP’ye yönelik özel tedbirler alındıysa bunu elbette bilemeyeceğini de söyledi.
KONDA’nın son araştırmasına göre, HDP’nin yüzde 1,4 oy almasını beklediklerini kaydeden Erdem, ancak seçim araştırmalarında yüzde 1,8 - 2 oranında hata olduğunu raporlarına yazdıklarını da vurguladı. Bu hata payı itibariyle HDP’nin yüzde 9,4 alması halinde baraj altında kalacağını hatırlatan Erdem, yine HDP’nin barajı geçecek oy alacağını tahmin ettiğini söyledi.
Saadet Partisi ile Büyük Birlik Partisi arasındaki ittifak ile bu iki parti açısından oy artışı pek yaratmadığını da açıklayan Erdem, Türkiye’de siyasi hayatta 4 parti, görüş etrafında oluşum gerçekleştiği için diğer partilerin etkisiz kaldığı yorumunu yaptı. Dolayısıyla da diğer partilerin toplam oy oranını yüzde 8 fazla tahmin etmediğini kaydeden Erdem, ancak son araştırmada diğer partilere en fazla yüzde 5 oranı tespit ettiklerini ifade etti.
MHP’de ise bir-iki puan yükselme olduğunu belirten Erdem, CHP’nin ise en fazla yüzde 29 oy alabileceğini savundu.
AKP’nin, HDP’nin barajı geçmesiyle 270 üzerinde milletvekili çıkarmasını beklediğini de dile getiren Erdem, ancak AKP’deki tüm vekillerce demokrasiye darbe yapılmasına iştirak edilmeyeceğini düşündüğünü açıkladı.
Esas mesele 8 Haziran sabahı mı?
Türkiye’de 7 Haziran Genel Seçimleri’nden öte 8 Haziran sabahını önemsediğini söyleyen Erdem, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrı ve AKP’nin nasıl hareket edeceğine önem verdiğini aktardı. Erdem, şunları dile getirdi:
“8 Haziran sabahı TBMM’deki dört siyasi parti yarından itibaren demokrasiye en yakın zamanda nasıl geçiş yapabiliriz demeli. En yakın zamanda ifade-basın özgürlüğüne, hukuk rejimine, parti içi demokrasiye geçilmeli. Türkiye’de en ciddi problem Cumhurbaşkanı’nın kendisi. Ne olacak gerçekten bilmiyorum. Meclis’te Ak Parti de dahil dört siyasi partiyi engelleyecek tek kişi Cumhurbaşkanı. Ama O da uyanabilir diye düşünüyorum. 8 Haziran sabahı önemli. Eğer dört siyasi parti, eskisi gibi birbirlerine hitap ediyorlarsa o vakit öl ki ölelim.”
‘Siyasi partiler için cevap: Demokrasi’
Bu arada Mayıs 2013’te İstanbul’da başlayan ve tüm Türkiye’yi etkisi altına alan Gezi protestoları ardından siyasette etkisini de sorduğumuz Erdem, şu değerlendirmede bulundu:
“Gezi, o günlere kadar bir direnç ve karşı bazı fikirlerin tepe noktasıydı ve tansiyon boşaldı. Aynı hava şu anda var mıdır? Konuya, olaya göre vardır. İki sene içerisinde üç seçim olduğu için insanlar gerilimlerini seçimde boşaltmak istiyorlar. Bu nedenle seçim sonrasına bakmak lazım. 8 Haziran meselesi, benim verdiğimden önem bile çok önemlidir. O sabah dört siyasi partilerce sergilenecek tutum önemlidir. Eğer dört siyasi parti lideri, o sabah biz beraber yaşamaya mecburuz ve yaşayacağız da. Kavga da bitecek bir gün o kavga bittiğinde de beraber yaşayacağız. (Siyasi partiler) gelin ne yapalım demeleri lazım. Bunun cevabı da tek: demokrasi.”
Seçim iptali söz konusu olur mu iddiası
AKP içerisinde yüzde 42’sinin Başkanlık Sistemi’ni desteklemediğini belirten Erdem, Türkiye’de seçmen çoğunluğu tarafından da Başkanlık Sistemi’ne geçişe karşı olunduğunu ifade etti.
Son haftalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 8 Haziran sonrasında yeni hükümet kurulması aşamasında yeniden seçim kararı alınmasını talep edeceği iddialarını da Erdem’e sorduğumuzda, yeni seçim olacağını düşünmediğini söyledi.
Erdem, “Bu senaryolar olmayacaktır. Cumhurbaşkanı’nın kendisi ders alacaktır. Tecrübe geçirmiş insan, kendi hakimiyetini güçlendirmek için çalışmayı devam ettirmeyecektir. Diyelim ki yüzde 42 oy aldı ve halen Cumhurbaşkanı inatlaşıyor. Bunu tahmin etmek istemiyorum” dedi.
‘YSK, Erdoğan’ın konuşmalarını değil yayını engellemeli’
Türkiye’de bir başka seçim tartışması ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tüm konuşmalarına TRT başta olmak üzere TV kuruluşlarında geniş yer verilmesi nedeniyle yaşanıyor. CHP ve HDP, Yüksek Seçim Kurulu’na başvurarak, ardı ardına Erdoğan’ın konuşmaları nedeniyle seçim yayınlarında eşitlik ilkesi ihlali olduğunu savunuyor.
Cumhurbaşkanı’nın konuşması değil konuşmasını içeren yayınlara yönelik tedbir alınması gerektiğini vurgulayan Erdem, “‘Cumhurbaşkanı’nın konuşması başka bir şey, yayınlanması başka bir şey” görüşünde. Dolayısıyla da YSK’nın yayınlara müdahale etmesi gerektiğini savunan Erdem, YSK’nın yasal yetkisini kullanmadığını belirterek, şunları söyledi:
“Kanunsuz. Tamamıyla kanunsuz. Yanlış hatırlamıyorsam Yüksek Seçim Kurulu, Mart ayında 236 sayılı bir karar verdi. Seçim için tanıtma, propaganda nasıl yapılacak uzun uzun yazdı. Bunun her paragrafında eşitlik, tarafsızlık yazılıdır. Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını, Yüksek Seçim Kurulu tarafından önlemesi başka bir şey, yayınlanmasını önlemek başka bir şey. Erdoğan’ın konuşmaları seçim güvenliğini, seçim eşitliğini, serbestliği ortadan kaldırıyor. Kanuni seçim şartlarımızı yani. Seçim kanunlarımız Yüksek Seçim Kurulu’nun başlangıç tarihinden bitimine kadar seçimle ilgili her türlü tedbiri alması yetkisini vermiştir. YSK da tedbirler düzenlemiştir. YSK’nın kendisi de bu tedbirlere uymak, tedbirleri uygulatmalı. Yasada, ‘RTÜK, YSK’ya haftalık rapor verir’ diyor. Ama RTÜK’ün zaten o konuşmaları yayınlatmaması lazım.”
Erdoğan’ın konuşmalarında, “Ben milletin tarafındayım” ifadesini kullandığını söyleyen Erdem, seçim sürecinde millet tarafından partiler dinlenerek, ona göre oy kullanılacağını ancak Erdoğan’ın en başından diğer partiler için yanlış dediğini kaydetti.
Erdoğan’a sordu: ‘Peki yüzde 48 ne olacak?’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halkoylamasıyla seçildiğini ve yüzde 52’lik oy aldığını dile getirdiğini anımsattığımız Tarhan Erdem, “Yüzde 52 ile seçildi ama diğer partiler hatalıydı. Türkiye’nin tercihini yansıtmadı. Peki yüzde 48 ne olacak? Milletin birliğinden sorumlu, milletin birliğini sağlamaktan sorumlu, tarafsız olmaya yemin etmiş bir insandan bahsediyoruz. Anayasa’nın 102. Maddesi’nde bir Cumhurbaşkanı seçildiği an, varsa partisiyle ilişkisi kesilir, milletvekili ise milletvekilliği sona erer diyor. Ama maalesef şuydu, buydu manası var mı yaptı adam” dedi.