HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Rusya ziyaretiyle ilgili kendisini hedef alan tepkilere karşılık, “Tam olarak kime ihanet etmiş olduk? Biz seçilirken, içeride ve dışarıda barışı savunacağımızı söyledik halkımıza. Şimdi niye düşürdükleri belli olmayan yanlış bir dış politikayı eleştirdik diye kime ihanet etmiş olduk? İhanet kavramının bu kadar rahat kullanılması, paniğin ve korkunun göstergesidir” dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Başkanı Demirtaş, 1 Kasım Genel Seçimleri’nin ardından 17 Kasım’daki TBMM Genel Kurulu’nun açılış gününde sağlık sorunu nedeniyle yer alamamıştı. Demirtaş, bugün İç Tüzük uyarınca TBMM’deki çalışmalara katılmak üzere yeminini ettikten sonra basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “ihanet” diye itham ettiği Rusya’ya ziyaretiyle HDP olarak her zaman barışçıl politika izlediklerini belirten Demirtaş, konuya ilişkin özetle şunları dile getirdi:
“Bizim Rus uçağı düşürülürken muhalefet olarak bilgimiz yoktu, sonrasında da bilgilendirilmedik. Biz parlamentoya gelirken, ‘hükümet bir gün ne amaçla yaptığı belli olmayan bir Rus uçağı düşürürse biz hükümetin arkasında duracağız’ diye bir sözümüz de yoktu. Tam olarak kime ihanet etmiş olduk? Biz seçilirken, içeride ve dışarıda barışı savunacağımızı söyledik halkımıza. Şimdi niye düşürdükleri belli olmayan yanlış bir dış politikayı eleştirdik diye kime ihanet etmiş olduk? İhanet kavramının bu kadar rahat kullanılması paniğin ve korkunun göstergesidir. (Rusya Dışişleri Bakanı Sergei) Lavrov, Türk Dışişleri Bakanı’na telefon açsa gitmeyecekler mi? Uçak düşürüldüğünde Türkiye’de ‘yanlıştı’ dedik, ABD’de de ‘yanlıştı’ dedik, Rusya’da da ‘yanlıştı’ dedik. Asıl ülkeye de kendi parti programlarına da aykırı davranan onlardır. Savaş kışkırtıcılığı yapmadığımız için mi ‘hain’ olduk? Biz esnafın, milletin sorununu çözüyoruz. Tek bir diplomatik kanalları yok, sadece HDP var.”
Selahattin Demirtaş, Rusya ziyaretinde yaşanan ticari sorunları çözmek üzere görüşmeler yürüttüğünü ve HDP’nin halklar arasında barışa hizmet ettiğini vurguladı.
‘Kan dondurucu insan hakları ihlalleri’
Rusya ziyareti ötesinde Türkiye’de yaşanan savaş haline dikkat çeken Demirtaş, sokağa çıkma yasakları uygulanan ilçelerde güvenlik güçlerince düzenlenen operasyonlarda hukuka uygun hareket edilmediğini ifade etti. Bölgede insanlık trajedileri yaşandığını kaydeden Demirtaş, Silopi ilçesinde sokaktan alınamayan Taybet İnan’ın cenazesi çerçevesindeki film hikayesi gibi ama maalesef gerçek bir dramı aktardı. Türkiye’de yaşanan sessizlikten utanç duyduğunu belirten Demirtaş, parlamentoya ve hükümete özetle şöyle seslendi:
“AKP hükümetinin insanın kanını donduran hak ihlalleri yapması beni şaşırtmıyor. Demokrasiye, insan haklarına ve evrensel hukuka hiçbir zaman saygı duymadıklarını yaşayarak gördük. Ölümlerin bu kadar normalleştirilmeye çalışılması, asker-polisin, PKK’lilerin, kadın, genç, çocukların yaşlıların bir Saray savaşında ölüp gitmeleri hepimizi kahrediyor. Demokrasiye inanmış bir hükümet olsaydı şu anki uygulamalar bizi şaşırtabilirdi, fakat bunlar hiçbir zaman kendilerine biat etmiş olanlar dışında hiç kimseye yaşam hakkı tanımadılar. Muhalif hiçbir renge ve sese tahammül yok. En sert biçimde ezme politikası uyguluyorlar; muhalif medyaya, Kürtlere, Alevilere, emek çevrelerine, kadın hareketlerine, çevre hareketlerine dönük tablo budur. Siyasi ikbalimizden daha kıymetli bir şey var, insanız. 80 milyonluk bir ülkeyiz ‘kardeşiz, etle tırnağız, tavuklarımız birbirine karışmışmış’ gibi bir geçmişimiz var. Ama bu ülkenin bir ilçesinde bize oy verdikleri için, Kürt oldukları için, AKP Kürdü olmadıkları için, biat etmedikleri için öldürülen insanlar cenazelerini defnedemiyorlar, sokaktan cenazelerini alamıyorlar. Böyle bir ortamda bu parlamentonun bu kadar sessiz, insanlığından çıkmış, insani duygularını yitirmiş kişilerce yönetilmesinden utanıyorum. Ama 11 çocuklu bir kadının 8 gün boyunca cenazesinin kapının önünden alınmasına izin vermemek, başına bir keskin nişancı dikip ‘o cenaze oradan alınmayacak’ demek nasıl bir insanlık halidir, merak ediyorum. Şu parlamentoda AKP’de insani duygularını yitirmemiş ve buna ses verecek kimse yok muydu? Arkadaşlarımız defalarca görüşmeler yaptı, bugün cenaze ancak evin içine alınabildi. Her şeyden geçtik; saldırılar, ihlaller, hakaretler, tanklar, toplar… Bunlar devlet refleksi. AKP iktidarını korumak için bunu yapıyor; anlıyoruz. Fakat cenazeden ne istiyorsunuz, ölüden ne istiyorsunuz? Bir ölüye bunu yaparak ne elde etmek istiyorsunuz?”
Güneydoğu Bölgesi’nde yaşananlardan dolayı tepkili ve endişeli olduğunu paylaşan Demirtaş, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Çarşamba günü yapacakları görüşmeyi de işaret etti. Davutoğlu’na, TBMM’ye de yönelttiği soruları yineleyeceğini söyleyen Demirtaş, “Çok merak ediyorum, Davutoğlu Çarşamba günü geldiğinde soracağım. Cenazelere, ölülere bu tür uygulamaları reva görerek elde etmek istediğiniz amaç nedir? Bu tür şeyler tarihte çok az yaşanır. En barbar vahşi savaşlarda savaşanlar bazen ateşkes ilan ederler cenazeler alınabilsin, defnedilebilsin diye. Kendine Müslüman’ım diyen kendinden başka herkesi İslam dışı kabul eden, 13 yıldır İslam’ı araç gibi kullanıp bunun rantını yiyen hükümet bir cenazeden nasıl bir beklentiyle işkence işine girer?” sorularını sordu.
‘O çocuklar nasıl büyüyecek?’
Bölgede bugünlerde unutulamayacak olaylar yaşandığını belirten Demirtaş, Davutoğlu’nun bölgeye bizzat gitmesi gerektiği görüşünü tekrarladı. Demirtaş, “Elbet bir gün bu savaş bitecek, hendekler barikatlar ortadan kalkacak, tanklar toplar oradan çıkacak; ama bugün bunu yapanlar ve buna sessiz kalanlar toplum böyle şeyleri unutmaz, nesiller boyu devam eder. 1915’te, 1938’de yapılanlar unutuldu mu? Onların çocukları, torunları anlatılan acı öykülerle büyüdüler. Cizre’nin Silopi’nin çocukları bunu unutacak mı? Ne ektiğinizin farkında mısınız?” diye konuştu.