Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın hazırladığı raporda, deprem bölgesindeki hasar ve ihtiyaçlarla ilgili fatura, yaklaşık 2 trilyon lira (103,6 milyar dolar) olarak hesaplanırken, 2 milyon 273 bin 551 kişi için de artık barınma sorunu olduğu açıklandı.
Avrupa Birliği’nin (AB) ev sahipliğinde Brüksel’de 20 Mart Pazartesi günü düzenlenecek Bağışçılar Konferansı ise, Türkiye ile Suriye’nin deprem kaynaklı maddi yıkımına kısmen çözüm sunma iddiasında. Burada ülkeler ve uluslararası kuruluşların, Türkiye’ye nasıl maddi katkı sağlanacağı konusunda sözler verilmesi beklenirken; Cumhurbaşkanlığı’nın konferansta sunacağı rapor dün açıklandı.
Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığı’nın raporunda (https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2023/03/2023-Kahramanmaras-ve-Hatay-Depremleri-Raporu.pdf) deprem kaynaklı “Türkiye ekonomisindeki yük yaklaşık 2 trilyon lira (103,6 milyar dolar)” şeklinde ifade edildi. Raporda, “Depremin Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam yükü içinde en önemli bileşeni yüzde 54,9 oranı ve 1 trilyon 73,9 milyar lirayla (56,9 milyar dolar) konut hasarı oluşturmaktadır. İkinci ağırlıklı hasar kalemi ise kamu altyapısı ve hizmet binalarındaki yıkımdan oluşmaktadır (242,5 milyar TL / 12,9 milyar dolar). Konut hariç özel kesim hasarı ise (222,4 milyar TL/ 11,8 milyar dolar) bir diğer önemli hasar kalemidir. Bu kalem içinde imalat sanayi, enerji, haberleşme, turizm, sağlık ve eğitim sektörleri, küçük esnaf ile ibadethanelere ilişkin hasar yer almaktadır. Ayrıca sigortacılık sektörü kayıpları ve esnafın gelir kayıpları ile makroekonomik etkiler dikkate alındığında, depremin yol açtığı felaketin Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam yükünün yaklaşık 2 trilyon lira (103,6 milyar dolar) düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir. Bu büyüklüğün 2023 yılı milli gelirinin yaklaşık yüzde 9’una ulaşabileceği öngörülmektedir” denildi.
Cumhurbaşkanlığı’nın 140 sayfalık bu raporu kapsamında AFAD’ın (İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi) yetkilerinin arttırılması gerektiği görüşü savunuldu. Ancak Kızılay Derneği’nin ya da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) afetlerde üstlendiği veya üstleneceği görevlerden söz edilmedi.
Deprem sonrasındaki göç hareketliliği nedeniyle nüfus kaybı ve artışı yaşayan illerle ilgili acilen veri analizi yapılması gerektiği de açıklandı. Bu kapsamda, deprem sonrasında 2 milyon 273 bin 551 kişi için barınma sorunu oluştuğu ifade edildi. “Nüfus hareketliliği ve konum tercihlerindeki değişim kira ve konut fiyatlarını belirgin şekilde yukarıya taşımaktadır” tespiti yapıldı.
Deprem bölgesinde 300 ambulans, 300 mobil eczane ihtiyacı
AKP iktidarı, deprem bölgesinde CHP’li belediyelerce yapılan çalışmaları engelleme veya göz ardı etme ve gönüllü kuruluşlar veya HDP, Saadet Partisi örneklerinde tartışıldığı üzere muhalefetteki siyasi partilerce yürütülen dayanışma çalışmalarına müdahale etmesi nedeniyle eleştiriliyor. Kamuoyunda deprem bölgesindeki yardım ve dayanışma hamlelerine yönelik tartışmalar devam ederken Cumhurbaşkanlığı’nın, 20 Mart Pazartesi günü başta Avrupa ülkeleri olmak üzere uluslararası kamuoyuna sunacağı raporda ihtiyaç kalemlerinin paylaşılması da dikkat çekti.
Deprem bölgesindeki acil ihtiyaçlar bakımından raporda, “Engelli vatandaşların ortez, protez ve tekerlekli sandalye ihtiyaçlarının karşılanması, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hizmetleri kapsamında 105 hasta transfer aracı, evde sağlık ve bakım kiti, acil sağlık hizmetlerinin sürdürülmesi için 300 ambulans, mobil komuta kontrol araçları, medikal arazi araçları, birinci basamak sağlık hizmeti sunumu için 350 prefabrik aile sağlığı merkezinin oluşturulması, mobil sağlık klinikleri için 250 araç temini, aşı nakil araçları, konteyner aşı depoları, hızlı test kitleri, ilaca erişimin sağlanması için 300 mobil eczane, mobil görüntüleme-laboratuvar cihaz gibi ihtiyaçlar için yaklaşık 6 milyar TL (320 milyon dolar) kaynak ihtiyacı” açıklandı.
Çocuklarla ilgili “istismar riski” ve kadın ihtiyaçları kabul edildi
Türkiye’de kadın hak örgütlerince günlerdir deprem bölgesindeki çocuk ve kadınlarla ilgili özel önlemler alınması gerektiği çağrısı yapılırken Avrupa’ya sunulacak raporda da Cumhurbaşkanlığı tarafından bu ihtiyaçlara yer verildiği görüldü.
Raporda, “Özellikle deprem bölgesinde ve çadır/konteyner kentlerde yaşayan çocuklar ve gençler için güvenlik ve bağımlılık önemli sorun alanları olarak karşımıza çıkmaktadır. Çadır/konteyner kentlerin açık oluşu, yakınlığı, elektrik, ısınma problemleri, güvenliğin sınırlı oluşu, tuvalet ve banyoların uzaklığı, aydınlatma gibi genel sorunlar başta kız çocuklarında olmak üzere çocuk ve gençler için daha önemli sorun alanları olmaktadır. Özellikle gençler ve ergenler için ruhsal ve psikolojik olarak sağlıklı bir durumda olmama, ne yapacağını bilememe ve geleceğine dair duyulan kaygılarla beraber bağımlılığa, bağımlılık yapıcı maddelere ve bunları temin eden kişilere yakınlaşabilme riski göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, kadınlar farklılaşan ihtiyaçlarını dile getiremeyebilmekte, dolayısıyla afet bölgesinin yarı nüfusunu oluşturan kadınların ihtiyaçları bu süreçlerde gereğince dikkate alınabilmemektedir. Örneğin; afet nedeniyle, kadınların ve genç kızların güvenli alana erişimleri sınırlandığından şiddete uğrama olasılıkları artmaktadır. Diğer taraftan, afet sonrasında kadınların üzerindeki bakım yükümlülükleri artmakta, hâlihazırda büyük bir travma yaşamış kadınların, yokluk ve yoksunluk ortamında, insana yakışır koşullarda bakım yükümlülüklerini yerine getirmeleri güçleşmektedir. Hamile kadınların, yaşlı ve/veya yalnız yaşayan kadınların sağlık hizmetlerine erişimi afet durumlarında önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Afet sonrasında özellikle kız çocuklarının okul devamlılıklarının önemli ölçüde düşmesi söz konusu olabilmektedir” denildi.
“Prefabrik konut” önerisi, sağlık-sosyal ihtiyaçlar vurgusu
Raporda, “Afetin büyüklüğü ve etkileme alanı ile mevsimsel şartlara göre çadır kent, konteyner kent veya prefabrik konut gibi seçenekler sunulması” ile “acil ve geçici barınma alanlarını güvenlik, sağlık standartlarına uygun ve sosyal ihtiyaçlar dikkate alınarak sunmak” gerektiği tespiti göze çarptı.
Bu arada deprem bölgesindeki hasarlı konutlarla ilgili özetle, acil yıkılacak, ağır hasarlı veya yıkık konut sayısı 518 bin 9 (518.009) iken bunun maddi zararı 822,9 milyar TL olarak hesaplandı. Orta hasarlı konut sayısı 131 bin 577 (131.577) iken bunun maddi tutarı 209 milyar TL oldu. Az hasarlı konut sayısı 1 milyon 279 bin 727 (1.279.727) olarak açıklandı. “Toplam konut hasarı, 1.031,9 milyar TL karşılığı 54,7 milyar dolardır” denildi.