Depremin ardından yaşanan göç dalgası kalıcı oldu mu?

Türkiye’de 2023 yılında iç göç rekor kırdı. İller arasında göç eden nüfusun oranı yüzde 4,04’e yükseldi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2023 yılına ait iç göç istatistiklerini yayımladı. Buna göre Türkiye'de 2023 yılında 3 milyon 450 bin 953 kişi iller arasında göç etti. 2007-2008 döneminde yüzde 3,18 olan iller arası göç eden nüfus oranı, yıllar içinde inişli ve çıkışlı seyrinin ardından 2023 yılında yüzde 4,04 ile zirveyi gördü. 2022 yılında iller arasında göç eden nüfusun oranı 2 milyon 791 bin 156 kişi ile yüzde 3,27 idi.

VOA Türkçe’ye değerlendirmede bulunan uzmanlar 2023 yılında iç göç hareketliliğinin artmasını, 6 Şubat 2023’teki deprem felaketi sonrası yıkımın gerçekleştiği bölgeden diğer illere yaşanan göçe bağladı. TÜİK verilerine göre, geçen yıl “doğal afet/acil durum” nedeniyle göç eden nüfusun oranı 499 bin 363 kişi ile yüzde 14,5 oldu. İç göç verilerini daimi ikametgah değişikliği kayıtlarından derleyen TÜİK’e göre bu rakam, afet bölgesine dönmeyip göç ettiği yerde kalmayı tercih edenleri gösteriyor.

“Depremden etkilenen nüfus büyük ölçüde geri dönmüş”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, depremin ardından 1 Mart 2023’te yaptığı açıklamada, 3,3 milyon kişinin deprem bölgesi dışına çıktığını, 800 bin kişininse köylerine gittiğini söylemişti. Daha sonra bu nüfusun ne kadarının gittikleri yerde kaldıkları resmi olarak açıklanmadı.

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (AYBÜ) Göç Politikaları Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ali Zafer Sağıroğlu’na göre, TÜİK verileri depremin hemen ardından gerçekleşen göç dalgasının büyük oranda kalıcı olmadığını ortaya koyuyor.

Sağıroğlu, “İnsanlar depremin ilk şokuyla kendilerini bölgenin dışına attılar. Ama sonrasında gittikleri yerde tutunmanın zorlaşması, sürenin uzaması, çocukların eğitim durumu, hükümetin bölgeyi yeniden kalkındırmak için attığı adımlar, bölgeden ayrılırlarsa haklarını yitirme korkusu gibi nedenlerle, depremden etkilenen nüfus büyük ölçüde geri dönmüş” dedi.

“Depremden dolayı göç eden nüfus daha yüksek olabilir”

Deprem bölgesi dışına kalıcı şekilde göç eden nüfusun daha fazla olabileceğini de söyleyen Sağıroğlu, “TÜİK verilerinde göç etme nedenleri arasında, 2022 yılında ‘diğer’ diye işaretlenen toplamdaki sayı 66 bin. Ancak 2023 yılında bu sayı 103 bine çıkmış. Bu da muhtemelen depremle ilintili bir artış. 2022 ile 2023 yılı arasında aile yanına, memlekete geri dönmeyi göç nedeni olarak gösterenlerin sayısı 56 binden yaklaşık 100 bine çıkmış. Burada da dramatik bir artış var. Doğal afeti gerekçe göstererek göç edenlerin yanısıra diğer dolaylı nedenlerle de deprem sonrasında bölgeden diğer illere göç yaşanmış olabilir” diye konuştu.

2023 yılında göç etme nedenleri arasında ilk sırada yüzde 17,4 ile “hane/aile fertlerinden birine bağımlı göç”, ikinci sırada yüzde 15 ile “daha iyi konut ve yaşam koşulları” ve üçüncü sırada yüzde 14,8 ile “eğitim” geldi.

Depremden sonra yalnızca Türk vatandaşlarının değil mülteciler ve Türkiye’de eğitim gören yabancı uyrukluların da iç göç hareketliliğini arttırmış olabileceğini söyleyen Sağıroğlu bununla ilgili elde bir veri bulunmadığını belirtti. Sağıroğlu, “Türkiye’deki kayıtlı Suriyeli mültecilerin yarısı deprem bölgesindeydi. 1 milyon 700 bin kadar Suriyeli bölgede yaşıyordu. Geçen hafta İçişleri Bakanı 700 bin küsur Suriyeli’nin kayıtlı göründüğü adreslerde bulunmadığıyla ilgili bir veri açıkladı. Bunu insanlar ‘mültecilerin nerede olduğu bile belli değil’ şeklinde yorumluyor ama eğer bu mülteciler depremden etkilenmişse, adrese kayıtlı olduğu ilde bulunmamaları çok anlaşılır bir durum” ifadelerini kullandı.

“Göçün fıtratı kalıcılıktır, tersine göç kolay kolay gerçekleşmez”

Ankara Üniversitesi Mülkiye Göç Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Erdoğan ise TÜİK verilerinin ikametgah değişikliği kayıtlarından derlenmesinin, deprem bölgesi dışına göç edenlerin sayısında bir yanılgıya yol açabileceği görüşünde. Erdoğan, “Türkiye’de akrabalık ilişkileri özellikle afet dönemlerinde çok önemli hale geliyor. İnsanlar akrabalarının yanına taşınıyorlar ama adres değişikliğini yapmıyorlar. Benim şahsi kanaatim, bölgeye de çok gidip gelen birisi olarak en az bir 500 bin kişinin daha, yani toplamda 1 milyon kişinin deprem bölgesinden ayrıldığı. Hala o bölgede afet konutları tamamlanmadığı için orada yaşamayan ama kaydını da aldırmamış olanların olduğunu düşünüyorum. Bu sayının da toplamda 1 milyon civarında olduğunu tahmin ediyorum” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, gelinen aşamada bu nüfusun deprem bölgesine yeniden dönmesinin zorlaştığını söyleyerek, “Göçün fıtratı kalıcılıktır, tersine göç kolay kolay gerçekleşmez. Orada kök salındıkça dönmek zorlaşıyor. Ama bu doğal afet hızlı bir şekilde iyileştirilebilirse, tekrar konutlar yapılır, sanayi, ekonomi kendine gelirse insanların ciddi bir bölümünün daha geri dönme ihtimali var” dedi.

Hatay Türkiye genelinde en çok göç veren üçüncü il oldu

TÜİK verilerine göre, 2023’te Türkiye genelinde en çok göç alan iller İstanbul, Ankara ve İzmir oldu. İstanbul ve Ankara aynı zamanda en çok göç veren iller de olurken, 6 Şubat depremlerinde yıkımın en fazla gerçekleştiği yerlerden olan Hatay üçüncü sırada.

Deprem bölgesinden en çok göç veren iller ise sırasıyla, Hatay (164 bin 247), Malatya (102 bin 621), Kahramanmaraş (82 bin 119) ve Adıyaman (48 bin 372) oldu. Bu illerin, aldığı ve verdiği göç sayılarının farkından hesaplanan net göç hızında da dramatik değişimler görüldü. Deprem felaketinin en çok vurduğu illerden olan Malatya’nın 2022’de yüzde -1,7 olan net göç hızı, 2023’te yüzde -87,8’e çıktı. Net göçün negatif olması, verdiği göçün aldığı göçten fazla olduğu anlamını taşıyor.

“Doğal afet/acil durum” nedeniyle en çok göç alan illerin başındaysa 48 bin 656 kişi ile Ankara geldi. Onu, 46 bin 134 kişi ile İstanbul ve 28 bin 995 kişi ile Antalya izledi.

“Batıdaki iller depremden kaynaklı göçten beklediğimiz kadar etkilenmedi”

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Doç. Dr. Ali Zafer Sağıroğlu ise 2023 yılında batıdaki illerin aldıkları göç kadar verdikleri göçün de arttığına dikkat çekti.

Sağıroğlu, “Veriler bu şehirlerin depremden kaynaklı göçten bizim beklediğimiz kadar etkilenmediğini gösteriyor. Türkiye’deki birçok büyükşehir ciddi göç almış ama buna karşılık ciddi sayıda da göç vermiş. Bu durum, ilk birkaç ay gelip adres kaydını yaparak bir düzen tutturamadığı için geri dönenlerden kaynaklanmış olabilir” dedi.

Doç. Dr. Sağıroğlu, batıdaki illerin aksine göçün deprem bölgesinde yıkımın az olduğu ve çevresindeki diğer illerde daha kalıcı olduğu düşüncesinde.

İstanbul’un son üç yıldır aldığı göçten daha fazla diğer illere göç verdiğini söyleyen Prof. Dr. Murat Erdoğan da, “İstanbul son üç senedir negatif göç veriyor. Bu sene İstanbul’a 412 bin kişi taşınmış ama 581 bin kişi İstanbul’dan kaçmış. Negatif göç sayısı 170 bin. Bu çok büyük bir rakam. Neden insanlar İstanbul’dan kaçıyor? Çünkü İstanbul’a yığılma artık sınırı aştı. Buna bir de İstanbul’da deprem korkusu eklenince, insanların başka kentlere doğru aktığını görüyoruz” dedi.

“Dünyada çok az ülkede bu kadar yoğun bir iç göç var”

2023 yılında iç göç trafiği deprem felaketinin etkisiyle artsa da Türkiye geçmişten beri iller arası göçü yoğun olarak yaşıyor. Dünyada çok az ülkede bu kadar yoğun bir göç trafiği olduğunu söyleyen Erdoğan, “Türkiye’de iç göç hareketliliği 60’lı yıllarda yeni bir ekonomik dönüşümle başladı ve aslında tarım sektöründen çıkıp hizmet ve sanayi sektörüne dönüşümün bir parçası. Ama göç hareketliliğinde sorun yaratan nokta, bizdeki göçün genellikle büyükşehirlere yığılma şeklinde gerçekleşmesi. Bunun nedeni ise Türkiye’de sosyoekonomik koşulların kentler arasında veya kır ile kentler arasında çok dengesiz olması” dedi.

Erdoğan büyükşehirlere göç akınının sonuçlarını, “Büyük kentler giderek şişiyor, trafik kötüleşiyor, çarpık yerleşmeler ortaya çıkıyor. 1980 yılında Türkiye’de kentlerde ve kırsal alanlarda yaşayanların sayısı eşitti. Ama şu an kırsal alanda yaşayanların oranı yalnızca yüzde 7. Bu sağlıklı bir durum değil” diye anlattı.

Erdoğan, “Türkiye’nin tamamına her kamu hizmetini, her kültürel etkinliği eşit dağıtabileceğimiz bir dengeyi kurmadığımız müddetçe insanlar büyük kentlere yığılmak zorunda kalacaklar. Başka seçenekleri yok” dedi.