Geçen hafta meydana gelen depremlerle İstanbul, bir kez daha fay hattı üzerinde kurulu bir şehir olduğunu hatırladı. 1999 yılının 17 Ağustos gecesi yaşanan Marmara Depremi’nin ardından adeta bir şok geçiren ülke, 20 yıl önceki felaketin tekrarından endişeli.
İstanbul’da geçen hafta meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki depremin yol açtığı korku, kentin daha büyük bir depreme ne kadar hazırlıklı olduğu tartışmalarını da beraberinde getirdi. İstanbul, İzmir gibi fay hatları üzerinde yer alan büyük kentlerin karşı karşıya kalabileceği risklere rağmen Türkiye’nin 20 yıl önceki 17 Ağustos felaketini unutmuş göründüğü eleştirileri yapılıyor.
Toplanma alanlarından, deprem vergilerinin nereye harcandığına, binaların sağlamlığından bireysel olarak hazırlıklı olunup-olunmadığına dair konular yeniden tartışılmaya açıldı.
Ancak geçen haftaki deprem ve artçı sarsıntılardan sonra özellikle bazı hastane ve okul binalarında ortaya çıkan tablo endişelere neden oluyor.
Hastaneler ve okullar gibi kamu binalarında ağır hasarların oluşması bu endişeleri arttırırken, İstanbul’da 29 orta öğretim kurumu binasında eğitime ara verildi.
Eğitime ara verilmek zorunda kalınan binalardan biri de Türkiye’nin en köklü üniversitelerinden İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi binası oldu.
“Bu eylemi gelecek nesiller için yapıyoruz”
Binanın durumunu protesto ederek derslere girmeyi reddeden öğrenciler okul binasında yaşadıkları sorunu VOA Türkçe mikrofonlarına anlattı.
Diş Hekimliği öğrencisi Eren Karataş, “Bizim bu eyleme başlama sebebimiz kendimiz yani son sınıf öğrencileri için değil gelecek nesiller için. Çünkü bu bina deprem sırasında bizi, baktığımız hastaları, herkesi korkuttu.
Demirler dışarı çıkmış, duvarlar dökülmüş. Binanın dayanıklılığa dair hiçbir olumlu ibare yok bizim için. Binanın içinde de yıkılmalar, dökülmeler, hasarlar var o yüzden biz burada eğitim görmeme kararlılığıyla devam ettik. ‘Biz burada eğitim ve klinik çalışması yapmak istemiyoruz’ dedik” diye konuştu.
Tepkilerden sonra eğitime ara verildi
Fakültede diş hekimliği binası boşaltılırken, öğrencilerin tepkileri sonucu binada eğitime ara verildi. Yetkililer yılın kalan kısmında eğitimin devamını sağlayacak formüller üzerinde çalışıyor.
Ağız Diş Cerrahisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakkı Tanyeri, “Bugün yapılan toplantıda rektörümüz ve diğer rektör yardımcılarımız ana kampüste yani Çapa’nın kampüsünde ve Diş Hekimliği kampüsündeki sorunları bize anlattılar. Bu duruma göre Diş Hekimliği Fakültesi’nin boşaltılma kararı alındı. Ama bizim temennimiz şu; bu Diş Hekimliği Fakültesi’ndeki öğrencilerin bu işlemlerden mağdur olmaması. Çünkü biz klinik eğitime dayalı bir fakülteyiz. Bu eğitimin de mutlaka hasta üzerinde kliniklerde yapılması lazım. Çapa’nın diğer üniversitelerden en önemli farkı yüklü bir hasta kapasitesine sahip olması. Bunların aksamaması için bizi toplu olarak bir yere verirlerse çok daha iyi olur” dedi.
“Bazı binalarımız çok ciddi hasarlı”
Ancak İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’ndeki tek sorunlu bina Diş Hekimliği binası değil. Doktorlar ve öğrenciler ameliyathanelerin yeni doğan ünitelerinin, görüntüleme merkezlerinin bulunduğu binaların sağlamlığından da endişe ediyor.
Tıp Fakültesi öğrencisi Eray Koç şöyle konuştu: “Bazı binalarımız ‘çok ciddi hasarlı’, bazı binalarımız ‘hasarlı’, bazı binalarımız ‘orta riskte’ diye geçiyor. Üç binamız şu an kapatılmış durumda ve taşınma kararı alındı diye biliyorum.
Tıp Fakültesi’nde de bazı yerler kapatıldı, bazı yerlerde de incelemelerin devam ettiği söyleniyor. Bir risk altında olduğumuzu biliyoruz. İstanbul bir deprem şehri ve bu risk burada da fazlasıyla var. Bizim talebimiz hem kendi sağlığımız için sağlık hizmeti verebilmemiz için önce kendi can güvenliğimiz olmalı ki başkalarının can güvenliğini de sağlayabilelim. Biz sadece can güvenliğimizin olduğu binalar istiyoruz. Burası bir hastane, bir şey olsa insanların ilk başvuracağı yerlerden biri İstanbul Tıp Fakültesi.”
Uzmanlar ameliyathane ve görüntüleme cihazlarının yerin iki kat altındaki bölümlerde bulunduğu bu binalarda bir yıkım olması halinde özel cihazlardan yayılacak radyasyonun da tehlike içereceğini bunun da olası kurtarma çalışmalarını dahi zora sokacağını söylüyorlar.
“Bu hasarlar hep vardı ama üzerinde durulmadı”
Bu hasarlar son depremde ortaya çıkmadı. Aslında yıllardan bu yana binaların sorunlu olduğu biliniyordu ancak deprem olana dek kimse konuya pek ilgi göstermedi.
Prof. Dr. Hakkı Tanyeri, “Bunlar hep vardı ama belki de çok tehlike boyutlarında değildi o zamanlar. Bunu biz değil de rektörlükteki imar işleri yapı işleri daha iyi bilir” ifadesini kullandı.
Eren Karataş da, “Deprem etkisini bu kadar hissettirmemişti veya bu yıpranmanın etkisini kimse gözönüne almıyordu çünkü can derdi yoktu kimsede. Depremde bunu hissettik böyle bir karar aldık devam ettik. Öncesinde bazen merdivende yürürken bile tedirgin oluyorduk. Ne yapılır diye konuşuyorduk ama belli bir şeye dönüşmedi” diye konuştu.
Son olarak İstanbul Valiliği de yaptığı açıklamayla Diş Hekimliği Fakültesi binasının boşaltılması kararı alındığını açıkladı. Ancak diğer binaların durumlarıyla ilgili değerlendirmeler konusunda henüz net bir bilgi yok.