Gelecek Partisi ve DEVA Partisi daha kuruluş aşamalarından itibaren birleşme senaryolarında adı geçen iki parti.
Biri eski Başbakan Ahmet Davutoğlu diğeri eski Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan liderliğinde kurulan partiler 14 Mayıs seçimlerinde beklenen oy oranının çok uzağında kaldı.
Çoğu eski AK Partili kadroların yönettiği her iki partide de seçimlerden sonra kan kaybı yaşandı.
Bazı illerde il başkanları istifa etti; özellikle Gelecek Parti genel merkez yöneticilerinden ayrılanlar oldu.
Babacan: “Gelecek Partisi ile birleşme noktasında görüşme trafiğimiz var”
11 Eylül’de Halk TV’de gazeteci İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtlayan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, başta Gelecek Partisi olmak üzere bazı partilerle birleşme trafiği içinde olduklarını açıkladı.
İlgili Haberler TBMM’deki altıncı siyasi parti grubu varlığını sürdürebilecek mi?DEVA Partisi lideri, “Gelecek Partisi ile birleşme noktasında görüşme trafiğimiz var. Ya da birleşme olur, grup olur. Ama bu grup orada kalmamalı, Meclis'ten başka siyasi partiden arkadaşları da dahil ederek, çok daha güçlü ve yeni bir grup oluşur mu diye bakıyoruz” dedi.
Babacan’dan “merkez sağ” mesajları
Ali Babacan bu yeni oluşumun bir dönem oy verdiği iktidar partisinden uzaklaşanlar ile daha önce Demokrat Parti, Adalet Partisi ve Anavatan Partisi’ne gönül veren merkez sağ seçmeni hedef alacağını dile getirdi.
DEVA Partisi Genel Başkanı, “Erdoğan ve AK Parti'den memnun olmayan, dindar ve muhafazakar milyonlarca vatandaşımız var. Bir başka önemli dinamik, zamanında rahmetli Menderes ve Özal'ın dönemlerini hayırla yad eden, acaba merkez sağda o günlerdeki gibi yeni bir hareketlenme olur mu diye takip eden milyonlarca vatandaşımız var. Yine Türkiye'deki mevcut siyasi düzenin tamamını reddeden yepyeni arayışlar içinde olan milyonlarca gencimiz var. Merkez sağda arayış içinde olan seçmenimiz ve gençlerimiz için doğru adresin DEVA Partisi olduğunu söylüyoruz” dedi.
Birleşme görüşmeleri ilerlemedi, iki parti toplam 25 milletvekiline sahip
En son Mayıs ayındaki parti kampında “2028’de Cumhurbaşkanı adayı olacağım, tereddüt eden bizimle olmasın” diyerek siyasi hedefini ortaya koyan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bu talebinden vazgeçmiş değil.
Kulislerde DEVA ve Gelecek Partisi görüşmeleri sırasında bu konuda bir uzlaşma olmadığı, o nedenle sürecin ilerlemediği belirtiliyor.
DEVA Partisi’nin 15 milletvekili var. Gelecek Partisi’nin ise 6 Temmuz 2023’te imzalanan protokolle TBMM’de grup kurmak amacıyla Saadet Partisi’ne geçen 10 milletvekili bulunuyor.
Prof. Özpek: “Seçmenin yüzde 57’si mevcut siyasi partilerin kendisini temsil etmediğini söylüyor”
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi öğretim üyesi ve Metropol Araştırma’nın akademik kurul üyesi olan Burak Bilgehan Özpek, Türkiye’deki seçmenin ağırlıklı kısmının AK Parti ve CHP arasında sıkışmaktan rahatsız olduğunu; ancak gerçekleşmesi halinde DEVA ve Gelecek partilerinin bütünleşmesinin bu kitle için bir seçenek olmadığını düşünüyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Profesör Özpek, “Bizim Metropol olarak yaptığımız araştırmaya göre seçmenin yüzde 57’si mevcut siyasi partilerin kendisini temsil etmediğini söylüyor. Bu bir sene önce yüzde 40 seviyesindeydi. Toplum bu kamplaşmadan memnun değil ama başkanlık sistemi yapısal olarak bunu mecbur kılıyor. Gelecek ve DEVA partilerinin liderleri belirli toplum kesimlerini temsil etmek iddiasıyla iktidardan koparak muhalefete geldiler. Mayıs seçimlerinde bir karşılık görmediler ama Kılıçdaroğlu’nun zaafını kullanarak muhalefetten epey sandalye aldılar. Bu nedenle muhalefet içinde de iktidar içinde de itibarları yok” dedi.
Prof. Özpek: “Merkez sağ önemli bir alan ama bu partiler o rolü oynayamaz”
Türkiye’de alternatif bir siyaset üretmenin büyük zorluklar içerdiğini söyleyen siyaset bilimi profesörü Burak Bilgehan Özpek, hem Gelecek-DEVA birlikteliğinin bir merkez sağ partiye dönüşmesinin mümkün olmadığını hem de geleneksel merkez sağın şekil değiştirdiğini vurguluyor.
TOBB-ETÜ öğretim üyesi, “AKP’nin elinde kamu kaynakları, CHP’nin elinde ise belediye kaynakları bulunuyor. Medya da bu iki parti tarafından parsellenmiş durumda. Ticari medya olmadığı için diğer partiler görüş ortaya koyma alanı bulamıyor. Böyle bir durumda partiler ya bir kampa ya diğer kampa ait olmak zorunluluğu hissediyor, bu da parti otonomilerini etkiliyor. Merkez sağ önemli bir alan ama bu partiler o rolü oynayamaz. Önemli bir alan ama geleneksel merkez sağın işlevi yok. Sistemin içerisinde ordu veya cumhuriyet kurumları olmadığı için Demirel ve Özal’ın oynadığı rolü oynayacak kimse yok” diye konuştu.
Özpek, “Mevcut konjonktürde merkez sağın yeniden tanımlanması gerekir. Bozbeyli merkez sağı, ‘miliyetçi, demokrat, kalınmacı’ diye tanımlamıştı. Gelecek ve DEVA eliti Cumhuriyet’ten pek hoşlanmıyor, Mustafa Kemal’le barışık değil, Lübnan modeli gibi kimlikçi demokrasiye yakınlar. Ekonomiye bakışları da Mehmet Şimşek’ten farklı değil” yorumunu yaptı.
Özpek’in merkez sağ tanımına atıfta bulunduğu Ferruh Bozbeyli, 1961 seçimlerinde Adalet Partisi’nden (AP) milletvekili seçildi. 1965-1970 arasında Meclis Başkanlığı yaptıktan AP’den ayrılarak Demokratik Parti’nin kurucuları arasında yer aldı ve genel başkanlığını üstlendi. Partisinin ağır yenilgiye uğradığı 1977 seçimlerinden sonra aktif siyasetten çekildi.
Araştırmacı Nezih Onur Kuru: “Şu anda Babacan ve Davutoğlu’nun seçmende karşılığı yok, elitler siyasetinde rol oynayabilirler”
Koç Üniversitesi’nde siyaset bilimi doktorası yapmakta olan Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi’nin araştırma direktörü Nezih Onur Kuru, Gelecek ve DEVA partilerinin seçmende karşılık üretemediklerini ancak “elitler siyaseti”nin aktörü olabilecekleri görüşünü savunuyor.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Nezih Onur Kuru, “Babacan ve Davutoğlu’nun seçmende karşılığı olmadığını gördük. Burada bir figür olmaları için Erdoğan’ın gitmesi ve kartların yerinden karılması gerekiyor. Ama olmadan kaygan siyasi zeminde farklı roller üstlenebilirler. Mesela teğmenler meselesinde AK Parti’nin yanında hizalanabiliyorlar. Türkiye siyasetinde elitler arasında şöyle bir oyun var. CHP içinde İmamoğlu ve Özel birlikteliği var. Mansur Yavaş, CHP adayı olmazsa dahi yoluna devam edebilir. Bu denklemde elitler siyasetinde rol oynayabilirler. Ama Erdoğan gidene kadar orada seçmen bir opsiyon aramaz. Erdoğan sonrası dönemde Babacan, misal Soylu, Fidan gibi rekabet edebilir. Ama şu anda İmamoğlu ve Yavaş çok güçlü ve önde” diyor.
“Sağ daha sağa kayıyor, Türkiye’de eski nesil merkez sağ arayışı artık bitti diyebiliriz”
Kuru, yalnız Türkiye’de değil tüm dünyada da merkez sağın kaybolduğunu öne sürüyor.
Nezih Onur Kuru, “Dünyada da benzer bir eğilim var. İktidardaki sağ partiler giderek sağcılaşıyor. Seçmenlerini de daha sağcılaştırıyorlar. Sağ daha sağa kayarken Marksist sol da etkisini kaybediyor. Sol kültürel kimlikçi bir alana çekilmiş durumda. Amerika, Avrupa ve Türkiye’de şunu görüyoruz. Daha eğitimli merkez seçmen, merkez sola oy veriyor. Fransa’da ırkçı olarak tarif edilen ‘baba’ Le Pen, yüzde 18 alırken, merkez sağ aktör gibi hareket etse de öyle olmayan Marine Le Pen yüzde 40 alıyor. Trump ve Erdoğan’ın stratejilerini de görüyoruz. Bu partiler sağa çekilirken merkezi, merkez sol partiler tutuyor. Türkiye’de eski nesil merkez sağ arayışı artık bitti diyebiliriz” diyor.