Diyarbakır Barosu, dört kişinin yargılandığı Tahir Elçi’nin öldürülmesine ilişkin karar aşamasına gelen davanın cezasızlıkla sonuçlanmaması için destek ve dayanışma çağrısı yaptı.
Baro, yarın (12 Haziran) karar çıkması beklenen dava için diğer baro başkanlarına duruşmaya katılma çağrısında bulundu.
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, PKK’nın gençlik örgütü ile güvenlik güçleri arasında merkez Sur ilçesindeki çatışmalarda, kentteki kültür mirasının tahrip edildiğine dikkat çekmek için basın açıklaması yaptığı sırada, 28 Kasım 2015’te öldürülmüştü.
Polisin kovaladığı üç PKK’lı, Tahir Elçi’nin açıklama yaptığı Dört Ayaklı Minare’nin bulunduğu sokağa girmiş, patlayan silahların ortasında kalan Elçi tek kurşunla vurularak öldürülmüştü.
Olay yeri incelemesi, ekiplere ateş açılması üzerine yapılamamıştı. Polis ve savcı ancak aylar sonra olay yerine girebilmiş ancak delil bulamamıştı. Olayın ardından başlatılan soruşturmada, beş yıl boyunca ilerleme sağlanamadı.
Baro, Londra Üniversitesi’nden yardım istemişti
Soruşturmada ilerleme kaydedilememesi üzerine Diyarbakır Barosu, Londra Üniversitesi’ne bağlı Forensic Architecture (Adli Mimarlık) araştırma kuruluşundan 2018’de yardım istemişti.
Eldeki delilleri ve görüntüleri inceleyen uzmanlar, olayla ilgili bir animasyon hazırlamıştı.
Ses analizi yaparak olay yerinde 40 ayrı atış tespit eden uzmanlar, Elçi’yi öldüren kurşunun çıkma ihtimali olan üç silah belirlemişti.
İnceleme sonunda hazırlanan detaylı raporda, “Araştırma olay yerindeki üç polisten kesin olarak hangisinin Elçi’nin ölümünden sorumlu olduğunu tespit etmemekle birlikte, kuvvetli suç şüphesi altında olan polis memurlarını saptamıştır. Öldürücü atışın Elçi’yi vurma kastıyla yapılmış olup olmadığının saptanması araştırmanın kapsamı dışındadır” görüşlerine yer verilmişti.
İlgili Haberler Musa Anter'den Tahir Elçi'ye faili meçhul cinayetlerin romanı: "995 km"Beş yıl sonra iddianame hazırlandı
Üniversitenin hazırladığı raporu savcılığa veren Baro, üç polisin tutuklanmasını istemişti. Raporun açıklanmasından sonra Ocak 2020’de üç polisin ifadesinin alındı. İfadenin ardından polislerle birlikte, bir PKK’lı hakkında iddianame hazırlandı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, Elçi’nin vurulması sırasında sokakta bulunan ve silahlarını ateşledikleri tespit edilen polis memurları M.S., S.T. ve F.T. hakkında “Bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Savcılık, Balıkçılarbaşı semtinde önce polis memurları Ahmet Çiftaslan ve Cengiz Erdur’u öldüren, daha sonra ateş ederek sokağa giren PKK’lı Uğur Yakışır içinse “devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozmak” ve iki kez “kamu görevlisini kasten öldürmek”, Tahir Elçi’yi “olası kastla öldürmek”, polis memuru S.T. için “öldürmeye teşebbüs etmek” ve “ruhsatsız silah bulundurmak” suçlarından üç kez ağırlaştırılmış müebbet ve 45 yıl daha hapis cezası istedi.
Olay sırasında hendeklerin olduğu bölgeye kaçan Yakışır, daha sonra Irak Kürt bölgesindeki Kandil Dağı’nda ortaya çıkmıştı. Yakışır burada örgüte yakın bazı medya kuruluşlarına röportaj vermişti.
Dava tartışmalar eşliğinde başladı
Beş yıl sonra hazırlanan iddianamenin kabul edilmesiyle birlikte üç polis ve bir PKK’lının yargılamasına Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 21 Ekim 2020’de başlandı. Davanın ilk celsesinde yaşanan tartışmalar neredeyse tüm yargılama boyunca sürdü.
Halen görevde olan polisler, davalara bulundukları yerlerden SEGBİS’le katılarak haklarındaki iddiaları reddetti. Yargılamanın başında Elçi ailesinin avukatları, adaletin yerini bulacağına dair umutlandı. Ancak bu umut zamanla yerini karamsarlığa bıraktı.
İçişleri Bakanlığı: “Önceden tasarlanmış bir eylem değil”
Yargılama sürerken İçişleri Bakanlığı’na bağlı mülkiye müfettişlerinin hazırladığı rapor da tamamlandı.
Dava dosyasına eklenen raporda, olayın “önceden tasarlanmış bir eylem olmadığı” belirtildi. Raporda, Elçi’nin nereden geldiği tespit edilemeyen kurşunla yaşamını yitirdiğine dikkat çekilerek, davada sanık olan polislerin silah kullanma yetkilerini yasalara uygun şekilde kullandıkları ifade edildi.
Müfettişlerin hazırladığı 55 sayfalık rapor için, olay günü görevli polisler, olay sırasında sokakta bulunan gazeteci ve avukatların da aralarında bulunduğu 60’a yakın kişinin ifadesine başvuruldu. Raporda ayrıca Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nün olayla ilgili yaptığı işlemler ve değerlendirmeler yer aldı.
Davutoğlu’nun önce dinlenmesine karar verildi sonra vazgeçildi
Diyarbakır Barosu, Elçi katledildiği sırada başbakan olan ve 2021’de Diyarbakır'ı ziyareti sırasında “Tahir Elçi siyasi bir suikasta kurban gitti” açıklaması yapan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun tanıklık yapması için mahkemeye başvurdu.
Talebi önce kabul eden mahkeme daha sonra vazgeçti. Elçi’nin avukatları reddi hâkim talebinde bulundu. Baro, karara rağmen Davutoğlu’na gelecek celseye katılması çağrısı yaptı. Ancak Davutoğlu mahkemeye gelmedi.
Avukatların mahkemeye en sık yönelttiği eleştiri hiçbir taleplerinin kabul edilmemesi oldu. Davanın dokuzuncu celsesinden sonra dosya mütalaa için savcıya verilirken, avukatlar olayın aydınlatılmasından umutlarını kestiğini söyledi.
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren Diyarbakır'da olayı aydınlatacak yargıç olmadığını savunurken, davayı AİHM'e kadar götüreceklerini söyledi.
İlgili Haberler Tahir Elçi davasında sanıklar için beraat talebi: “Sanıklar cezasız, cinayet ‘faili meçhul’ bırakılmak isteniyor”Savcı beraat talep etti
Davaya ilişkin mütalaa veren Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı üç polisin beraatini talep etti. Başsavcılık, davaya bakan Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 25 Nisan’da sunduğu mütalaada, sanıkların beraatini şu gerekçelere dayandırdı:
“Gerçekleşen silahlı çatışma anında nereden geldiği yapılan tüm araştırmalara rağmen tespit edilemeyen kurşun ile maktulün hayatını kaybettiği kanaatine varıldı.
Maktule yönelik olarak atılı bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi karşısında, amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olan ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden birisi olan ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi ve AİHS'nin 6/2 maddesi ile garanti altına alınan masumiyet karinesi uyarınca, müsnet suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle, sanıkların CMK'nın 223/2(e) maddesi gereğince ayrı ayrı beraatine karar verilmesi.”
Diyarbakır Barosu ise “beraat” talebine tepki göstererek, “Sanıklar cezasız, cinayet ‘faili meçhul’ bırakılmak isteniyor” açıklaması yaptı. Mahkemenin yarınki celsede karar vermesi bekleniyor.
Uluslararası hukuk kurumlarından destek açıklaması
Öte yandan Amerikan Hukukçular Derneği, Avrupa Baro ve Hukuk Toplulukları Konseyi, Avrupa Barolar Federasyonu, Bangladeş Demokratik Avukatlar Derneği, Demokrasi ve Dünyada İnsan Hakları için Avrupalı Hukukçular Derneği, Demokratik Avukatlar Uluslararası Derneği, Halkın Avukatları Ulusal Birliği, Filipinler, Hindistan Avukatlar Derneği, İngiltere ve Galler Barosu İnsan Hakları Komitesi gibi 33 kurumdan destek açıklaması yapıldı.
Açıklamada “adalet” çağrısı yapılarak şu taleplere yer verildi:
-Tahir Elçi’nin öldürülmesinden sorumlu olan herkes adalet karşısına çıkartılsın, duruşmalar uluslararası hukuka uygun bir şekilde yürütülsün ve sorumlular suçlu bulundukları takdirde işledikleri suçun ağırlığına uygun ceza alsın;
-Elçi ailesinin kanıt ve tanıklarla ilgili önemli talepleri mahkemece dikkate alınsın;
-Adli makamlar, Elçi ailesinin avukatlarının konuşmaları ve taleplerini dile getirmeleri için fırsat vermek ve Elçi ailesine ya da avukatlarına düşmanca herhangi bir tutumdan kaçınmak dahil olmak üzere silahların eşitliğini sağlasın ve davadaki uygunsuz önyargı ve ciddi prosedür ihlallerini düzeltsin;
-Tanıklara işkence ve kötü muameleye dair şikâyetler bağımsız ve tarafsız bir yargı birimi tarafından incelensin ve güvenilir bir şikâyet olduğunun tespiti halinde bu beyanlar dosyadan çıkartılsın;
-Elçi’nin ailesine ve sevdiklerine maruz kaldıkları ihlaller karşısında uluslararası hukuk gereğince uygun giderim sağlansın.