Diyarbakır'da Türk ve Kürt Gençlerden Ortak Sergi

Your browser doesn’t support HTML5

Kürt ve Türk gençlerin 18 ay süren sanatsal işbirliğinin meyveleri, Diyarbakır’da açılan bir sergide sanatseverlerin beğenisine sunuldu.

Belgesellerle fotoğraf sergilerinden oluşan BAK Projesi, merkezi İstanbul’da bulunan sivil toplum kuruluşu Anadolu Kültür’ün teşvikiyle başlatılmıştı. Türkiye’nin doğu ve batısındaki on kentte yaşayan 24 genci bir araya getiren Anadolu Kültür, etnik ve bölgesel çizgilerle birbirlerinden ayrılan bu gençleri ortak bir noktada buluşturdu.

BAK Projesi Koordinatörü Latife Uluçınar, ayrılıklar arasında köprü kurmayı amaçladıklarını söylüyor:

”Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaşayan insanlar, özellikle de gençler, birbirlerini tanımıyor. Yüz yüze iletişim çok önemli” şeklinde konuşan Latife Uluçınar, bu gençlere Diyarbakır’ı göstermek istediklerini söylüyor. Uluçınar’a göre gençlerin tanımadıkları bu kentin kültürünü, geleneklerini ve yaşam tarzını yerinde görmeleri, önemli bir deneyim.

Programa katılan gençler İzmir ve Diyarbakır’da oluşturulan atölyelerde ortak sanatsal projeler geliştirdi. Ele alınan konular arasında Yunanistan ve Türkiye arasındaki nüfus mübadelesi, Romanlar, kimliksel sorunlar vardı. Kürtler’in on yıllardır sürdürdüğü azınlık hakları mücadelesi de sanat eserlerinde sık sık yer alan bir tema.

Proje kapsamında çekilen Zilan adlı belgesel, binlerce Kürt’ün katledilişini ve 1930‘larda sürgüne gönderilişini anlatıyor.

Programın direktörlerinden Derya Gümüş, öldürülenler arasında kendi akrabalarının da olduğunu öğrendiğini, birçok köyün kendisine çok tanıdık geldiğini söylüyor. Gümüş, ”Hayatta kalan son görgü tanıklarıyla bir araya geldim. Burada yaşamama rağmen bazı gerçeklerin farkına çok geç vardım ve şimdi olanları anlatmak istiyorum” diyor.

Tarihi yeniden keşfetmeyi amaçlayan proje aynı zamanda farklı toplumlara erişmeyi amaçlıyor. Derya Gümüş, böyle bir projeye ihtiyaç olduğunu belirtiyor ve ”Birbirimizi anlamamız için önce birbirimize dokunmamız gerekiyor” şeklinde konuşuyor.

Derya Gümüş, batıda yaşayan gençlerin Güneydoğu’ya gelip medyanın yarattığı önyargıları yenmeleri gerektiğini belirtiyor. Proje sayesinde Türkiye’nin batısından gelenlerin önyargıları yıktıklarını kaydeden Gümüş, bundan çok etkilendiklerini, gençlerin de “Artık sizi anlıyoruz” dediklerini söylüyor.

İşbirliğinin kolay olmadığını kabul ettiğini belirten Derya Gümüş, ortak ilgi alanlarının bu süreci kolaylaştırdığını belirtiyor. Birlikte çalıştığı kişinin aslen Karadenizli olduğunu ancak İzmir’de eğitim gördüğünü anlatan Gümüş, İzmir’in mültecilerin Avrupa’ya geçiş yolunda önemli bir merkez haline geldiğini hatırlatıyor ve mülteci krizinin Güneydoğu’yla Batı Anadolu arasında ortak payda oluşturduğunu ifade ediyor.

Gümüş, ”Projede ortak çalıştığım kişi de benzer konulara ilgi duyuyordu, özellikle de göçmenlik sorununa. Bu konuda herhangi bir çatışma yaşamadık, çok iyi iletişim kurduk. Siyasi açıdan görüşlerimiz aynı çizgideydi” diyor.

Barış sürecinin Temmuz ayında sona ermesiyle PKK ve devlet arasında başlayan çatışmalar, etnik ayrımı ortadan kaldırmayı zorlaştırıyor. BAK Projesi’ne ev sahipliği yapan kentlerden Diyarbakır, en şiddetli çatışmalara sahne olan kentlerin başında geliyor.

Çatışmaların yeniden başlaması, bazı projelerin ortak konusunu oluşturuyor. ”Doğunun Sayfiyesi: Hazar” adlı fotoğraf sergisi, Kürtlerin yaşamının basında yansımalarının çok az görüldüğü normallik temasını işliyor.

Doğudaki tatil anlayışını yansıtmak istediklerini belirten fotoğrafçı Murat Kartal, sosyo-ekonomik farklılıklara rağmen fotoğrafta herkesin rahat ve normal göründüğünü söylüyor.

Kartal, şiddetin tırmanmasıyla kişisel bir ikilem yaşadığının da altını çiziyor:

”Tüm çabalarımızın boşa gidebileceğini düşündüm. Çatışmalar başladı ve ‘Ben burada ne yapıyorum?’ diye kendimi sorgulamaya başladım. İnsanların öldürüldüğünü, cesetlerin sokaklarda terkedildiğini gördük. Ölü sayısı her gün artıyordu, peki ben burada ne yapıyordum? Doğudaki insanların tatilde neler yaptıklarını anlatıyordum! Peki bunu anlatmamız gerekiyor muydu? Evet, buna gerek var. Projemiz tamamlandığında ve fotoğraflarımız sergilendiğinde barışın ne kadar değerli olduğunu göreceğiz.”

BAK koordinatörü Uluçınar, ”BAK’ın gündeme getirdiği tüm bu farklı sorunlar diyalog başlamasını sağlayabilir. Katılımcılarımız konuşmaya ve birbirlerini anlamaya inanıyor” diyor.

Kürt nüfusun yoğun olduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde umut, giderek daha değerli hale geliyor. Birçok gözlemciye göre özellikle gençler arasındaki etnik bölünme, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlardan biri. Ancak en azından BAK Projesi’ne katılanlar için küçük de olsa atılan her adım, etnik bölünmeyi ortadan kaldıracak köprünün kurulmasına katkıda bulunabilir.