Diyarbakır’da STK’lardan ‘cezaevi insan hakları müzesi olsun’ çağrısı

12 Eylül döneminde askeri cezaevi olan Diyarbakır E Tipi Cezaevi daha sonra Adalet Bakanlığı'na devredildi.

Diyarbakır’daki 100’e yakın meslek örgütü, dernek ve sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu geçen yıl boşaltılan E Tipi Cezaevi’nin insan hakları müzesi olması için ortak açıklama yaptı. Platform adına konuşan Baro Başkanı Nahit Eren, 12 Eylül darbesinden sonra cezaevinde gerçekleşen insan hakları ihlallerinin yarattığı travmanın etkilerinin hala devam ettiğini söyledi.

Türkiye’de hakikat ve yüzleşme mekanizmasının sağlanabilmesi için cezaevinin önemli bir araç olduğunu savunan Eren, “Diyarbakır 5 No.lu Askeri Cezaevi, ülkede Başta Kürtler olmak üzere, iktidardan farklı düşünenlerin hapsedilerek gerçekleştirilen hak ihlallerinin canlı bir hafıza merkezidir. Dolayısıyla hakikati ifşa, yüzleşmeyi sağlama ve insan haklarına dayalı bir yönetim anlayışının inşası için bu hafızanın diri tutulması elzemdir” dedi.

Diyarbakır'daki 100'ü aşkın STK cezaevinin insan hakları müzesi yapılmasını istiyor.

Cezaevinin Anı ve Etnoğrafya Müzesi’ne dönüştürüleceğini vurgulayan Eren, cezaevinin insan hakları müzesine dönüştürülmesi çağrısı yaptı. Sürece kentteki STK’ların da dahil edilmesini isteyen Eren, şöyle konuştu: “Biz; Diyarbakır 5 No.lu Askeri Cezaevi’nin her santimetre karesinin, tarihi gerçekliğine bağlı bir biçimde, hakikat ve yüzleşme mekanı kimliğiyle, “İnsan Hakları Müzesi”ne dönüştürülmesini talep ediyor; bu amaçla proje aşamasına sözkonusu döneme tanıklık edenlerin, mağdurların ve kentteki STK’ların dahil edilmesini istiyoruz.”

“Burada yaşananlar unutulmamalı”

Diyarbakır Cezaevinde kalanların kurduğu 78'liler Derneği Başkanı Ahmet Ertak, 12 Eylül döneminde yaşananların bir daha yaşanmaması için, cezaevinin müzeye dönüştürülmesi gerektiğini söyledi. VOA Türkçe’ye konuşan Ertak, cezaevinin anı ve etnografya müzesi yerine insan hakları müzesine çevrilmesini istedi.

Ortak bir açıklama yapan Diyarbakır'daki STK'lar, cezaevinin dönüşüm sürecine dahil olmak istediklerini açıkladı.

Askeri darbe döneminde yaşananların unutulmaması gerektiğini vurgulayan Ertak, “Burada yaşamını yitiren insanların biyografisini istiyoruz. Burada işkence alanlarının korunması istiyoruz. Dolayısıyla bir daha bu ülkede bu tür acı tabloların, yaşanmaması adına bir örnek müzeye dönüştürülmesini istiyoruz. Bir hakikat varsa o hakikatin korunması gerekiyor. Tabii ki toplum bununla yüzleşmeli aynı zamanda. Yani ülke bununla yüzleşmeli. Yani o dönemi yaşatanların bu ülke insanlarına yapmış olduklarının bir daha yaşanmaması adına bir hafıza olarak korunması gerekir” diye konuştu.

12 Eylül döneminde 8 yıl bu cezaevinde kalan Gani Alkan ise demokrasinin tesis edilmesi için geçmişle yüzleşmenin şart olduğunu söyledi. VOA Türkçe’ye konuşan Alkan, yapılması planlanan anı ve etnografya müzesinde kimin anılarının olacağını sordu.

Cezaevi, İngiliz Times gazetesince, 2008 yılında “Dünyanın en kötü şöhretli 10 cezaevi” arasına gösterildi

Cezaevinin tarihi öneme sahip olduğunu belirten Alkan, “O günler unutulursa demokrasini önemi kalmaz. Suçluların suçlarını kabul etmesi lazım. Kim ne yapmışsa yüzleşilmeli. Saklamak ayıptır, şeffaf olunmalı. Her koğuşun, havalandırmaların, işkence yapılan hamam vardı, her birinin hikayesi var “şeklinde konuştu.

12 Eylül askeri darbesinden sonra işkence olaylarıyla gündeme gelen cezaevinde birçok ünlü Kürt siyasetçi kalmıştı. Ahmet Türk, Orhan Miroğlu, Mehdi Zana, Gültan Kışanak bunlardan birkaçı. Geçen yıl Ekim ayında boşaltılan cezaevindeki 270 tutuklu ve hükümlü çevredeki cezaevlerine nakledildi.