'Dokunma' Tartışmasında Cezaevi Göründü mü?

Turkish MPs and ministers attend a debate as the parliament reconvenes after a summer recess in Ankara, Oct. 1, 2015.

Türkiye’de Kürt siyasi hareketi hedef alınarak başlayan milletvekili dokunulmazlığını kaldırma tartışmasında, AKP’nin teklifine destek vermemesi çağrısına rağmen CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan “Demokrasi, özgürlük, Türkiye mücadelesini veren her CHP’li hapse girmeye hazır olmalı” çıkışı geldi.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde PKK terör örgütüne yönelik askeri-polis operasyon süreciyle birlikte “özerklik” yönündeki açıklamaları nedeniyle Kürt siyasi hareketi temsilcileri uzun süredir hedefteydi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 16 Mart’taki açıklamalarıyla iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi harekete geçmişti. Erdoğan, "Dokunulmazlıklar meselesini süratle neticelendirmeliyiz. Parlamento bu konuda adımını süratle atmalıdır. Bu milletin birliğini, beraberliğini bozanlar, tehdit edenler, kim olursa olsun bunların hesabı bu parlamento tarafından dokunulmazlıklarının kaldırılması suretiyle nereye havale edilecek, yargıya. Gönder yargıya. Yargı bunlar hakkında ne karar verirse versin. Sen siyasetçi olarak görevini yap. Siyasetçinin görevi nedir? Bu kararı alıp gerisini yargıya bırakmaktır. Atılması gereken adım budur” sözleri ‘TBMM’ye talimat’ olarak muhalefetçe eleştirilmişti. Ancak ertesi gün Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan ise, “Öyle bir hava estirmeye çalıştılar ki AK Parti dokunulmazlıkları kaldırmaktan çekiniyor. Özellikle Kılıçdaroğlu’na söylüyorum, evet gelin hep birlikte dokunulmazlıkları kaldıralım. Meclis’te bekleyen 506 dokunulmazlık fezlekesini Meclis’e getirmeye hazırız. Madem ki meydan okudunuz, ben de hodri meydan diyorum” açıklaması gelmişti.

Süreçte, “Türkiye kamuoyundaki beklenti” gerekçesiyle dokunulmazlıklar süreci hız kazandı. Türkiye siyasetinde ilk günden itibaren CHP, yolsuzluk ve rüşvet gibi suçlamalar için de milletvekili dokunulmazlığını kaldırma çağrısında bulundu. MHP ise, sadece Kürt siyasi hareketi temsilcisi HDP’li milletvekilleri için dokunulmazlıkları kaldırma görüşünü savundu.

AKP nasıl bir teklif sundu?

Son olarak 12 Nisan’da AKP Grubu, TBMM Başkanlığı’na, anayasaya geçici madde 20’nci madde olarak eklenmesini istediği yasa teklifini sundu. AKP’nin teklifinde nasıl bir süreç işletileceği şöyle anlatıldı:

“Bu kanun yürürlüğe girdiği tarihte, Başbakanlık tarafından TBMM Başkanlığına havale edilen ve esas numarası alan yasama dokunulmazlığı tezkereleri ile Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonda bulunan ekli listede adı ve soyadı belirtilen milletvekillerine ait yasama dokunulmazlığı dosyalarına ilişkin olarak ilgili milletvekilleri hakkında 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı kanunun 83. Maddesinin ikinci fıkrasındaki birinci cümle hükmü uygulanmaz. Bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren TBMM Başkanlığı ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyon başkanlığında bulunan yasama dokunulmazlığı tezkereleri ve eki dosyalar onbeş gün içinde, ilgili yargı mercilerine gönderilmek üzere, Başbakanlığa iade edilir. Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.”

Bu teklif yürürlüğe girdiği takdirde, Adalet Bakanlığı, Başbakanlık, Meclis Başkanlığı ve TBMM Karma Komisyonu’ndaki fezleke dosyaları çerçevesinde dokunulmazlıklar kaldırılacak. 15 gün içinde fezlekeler mahkemelere gönderilecek ve sadece söz konusu dosyalardaki vekiller yargılanabilecek. Dokunulmazlıklar anayasa ve iç tüzükte öngörülen bir yolla değil Anayasa’ya eklenen geçici maddeyle kaldırıldığı için milletvekilleri iptal istemi hakkını kullanamayacak. Dolayısıyla Anayasa’nın vekillerin tutuklanmamasını öngören 83’üncü maddesi uygulanmayacak ve milletvekilleri tutuklanabilecek.

Kaç vekil yargıya gönderilecek?

Geçtiğimiz ay süreç başladığında söz konusu fezleke dosyası sayısı 506 idi. Son olarak TBMM’de Anayasa ve Adalet komisyonlarınca oluşturulmuş Karma Komisyonu’ndaki dosya sayısı 567’e yükseldi. Dosyalardan 44’ü AK Parti, 170’i CHP, 333’ü HDP, 16’sı MHP milletvekillerine, 5’i ise Ankara Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka’ya ait. Bu dosyalar çerçevesinde 129 milletvekili dokunulmazlığı kaldırılacak. Bu milletvekili dosyalarından 25’i AKP, 51’i CHP, 45’i HDP ve 7’si MHP’den olarak belirtildi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun dosyası bulunmazken, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 71, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 39, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 8 ve HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın ise 11 dosyası var.

Kılıçdaroğlu yolsuzluklar ile yanıt verdi

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise, grup konuşmasında, Başbakan Davutoğlu’na ahlaklı bir insan olarak yolsuzluklar ve rüşvet dosyalarına adı karışanları da yargıya gönderme çağrısında bulundu. Kamuoyunda CHP’ye yönelik AKP ile birlikte hareket etmeme eleştirilerine karşılık ise Kılıçdaroğlu, “bedel ödeme” sözleriyle dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, dokunulmazlıklar konusunda özetle şunları ifade etti:

“Her şeye rağmen kürsü dokunulmazlığı hariç bütün dokunulmazlıkların kaldırılmasını istiyoruz. Diyorlar ki ‘Efendim, yargı bağımsızlığı yok, ya sizi hapse atarlarsa.’ Eğer bu ülkede akademisyenler hapse giriyorsa, askerler hapse giriyorsa, Genelkurmay Başkanı’na iftira atılıp hapse sokuluyorsa, eğer bu ülkede gazeteciler hapse giriyorsa, avukatlar hapse giriyorsa, demokrasi mücadelesini veren, özgürlük mücadelesini veren, Türkiye mücadelesini veren her CHP’li hapse girmeye hazır olmalıdır. Demokrasi mücadelesi kolay değildir, her şeyin bir bedeli vardır. Ben Meclis’te oturacağım, ne olacak? Gazeteciler hapse atıldı gidip hapishanede ziyaret edeyim. Yetmez arkadaşlar. Bu mücadele kutsal bir mücadeledir. Bu mücadele demokrasi mücadelesidir. Bu mücadele özgürlük mücadelesidir. Bu mücadele ekmek kavgasıdır, ekmek. Türkiye bir darbe dönemi yaşıyor. Kenan Evren döneminde bile yargı daha bağımsızdı, sıkıyönetim mahkemeleri beraat kararı verirdi. Bunların dönemine bakın, bedel ödenmeden mücadele mi edilir arkadaşlar? Bakın tarihe, Gandi hapse girdi mi? Girdi. Mandela hapse girdi mi? Girdi. Bülent Ecevit hapse girdi mi? Girdi. Sen niye girmiyorsun kardeşim, sen de gireceksin. Korkumuz yok, onlar korkuyorlar. Her gittiğiniz yerde şunu söyleyin: Dokunulmazlıklara CHP evet diyor, peki kardeşim, Milyon Ali ne olacak? Egemen Bağış ne olacak? Muammer Güler ne olacak? Zafer Çağlayan ne olacak? Ya, bunlar dünyanın malını götürdüler, milleti soydular, devleti soydular, bunların dokunulmazlığını niye kaldırmıyorlar? Hep beraber mücadele edeceğiz, sonuna kadar mücadele edeceğiz. Dönmeyeceğiz, kararlı bir şekilde yolumuza devam edeceğiz.”

Demirtaş, Meclis’te bekleme sinyali verdi

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise, grup konuşmasında, “Bu günaha ortak olmak isteyen herkes el kaldırabilir. Fiziken bedel ödetebilirler biz bundan kaçacak değiliz. Ama siyaseten bedeli el kaldıranlar olacak. Sayın Kılıçdaroğlu bu oyunu görmeli. AKP’nin oylarıyla değil CHP’nin oylarıyla bunu yapacaklar. Bu hafta dokunulmazlıkları kaldırabilirler kaldırsınlar. Ama tek bir arkadaşım kendi ayağıyla ifade vermeye gitmeyecek. Nasıl götürüyorlarsa götürsünler ama biz kendi ayağımızla gitmeyeceğiz. Bunun fiziki bedelini biz ödeyebiliriz amasiyasi bedelini siz ödeyeceksiniz” dedi.

Geçmişte olduğu gibi Kürt siyasi hareketine yönelik bir süreç işletildiğini vurgulayan Demirtaş, “Tek bir arkadaşımız kendi ayağıyla ifade vermeye gitmeyecek. Öyle kolay olmayacak, tereyağından kıl çeker gibi olmayacak. Bu grup ömrünün yarısını cezaevinde geçirdi, siz mezarlığın yanından geçerken korkudan türkü söyleyen tiplersiniz. Siz ısrarla hayır diyecekseniz. Bizim de bu adıma karşı atacağımız bir adım vardır. Tüm seçenekler masada. Bizi buraya gönderenler insanlarımız korkmasın. Bize oy veren destek sunmuş, herkes korkacak bir şey yok, paniğe gerek. Başımıza ne getirirlerse getirsinler barış yolundan demokratik siyasetten vazgeçmeyeceğiz. Parlamento onların ama biz de seçeneksiz değiliz” diye konuştu.

Demirtaş’ın açıklamalarıyla birlikte HDP’nin olası tutuklama kararları ortaya çıktığında TBMM’de bekleyecekleri mesajıyla sürecin 1990’lı yıllarda gibi gerçekleşeceğini işaret etti.

CHP’li eski vekiller bildiri yayınladı

Bu arada kamuoyunda “CHP, HDP’yi hedef alan hamlede AKP’nin başkanlık sistemi seçimine gitmesine mi hizmet ediyor?” sorusuyla da tartışma başladı. CHP’li eski vekilleri, ortak yazılı açıklama yaptı ve vekiller dokunulmazlığını kaybettiğinde ara seçime gidilebileceği uyarısında bulundu. Aralarında Atilla Kart, Melda Onur, Osman Korutürk, Hurşit Güneş, Müslim Sarı, Hüseyin Aygün, Nur Serter, Binnaz Toprak, Ali Rıza Öztürk, Oğuz Oyan gibi isimlerce imzalanan ortak bildiride, özetle şöyle denildi:

“Terör örgütlerine maddi ve fiili destek sağlayan, iktidar nüfuzunu kullanarak yolsuzluk yapan, rüşvet, ihaleye fesat ve imar rantı üzerinden haksız çıkar sağlayan milletvekillerinin yargılanmalarının önünde yasal engel yoktur. İktidarın sayısal çoğunluğu, bu milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması sürecini başlatmaya yeterlidir. Bu aşamadan sonrası yargının görev ve sorumluluğudur. İktidarın siyasal amaçlarla ve gündem saptırmak üzere anayasal düzenlemeleri, iç tüzük hükümlerini, temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırarak 'toptan ve götürü' soruşturma yöntemiyle tüm Meclis'i kuşatmayı amaçlayan girişiminin vahim sonuçları olacaktır. İktidar vesayetindeki yargı sisteminin yürüteceği yargılamalar sonucunda blok mahkumiyet kararlarının çıkması kaçınılmazdır. Bu yolla Anayasa'nın 78. maddesinin 3 ve 5. fıkralarındaki şartlar yaratılarak Türkiye ara seçime götürülecek, devlet gücü ve nüfuzuyla ‘haksız milletvekili temini’ gerçekleştirilecektir. Bunun devamında da milletvekilleri artık yasama kürsüsünü bile özgüvenle kullanamaz hale gelecektir. Demokrasilerin temel koşullarından biri olan dokunulmazlık ilkesinin "hodri meydan" çağrılarıyla ortadan kaldırılması kabul edilemez. Milletvekillerinin iktidarı denetleme görevini yerine getirebilmeleri için, söz ve eylemlerini her türlü ortamda özgürce dile getirebilecekleri anayasal ve fiili güvenceler sağlanmalıdır. Özet olarak; dokunulmazlıkların kaldırılmasına yönelik iktidar talebini ve buna verilen her türlü desteği toplumsal barışımız, ülke bütünlüğümüz ve demokrasimizin geleceği açısından vahim bir hata olarak görmekteyiz.”

MHP Kürt meselesinde fikrini koruyor

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, AKP’nin teklifine destek olacaklarını anımsatarak, “Yürürlüğe girdiği tarihte, izne tabi suçlar bakımından idari mercilerden, başsavcılıklardan ve mahkemelerden Adalet Bakanlığı’na intikal ettirilerek dokunulmazlığının kaldırılması talep edilen dosyalardan başlanmak üzere, herhangi bir ayrım yapılmaksızın bütün milletvekillerine ait olan dokunulmazlıkların kaldırılması gündemdedir. Ak koyun kara koyun ortaya çıkmalıdır. Hiç kimse hesap vermekten kaçmamalıdır. Bizim için asıl olan teröre bulaşmış, teröristlere yardım ve yataklıktan suçları somutlaşmış milletvekillerinin dokunulmazlıkları öncelikle kaldırmaktır” dedi. CHP’ye de seslenen Bahçeli, “Madem ana muhalefet lideri de AKP’nin teklifine destek vereceklerini açıklamıştır, madem irade açıktır; o halde gelin hiçbir mazerete sığınmaksızın dokunulmazlıkları tek kalemden kaldıralım. Türk milletinin taleplerine kulak verelim. Siyasi gözdağı veren şaşkınlara aldırış etmeyelim. Ucuz pazarlıklara, gizli kapaklı temaslara kapılarak bu fırsatı kaçırmayalım, fezlekeli bölücüleri, dosyaları tıka basa dolmuş işbirlikçileri doğruca adaletin önüne çıkaralım. Haydi, hemen, durmaksızın, sonuna kadar giderek suçluların yakasına yapışalım. Hatta Türk vatandaşı olup da terörizmin kuryesi, terör örgütünün militan ve maşası olmuş kim varsa, bunları da derhal vatandaşlıktan çıkaralım, vatansızlıklarını cümle aleme deşifre edelim” diye konuştu.

Kürt vekiller Meclis’te iken tutuklanmıştı

TBMM, Mart 1994’te Leyla Zana’nın protestolar arasında Kürtçe yemin etmesiyle başlayan süreçte Meclis oylamasıyla DEP milletvekilleri Orhan Doğan, Hatip Dicle, Leyla Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve bağımsız milletvekili Mahmut Alınak’ın dokunulmazlıklarının kaldırılmasına karar verildi. Kürt milletvekilleri, “milletvekili dokunulmazlığı” nedeniyle haklarında işlem yapılamayacağını savunarak Meclis’ten ayrılmamaya karar verdi. Ancak polis, Orhan Doğan ve Hatip Dicle’nin ardından, 4 Mart 1994 günü Meclis’e girip diğer DEP’li milletvekillerini de zor kullanarak gözaltına alındı. Türkiye tarihinde Meclis çatısı altından seçilmiş vekillerin polis zoruyla götürülmesi görüntüleri iz bıraktı.