WASHINGTON —
Brookings Enstitüsü ile Sabancı Üniversitesi’nin düzenlediği Sakıp Sabancı Konferans Serisi’nde konuşan Dünya Bankası Başkan Yardımcısı ve Baş Ekonomisti Kaushik Basu, Türk ekonomisini övdü. Basu, özellikle Merkez Bankası’nın uyguladığı beklentilerin dışındaki politikaların Türkiye’nin başarısında katkısı olduğunun altını çizdi.
Sakıp Sabancı Konferans Serisi’nin dokuzuncusunda konuşan Dünya Bankası Başkan Yardımcısı ve Baş Ekonomisti Kaushik Basu, küreselleşme ile birlikte değişen dünya dinamiklerini değerlendirdi: “Riskli bir dönemden geçiyoruz, iyi haberden çok kötü haber duyuyoruz. Dünyanın sosyo-ekonomik ve politik konumu değişiyor. Son 50 yılda tanık olduğumuz bu gelişmeler bugüne kadar görülmeyen bir değişiklik oldu. Bir yandan küreselleşme tüm hızıyla devam ederken, bir yandan ‘Balkanlaşmış’ siyasi ve ekonomik politikalar izleniyor. Bu iki farklı sürecin tuhaf karışımı da daha önce tanık olmadığımız zorluklara, gerilimlere yol açıyor.”
“Merkez Bankası’nın başarıda payı büyük”
Basu, küreselleşmenin getirdiği bu sürecin geriye çevrilemeyeceğini ve herkesin hayatının bir parçası olduğunu kaydetti, ama siyasi kararların sürece yön verebileceğinin altını çizdi. Dünya Bankası yetkilisi, değişen dünya dinamikleri çerçevesinde Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS ülkelerinin dünya ekonomisinde edindiği yeri örnek gösterdi. Basu, 1990’larda BRICS ülkelerinin dünya ekonomisindeki payının %15’ken bugün %27’ye çıktığının, bunun da çok büyük bir sıçrama olduğunun altını çizdi. Basu, Türkiye’yi de büyük bir ekonomik başarıya imza atan ülkeler arasında sıraladı: “Türkiye son 10 yılda %5’e yakın oranda büyüyor. Kişi başına 10 bin dolarlık gelir ve 10 yıl boyunca %4,7 - 4,8% düzeyindeki büyümeyi sürdürebilmek çok büyük bir başarı.”
“Kriz iki yıl daha sürer”
Dünya Bankası Başkan Yardımcısı ve Baş Ekonomisti Kaushik Basu, Türkiye Merkez Bankası’nın politikalarının da bu başarıda katkısı olduğunu vurguladı:“Merkez Bankası, oldukça yaratıcı, deneysel politikalar izledi. Bu ifadeler genellikle merkez bankaları için kullanılmaz çünkü bu bankalar geleneksel hareket ederler. Ancak ben Türk Merkez Bankası’nın özellikle enflasyonun kontrolu ve makro alanda
yaratıcı ve tartışma yaratan politikalarını takdir ediyorum.”
Dünya Bankası yetkilisi konuşmasında Avrupa’da yaşanan krizi de değerlendirdi, komünizmden sonra dünya tarihinin en büyük ikinci projesi olarak nitelediği Euro bölgesi projesinin yine de başarılı olacağına inandığını söyledi: “1999’dan bu yana Euro bölgesindeki borçlanma faizleri bütün ülkeler için aynıydı, herkes yatırımcılar dahil bu ülkeler de aynıymış gibi davrandı. Herkes Almanya’ya da İspanya’ya da aynı güveni duydu. Bu yüzden de Almanya, İspanya ve İtalya’nın borçlanma faizleri aynıydı. Bu, 2008’e kadar devam etti. Ama 2008’de herkes anladı ki, bu ülkeler Euro bölgesinde olsalar da, ulusal borçlarını ödeyemez duruma düşebilir. Almanya borçlarını öderken, İspanya ödeyemez hale gelebilir. İşte bu gerçeğin farkına varılınca Euro bölgesindeki ülkeler arasında bile borçlanma faizleri büyük farklılık gösterir oldu. Ancak bu geç kalınmış bir algıydı. Bu yüzden de bugünkü duruma gelindi.”
Dünya Bankası yetkilisi bugün yaşanan ekonomik sorunlara rağmen kemer sıkma politikalarının tek çare olmayacağının altını çizdi. Amerika’dan Japonya’ya birçok ülkede uygulanan piyasalara para enjekte etme politikasının sorunlarını çözmediğini, sadece zaman kazandırdığını söyleyen Basu, küresel ekonomik darboğazın en az iki yıl daha devam edeceği tahmininde bulundu.
Sakıp Sabancı Konferans Serisi’nin dokuzuncusunda konuşan Dünya Bankası Başkan Yardımcısı ve Baş Ekonomisti Kaushik Basu, küreselleşme ile birlikte değişen dünya dinamiklerini değerlendirdi: “Riskli bir dönemden geçiyoruz, iyi haberden çok kötü haber duyuyoruz. Dünyanın sosyo-ekonomik ve politik konumu değişiyor. Son 50 yılda tanık olduğumuz bu gelişmeler bugüne kadar görülmeyen bir değişiklik oldu. Bir yandan küreselleşme tüm hızıyla devam ederken, bir yandan ‘Balkanlaşmış’ siyasi ve ekonomik politikalar izleniyor. Bu iki farklı sürecin tuhaf karışımı da daha önce tanık olmadığımız zorluklara, gerilimlere yol açıyor.”
“Merkez Bankası’nın başarıda payı büyük”
Basu, küreselleşmenin getirdiği bu sürecin geriye çevrilemeyeceğini ve herkesin hayatının bir parçası olduğunu kaydetti, ama siyasi kararların sürece yön verebileceğinin altını çizdi. Dünya Bankası yetkilisi, değişen dünya dinamikleri çerçevesinde Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS ülkelerinin dünya ekonomisinde edindiği yeri örnek gösterdi. Basu, 1990’larda BRICS ülkelerinin dünya ekonomisindeki payının %15’ken bugün %27’ye çıktığının, bunun da çok büyük bir sıçrama olduğunun altını çizdi. Basu, Türkiye’yi de büyük bir ekonomik başarıya imza atan ülkeler arasında sıraladı: “Türkiye son 10 yılda %5’e yakın oranda büyüyor. Kişi başına 10 bin dolarlık gelir ve 10 yıl boyunca %4,7 - 4,8% düzeyindeki büyümeyi sürdürebilmek çok büyük bir başarı.”
“Kriz iki yıl daha sürer”
Dünya Bankası Başkan Yardımcısı ve Baş Ekonomisti Kaushik Basu, Türkiye Merkez Bankası’nın politikalarının da bu başarıda katkısı olduğunu vurguladı:“Merkez Bankası, oldukça yaratıcı, deneysel politikalar izledi. Bu ifadeler genellikle merkez bankaları için kullanılmaz çünkü bu bankalar geleneksel hareket ederler. Ancak ben Türk Merkez Bankası’nın özellikle enflasyonun kontrolu ve makro alanda
yaratıcı ve tartışma yaratan politikalarını takdir ediyorum.”
Dünya Bankası yetkilisi konuşmasında Avrupa’da yaşanan krizi de değerlendirdi, komünizmden sonra dünya tarihinin en büyük ikinci projesi olarak nitelediği Euro bölgesi projesinin yine de başarılı olacağına inandığını söyledi: “1999’dan bu yana Euro bölgesindeki borçlanma faizleri bütün ülkeler için aynıydı, herkes yatırımcılar dahil bu ülkeler de aynıymış gibi davrandı. Herkes Almanya’ya da İspanya’ya da aynı güveni duydu. Bu yüzden de Almanya, İspanya ve İtalya’nın borçlanma faizleri aynıydı. Bu, 2008’e kadar devam etti. Ama 2008’de herkes anladı ki, bu ülkeler Euro bölgesinde olsalar da, ulusal borçlarını ödeyemez duruma düşebilir. Almanya borçlarını öderken, İspanya ödeyemez hale gelebilir. İşte bu gerçeğin farkına varılınca Euro bölgesindeki ülkeler arasında bile borçlanma faizleri büyük farklılık gösterir oldu. Ancak bu geç kalınmış bir algıydı. Bu yüzden de bugünkü duruma gelindi.”
Dünya Bankası yetkilisi bugün yaşanan ekonomik sorunlara rağmen kemer sıkma politikalarının tek çare olmayacağının altını çizdi. Amerika’dan Japonya’ya birçok ülkede uygulanan piyasalara para enjekte etme politikasının sorunlarını çözmediğini, sadece zaman kazandırdığını söyleyen Basu, küresel ekonomik darboğazın en az iki yıl daha devam edeceği tahmininde bulundu.