Dünya Jolie’yi İzliyor Türkiye $6 Milyar Harcadı

Cumhurbaşkanı Erdoğan Mardin'de BM İyi Niyet Elçisi Angelina Jolie'yle

Birleşmiş Milletler (BM) İyi Niyet Elçisi Angelina Jolie’nin ziyaretiyle gözler Suriye ve Irak sınırında kamplara çevrilmişken; sığınmacılar için dünyadan sadece 370 milyon dolar geldiği, ancak Türkiye’nin 6 milyar dolar harcadığı açıklandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mardin’de BM Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres’in de katıldığı sığınmacılarla buluştuğu iftarda, açık kapı politikasını sürdüreceklerini anlatırken, Avrupa ülkelerini sert ifadelerle eleştirdi.

Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla Türkiye, ikinci kez Hollywood yıldızı Angelina Jolie’yi ağırladı. İlk kez 13 Eylül 2012’de BM İyi Niyet Elçisi sıfatı nedeniyle Suriyeli sığınmacıları ziyaret eden Jolie, bu sefer sayıları katlanarak artmış Suriyeliler’in yanısıra Iraklı sığınmacılarla da karşı karşıya kaldığı sınırdaki kamplardaydı. Aralarında Ezidiler’in de bulunduğu farklı etnik kökenlerden sığınmacı gruplarla buluşturulan Jolie’ye yoğun ilgi gösterildi.

Bu arada Ramazan ayı dolayısıyla Suriye ve Iraklı sığınmacılarla birlikte iftar programı planlaması nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan da, eşiyle birlikte Mardin’e gitti. Erdoğan, Mardin’in Midyat İlçesi’nde Angelina Jolie ve BM Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres’i de kabul etti.

Erdoğan’ın, Jolie ve Guterres ile görüşmesinin ardından taraflardan Türkiye’nin üstlendiği rol ve maddi kaynak meselesiyle ilgili açıklamalar gelmesi dikkat çekti.

Erdoğan: ‘BM Özel Oturumu teklif ettik’

Jolie ve Guterres’in Dünya Mülteciler Günü nedeniyle Türkiye’yi ziyaret ettiğini kaydeden Erdoğan, “Dünyada şu anda en çok mülteci kabul eden ülke Türkiye. Suriye ve Irak olmak üzere 2 milyon gibi bir mülteciye ülkemizde ev sahipliği yapıyoruz. BM Genel Kurulu’nda bu konuyla ilgili özel bir oturum yapmaları teklifinde bulunduk. Zira bize dünya ülkelerinden gelen destek yaklaşık 370 milyon dolar civarında. Ama yaptığımız harcama 6 milyar doları aşmış vaziyette, biz hiçbir zaman gelen mültecilere bizlere sığınanlara, muhacire kapılarımızı kapatmadık kapatmayacağız. Biz veren el olduk, ensar olduk hiç bir zaman şu beş yıllık süreçte kaybetmedik. Bundan sonraki süreçte bunu sürdürerek insani, vicdani ve İslami görevimizi yerine getirmeye devam edeceğiz” dedi.

Erdoğan, ayrıca Jolie’nin artan sığınmacı sayısını sorduğunu ve Türkiye’nin açık kapı politikasını aktardığını da anlattı.

Jolie: ‘Kırılma noktasını geçtik’

BM Yüksek Komiseri Guterres ve Jolie de, kamp ziyaretlerinin ardınan basın toplantısı düzenledi. Guterres, “Türkiye Cumhuriyeti devletine ve yetkilere teşekkür ediyoruz. Uluslararası toplum, çatışmaları sonlandırma konusunda başarılı olamadı.BM Güvenlik Konseyi gerekli işlevini göremiyor. Yerlerinden edilmiş insanların daha fazla yardıma ihtiyaçları var. Daha kuvvetli uluslararası yardım çağrısı yapıyorum” dedi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne seslenen Jolie ise, duygusal bir konuşma yaparken; dünyanın yaşanan krize tanıklık etmesi gerektiği mesajını verdi ve özetle şunları dile getirdi:

“Dünyamız hiçbir zaman daha zengin ya da daha sağlıklı ya da daha gelişmiş olmamıştı. Fakat öncesinde hiçbir zaman böylesine fazla sayıda insan malından, mülkünden edilmemiş ve temel insan haklarından yoksun bırakılmamıştı. Yalnızca bir ‘mülteci krizi' değil, şimdiye kadar kaydettiğimiz en kötü mülteci krizinde kendini gösteren bir küresel güvenlik ve yönetişim krizidir. Bu çok büyük mülteci akınlarının tek başına en büyük kaynağı Suriye'dir. 4 yıllık bir süre zarfında 1,8 milyon yerinden edilmiş Suriyeli ve Iraklı'ya ev sahipliği yapan Türkiye, dünyadaki en fazla mültecinin olduğu ülke haline gelmiştir. Bu insanlar, daha iyi bir yaşam arayışında olan ekonomik göçmenler değil, savaş ve zulümden kaçan çaresiz mülteciler. Kırılma noktasını geçtik. Bu dünya krizine verilecek cevap, sadece finansal çağrıları fonlamak değildir. Fakat, bu ülkelere işiniz yerinden edilmeyi önlemek, son vermek diyorum. Hepimiz ne yapılması gerektiğini biliyoruz ve daha iyisini yapmalıyız. Ve çok açık ki Suriye ile başlamalıyız. Bir kez daha Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne çağrıda bulunuyorum, bakanlarınızı ve elçilerinizi buraya gönderin. Bu krize kendiniz tanıklık edin. Devam edemeyeceğini görün. Savaşa son vermek üzere siyasi bir çözüme ulaşmak için güvenilir bir plan yapma zamanı çoktan gelmiştir.”

Avrupa’ya ‘iki yüzlülük’ tepkisi

Bu arada Erdoğan, daha sonra Guterres’in de katıldığı Mardin’de sığınmacılara yönelik iftarda açılış konuşması da yaptı. Sığınmacılara Türkiye’de kendilerini misafir etmekten şeref duyduğunu ama bu misafirliğin mevcut şartlarından üzüldüğünü kaydeden Erdoğan, Avrupa’ya sert sözlerle tepki göstererek, şunları dile getirdi:

“Bölgemizde yaklaşık 5 yıldır devam eden hadiseler, hepimizi derinden yaralıyor ve üzüyor. Bu süreçte biz kardeşlik hukukunun gereği olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye çalıştık. İmkanları bizden daha iyi olan ülkelere göre çok daha cesur davrandık ve kapılarımızı açtık. Hiçbir mağduru, mazlumu zalimin pençesine terk etmedik, etmeyeceğiz. Demokrasi ve refah konusunda sözü hiç kimseye bırakmayan batı ülkelerinin bu süreçte utanç verici tavrını görüyoruz. Mülteci teknelerini sınırlarına yaklaştırmayıp, içindeki masumları Akdeniz'in Ege'nin sularında ölüme terk eden ülkeler var. Sadece ve sadece kendi halklarının refahını öne sürerek yardım için uzanan elleri geri çevirmek bize göre insanlık suçudur. Ülkemizde 2 milyon mülteci var. Avrupa'nın tamamında 200 bin kişi bile yok. Avrupa ekonomik olarak bizden güçlü değil mi? Nerede insan hakları? Bu ikiyüzlü tavır ortadan kalkmadığı sürece dünya barışı her zaman tehlikededir.”

Erdoğan PYD’ye de tepkili

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca Suriye’deki Kürt özerk bölge yönetimi konusunda da uluslararası kamuoyuna tepkiliydi. ABD’yi zikretmedi ancak PYD’ye verilen destekten rahatsızlık duyduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:

“Malesef dün önce Şam rejimi, ardından DEAŞ konusunda yapılan yanlışlar bugün PYD konusunda yapılıyor. Bölgenin tarihine, sosyolojisine, demografisine uymayan hiçbir çözüm, bu coğrafyaya barış getirmez. Biz bölgedeki herhangi bir etnik ve inanç grubunun değil, orada yaşayan tüm insanların hakkını, hukukunu, geleceğini gözeten çözümden yanayız. Bu dayatmalar daha çok kan, daha çok acı getirir. Suriye'de sadece bir gruba destek verilerek, diğer tüm kesimlerin tasfiyesine dönük bir oyun oynanıyor. Biz bu oyuna izin vermeyeceğiz. İnşallah zafer sizlerin olacaktır. Men sabera zafera (Kim sabrederse zafere erer).”