Manisa’da iki fabrikanın açılış törenine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin çevresinde yaşanan istikrarsızlığa rağmen, uluslararası yatırımcılar için güvenli liman olmayı sürdürdüğünü söyledi. Erdoğan, “Ülkemize yatırım yapan kimse hiçbir zaman pişman olmamıştır, olmayacaktır. Ülkemiz yatırım ortamı bakımından halen dünyadaki en güvenilir, en liberal limanlardan biridir” dedi.
Siyasi istikrar ve güven olmadan ekonomide başarı sağlanamayacağını belirten Erdoğan şöyle konuştu: “Bizden önce Türkiye'de hep koalisyonlar hükümeti vardı. Bu dönemlerde de istikrar olmadı. Biz koalisyon görmedik. 16 yıldır sürekli tek başına iktidar olduk. Tabii bu tek başına iktidar olmak bizi hem parlamentoda bir istikrara hem de yönetimde, idarede, yürütmede bir istikrara götürdü. Yeni yönetim sistemiyle bunu çok daha farklı duruma götürmek istiyoruz. Türkiye'nin son 16 senede elde ettiği ekonomik zaferlerin sırrı buradadır.”
Demokrasi, hukuk devleti, piyasa ekonomisi vurgusu
Türkiye’nin terör saldırılarına ve darbe girişimlerine rağmen demokrasiye, hukuk devletine, serbest piyasa ekonomisine bağlılıktan asla taviz vermediğini kaydeden Erdoğan “Siyasette istikrarı sağladığımız, milli iradeden asla taviz vermediğimiz için uluslararası sermeye ülkemizde uzun vadeli yatırımlara girebilmiştir” diye konuştu. Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin bundan sonra da şartlar ne olursa olsun, demokrasiden, hukuk devletinden, serbest piyasa ekonomisinden taviz vermeden kalkınma yolculuğuna devam edeceğini sözlerine ekledi.
Türkiye’nin 2018’de 168,1 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı “Herhalde önümüzdeki yıl 200'ü aşarız" ifadesini kullandı. Türkiye’nin 2002-2017 yılları arasında yılda ortalama yüzde 5,8 büyüdüğünün söyleyen Erdoğan, büyüyen pastadan her kesimin pay aldığını belirtti. Erdoğan, kişi başına düşen milli geliri artırırken gelir dağılımdaki adaletsizliği de azalttıklarını vurguladı.
Avrupa’ya eleştiri
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünyanın bir başka ülkesi bizim maruz kaldırdığımız onlarca şeyden sadece bir tanesine maruz kalsaydı emin olun hem sosyal hem de ekonomik bakımdan çökmenin eşiğine gelirdi. Kimi Avrupa ülkelerine baktığımızda bu gerçeği çok daha fazla görüyoruz. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra OHAL'e itiraz edenler 3-5 olayda hemen OHAL'i gündeme getiriyorlar. Bizde şu anda dört milyon mülteci var. Bunların hiçbirisi böyle bir mülteciyi kabul edemedi. Bizi eleştirdikleri, itham ettikleri ne varsa bugün kat be kat kendileri yapıyor.”