Suriye’nin geçiş dönemi cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara ile çekirdeğini Kürtler’in oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı Mazlum Abdi arasında imzalanan anlaşmanın ayrıntılarını komisyonlar belirleyecek.
Anlaşma, Lazkiye ve Tartus kentlerinde Alevi sivillere karşı şiddet eylemlerinin hemen ardından açıklandı.
VOA Türkçe’ye konuşan Suriyeli Kürt kaynaklar el-Şara yönetimi ile SDG arasında müzakerelerin bir süredir devam ettiğini ancak anlaşmanın alt yapısı hazırlanmadan imzalanmasının sebebinin Aleviler’in öldürülmesi olduğunu savundu.
8 maddelik anlaşmanın ‘prensip anlaşması’ olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten Suriyeli Kürt kaynaklar, anlaşmanın son maddesinde belirtilen komisyonların kurulacağını ve tarafların uzlaştığı genel başlıklara dair müzakereleri yıl sonuna kadar tamamlayacaklarını söylediler.
Suriye’nin önde gelen Kürt siyasetçilerinden Salih Müslim de Alevi sivillerin öldürülmesinin anlaşmanın hızlandırılmasına katkısı olduğu görüşünü dile getirerdi. Müslim, “(Anlaşmanın) katliamlarla ilgisi var. Olaylar sürerken böyle bir anlaşmanın içinde ateşkesin yer alması bu konunun tartışıldığını gösteriyor. Bunu (mücadeleyi) artık ortaklaşa yürütmeye çalışacağız” dedi.
Şam-Kamışlı arasında bir uzlaşmanın sağlanması için bir süredir Amerika’nın devrede olduğu biliniyordu. Önceki gün ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Michael Erik Kurilla Suriye’nin kuzeyindeki özerk yönetim bölgesine gitti ve SDG Komutanı Mazlum Abdi ile görüştü.
El-Şara ve Abdi tarafından imzalanan anlaşmanın gerçekleşmesinde bu ziyaretin etkisi olduğuna dair iddialar da öne sürüldü.
Kürt siyasetçi Müslim, bu iddialar hakkında, “CENTCOM komutanının kimlerle görüştüğünü bilmiyorum ama Amerikalılar arabuluculuk yapıyor, onların katkısı olabileceğini düşünüyorum” dedi.
Tarafların talepleri neydi?
Şam’daki geçiş dönemi yönetimi ile ülkenin kuzeydoğusundaki özerk yönetim arasındaki müzakereler bir süredir devam ediyordu.
Şam, özerk yönetimin ve SDG’nin kendilerini feshetmeleri halinde yeni Suriye’nin ve devletin inşası süreçlerine dahil olabileceklerini duyurmuştu. Yine Şam’ın talepleri arasında SDG’nin kontrolündeki bölgelerde bulunan petrol yataklarının, sınır kapılarının, hapishanelerin, havaalanlarının Şam’a devredilmesi gibi şartlar da vardı.
Özerk yönetim ve SDG ise, bu şartları kabul etmediklerini açıklamış petrol yatakları, sınır kapıları gibi yerlerin gelirlerinden pay alacakları bir düzenleme yapılabileceğini söylemişlerdi.
SDG’nin orduya nasıl entegre edileceği henüz belirsiz
Anlaşmanın en önemli maddelerinden biri de SDG’nin yeni Suriye ordusuna entegre edileceği konusundaki kısım ancak henüz Suriye ordusunun kurulmadığı biliniyor ve SDG’nin kurulacak orduya bir bütün olarak mı yoksa örgütün kendini feshettiği ve bireyler halinde mi katılacağı belirsizliğini koruyor.
SDG’nin bu yapıya nasıl entegre edileceği de yıl sonuna kadar müzakereleri tamamlamaktan sorumlu komiteler tarafından belirlenecek. Bu noktada Aleviler’e yönelik toplu cinayetlerin ardından hızlandırıldığı söylenen anlaşmanın altyapısı hazırlanmadan imzalanmasının sebebi merak ediliyor.
Müslim, güvenlik konusuna öncelik verilebileceğini belirterek, anlaşmada öngörülen diğer maddelere kıyasla bu konuda daha hızlı adımlar atılması ihtimali olduğunu söyledi.
Türkiye ne diyecek?
Türkiye Suriye’de YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu SDG ve YPG’nin siyasi yapısı PYD’yi, ABD ve AB’nin de terör listesinde bulunan PKK’nın Suriye uzantıları olarak görüyor ve kendine tehdit sayıyor.
VOA Türkçe’ye konuşan Suriyeli Kürt kaynaklar anlaşmanın başarı ihtimalinin Türkiye’nin yaklaşımına ve Suriye sahasındaki eylemlerine bağlı olduğunu savundu. El-Şara’nın şahsi ilişkilerinin yanısıra ülkedeki yeni yönetimin Türkiye ile yakın ilişkileri olduğuna dikkat çeken kaynaklar, “anlaşmadan Türkiye’nin haberdar olduğunu ve bilgisi dahilinde imzalandığını” öne sürdüler.
Kürt siyasetçi Müslim, anlaşmanın başarısının Türkiye’ye bağlı olduğu görüşüne katıldığını belirterek, “Biz Türkiye ile iyi komşular olmak istiyoruz, herhangi bir düşmanlık beslemiyoruz” diye konuştu.
Bir Türk yetkili Salı günü yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Kürtler’in öncülüğündeki ve ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Suriye’nin yeni hükümeti arasında varılan anlaşma konusunda “ihtiyatlı bir iyimserlik” içinde olduğunu, önce anlaşmanın nasıl uygulanacağını görmek istediklerini söyledi.
İlgili Haberler Erdoğan'dan Kürtler’in Suriye yönetimiyle vardığı anlaşma konusunda ilk mesaj: "Doğru atılmış bir adım"“Basındaki iddialar doğru değil”
Anlaşmanın ardından sosyal medyada ve bölge basınında 8 maddenin detaylarına ilişkin iddialar gündeme geldi. Bu çerçevede, şu anda SDG’nin kontrolü altındaki petrol bölgeleri ve sınır kapıları gibi yerlerin Şam’a devredilmeyeceği, anlaşmanın sadece Türkiye’nin desteklediği silahlı gruplar üzerinden SDG’ye yönelik operasyonlarını durdurmak üzere yapıldığı gibi iddialar öne sürüldü.
Suriyeli Kürt kaynaklar bu iddiaların doğru olmadığını belirterek, petrol kaynaklarından sınır kapılarının kontrolüne, Afrin gibi yerlerden göçe zorlananların geri dönüşlerinden Şam-SDG ortak askeri yapılanmasının içeriğine kadar bütün detayların komiteler üzerinden ve müzakerelerle şekilleneceğini söyledi.
İç savaş ya da mezhep savaşı yeniden patlak verir mi endişesi
Lazkiye ve Tartus kentlerinde Alevi sivillere yönelik şiddet eylemleriyle birlikte Suriye’de bir iç savaşın veya mezhep savaşının patlayabileceğine dair senaryolar konuşulmaya başlandı. Özellikle yaklaşık 14 yıl süren savaş boyunca Suriye’ye yerleşmiş olan ve sayıları binlerle ifade edilen yabancı cihatçıların yanısıra Suriyeli ya da Arap oldukça radikal gruplar da bulunuyor. Bu grupların yanında yeni yönetimin idaresi altına girmeyi kabul etmeyen bazı silahlı yapıların varlığı da mevcut iç savaş riskini büyüten faktörler olarak nitelendiriliyor.
El-Şara yönetimine bağlı silahlı asker ve polis birimlerinin sayılarının yetersiz olduğu, yabancı/radikal ya da silah bırakmaya yanaşmayan gruplarla silahlı çatışmaya girmek istemediği öne sürülüyor. Suriyeli Kürt kaynaklar, bu çerçevede yeni yönetime bağlı güvenlik birimleri ile SDG’nin işbirliğinin ülkede giderek yükselen kontrol dışı gruplardan kaynaklı tehdit algısından dolayı hızlandırıldığı değerlendirmesinde bulunuyor.