Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Perşembe günü itibariyle, Almanya’ya gerçekleştirdiği 3 günlük resmi ziyaretine başladı. Bu ziyaret, ilişkilerin neredeyse kırılma noktasına geldiği son bir yıldan uzunca bir süredir, uzlaşmaya yönelik atılmış en son adım olarak görülüyor.
Perşembe günü, Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde yayınlanan makalesinde Erdoğan, ikili ilişkiler konusunda yeni bir sayfa açma çağrısında bulundu.
Alman vatandaşlarının Türkiye’de gözaltına alınması NATO müttefiki iki ülke arasındaki sorunların temel noktasını oluşturuyor ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’in ikili görüşmede bu kişilerin serbest bırakılması için baskı yapması bekleniyor. Almanya’nın, siyasi nedenlerle gözaltına alındığını söylediği 5 Alman vatandaşı da bu kişilerin arasında.
Erdoğan’ın Merkel’le yapacağı görüşmede, Türkiye’deki insan hakları konusunun da bir diğer sorunlu başlık olacağı ifade ediliyor. Berlin, 2016’daki darbe girişimi sonrası başlayan ve binlerce kişinin tutuklanması ya da işten çıkarılmasına neden olan uygulamaları, sert bir biçimde eleştiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl yaptığı bir açıklamasında, Almanya Başbakanı Merkel’i, darbe sonrasında Türkiye’den kaçan binlerce siyasi mülteciyi kabul etmesinden dolayı Nazi taktikleri kullanmakla eleştirmişti.
Erdoğan, sürekli olarak uluslararası alanda Türkiye’ye yönelik insan hakları konusundaki eleştirileri reddediyor ve yargının normal şekilde işlediğini ve sadece demokrasiyi koruduğunu söylüyor.
İnsan hakları konusunun şu aşamada mutabakat çabalarının dışında tutulacağını düşünenler de var. Berlin’in bu resmi ziyareti kabul etmesi Erdoğan açısından diplomatik bir zafer olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlara göre Erdoğan, geçmişe takılıp kalmak yerine ileriye dönük konulara odaklanacak gibi görünüyor.
Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden Hüseyin Bağcı, bu durumu bir nevi mantık evliliğine benzetiyor. İki tarafın da aslında birbirini sevmediğini ancak birlikte yaşamaları gerektiğinin farkında olduklarını çünkü jeopolitik ve stratejik zorunlulukların bunu gerektirdiğini ve bundan kaçış olmadığını söylüyor. Bağcı’ya göre Erdoğan, Avrupa kıtasında Almanya lideri olmaksızın birşey yapılamayacağını görüyor.
Erdoğan, üç günlük ziyaret kapsamında, Merkel’le birkaç kez görüşecek ve Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’ın, Cuma günü, onuruna vereceği yemeğe katılacak.
Erdoğan’ın ziyareti Türk lirasının bu yıl yüzde 40’tan fazla değer kaybettiği ve ekonominin sorunlarla mücadele ettiği bir döneme denk geliyor. Uzmanlar, önümüzdeki 12 aylık süreçte ödenmesi gereken 140 milyar dolarlık dış borç göz önüne alındığında, Türk ekonomisinin kayda değer bir desteğe ihtiyaç duyduğuna dikkat çekiyorlar.
Ankara, ekonomik yardım konusunda IMF desteğine karşı olduğunu defalarca dile getirdi. Türkiye’yi IMF desteğinden kurtardığını ve bunun önemli bir başarı olduğunu sık sık dile getiren Erdoğan açısından, IMF’e gitmenin, siyasi olarak intihar anlamına gelebileceği yorumları yapılıyor.
Avrupa Birliği’nin desteğiyle birlikte Berlin, Türkiye’de, IMF’e alternatif olarak lanse edildi. Alman ve Türk maliye bakanları, Eylül ayının başlarında, Almanya’nın Türkiye’ye olası mali desteğini konuşmak üzere biraraya geldiler.
Buna karşın Avrupa Birliği’nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, Türkiye’ye verilecek geniş kapsamlı bir AB desteğini reddediyor. Bu hafta Alman Die Welt gazetesine konuşan Hahn, “Türkiye’nin mevcut ekonomik problemleri ülke içindeki sorunlardan kaynaklanıyor. Bu durum Avrupa Birliği’nin ya da bir üye devletin Ankara’ya vereceği kredi yardım yardım paketleriyle çözümlenemez.” dedi.
Bunun dışında, Alman Hür Demokratlar Partisi’nin lideri Christian Lindner da Erdoğan’ın resmi bir ziyaret için Almanya’ya kabul edilmesini eleştirdi ve bunun Erdoğan’ın bir propaganda zaferi olduğunu söyledi.
Ankara, Berlin üzerinde, mülteciler ve göçmenlerin Avrupa Birliği topraklarına geçisini önlemek konusunda ciddi bir baskıya sahip. İki yıl önce Ankara’yla AB arasında imzalanan anlaşma, AB ülkelerine gitmek için Türkiye’den giden göçmenlerin sayılarında ciddi bir düşüşe neden oldu. Erdoğan sık sık bu anlaşmayı bitireceği konusunda uyarılarda bulunuyor.
Trump’a karşı olan tavırları da Erdoğan ve Merkel arasındaki ilişkinin gelişmesine neden oluyor. İki lider de Trump’ın, İran nükleer anlaşmasından çıkma ve İran’a yeniden ambargo uygulama kararını eleştiriyorlar.
Türkiye’nin ana petrol sağlayıcılarından biri olan İran’a yönelik ambargolara Erdoğan karşı çıkıyor ve bu durum Washington ve Ankara’yı karşı karşıya getiriyor.
Trump, Çarşamba günü yaptığı açıklamasında da, Amerika’nın yaptırım kararlarına uymayanların ciddi sert sonuçlarla karşı karşıya kalacağı uyarısında bulundu. Türk Amerikan ilişkilerinde birçok sorunlu nokta var. Son olarak Ağustos ayında Türk ürünlerine yönelik ek gümrük vergileri getirilmesi kararı Türk lirasının çöküşünü tetikleyen nedenlerden biri oldu.
Eski Türk diplomat Aydın Selcen, Ankara’nın, Amerika’nın İran ambargolarına direnmesi konusunda Berlin’in önemine dikkat çekiyor.
Selcen, Türkiye’nin en büyük müttefikinin AB, AB’nin içerisinde de en büyük müttefikin Almanya olduğunu, bu sebeple Erdoğan’ın Almanya ziyaretinin dikkatle takip edildiğini söylüyor.
Erdoğan’ın, Avrupa Dış İlişkiler Şefi Federida Mogherini’nin, Çarşamba günü yaptığı ve İran’a yönelik Amerika ambargosundan etkilenmemek için, dolara alternatif bir ödeme sistemi kurulması konusundaki inisiyatif çağrısına da destek vermesi bekleniyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Alman şirketlerine son derece cazip koşullarla uzun süreli iş olanakları sunması bekleniyor. Alman medyası Siemens şirketinin Türkiye’de demiryollarının modernizasyonuyla ilgili 35 milyar dolarlık bir anlaşmayı imzalamak üzere olduğunu yazdı. Uzmanlar, Ankara’nın bu tarz büyük ihalelerin Almanya’nın Türk ekonomisine destek vermesi açısından öneminin farkında olduğunu belirtiyorlar.