Erdoğan: 'Türkiye 3 Bin IŞİD’liyi Öldürdü'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çarşamba günü Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın ev sahipliğindeki 10. Balkan Ülkeleri Genelkurmay Başkanları Konferansı’nda açış konuşması yaptı. Erdoğan, Balkan ülkeleri başta olmak üzere Avrupalı askeri yetkililerin katıldığı konferansta; özellikle Avrupa’da sıkça dillendirilen DEAŞ ile mücadele konusunda Ankara’ya yöneltilen terör örgütüne destek sağlama iddialarına tepkisi paylaştı.

Erdoğan, DEAŞ ile mücadelede Türkiye’nin terör örgütüne verdirdiği can kaybını ise ilk kez 3 bin olarak kamuoyuna duyurduğu konuşmasında şunları dile getirdi:

DAEŞ’in silahları Batı’dan geliyor

“DAEŞ ile mücadele konusunda kaynak ülkeler hiçbir adım atmazken, gerekli istihbarat paylaşımına gitmezken, her şeyi Türkiye’nin yapması beklenmiştir. Hatta bu süreçte birçok haksız, insafsız ve mesnetsiz ithamlarla da mücadele ettik. Bu tablonun ilanihaye devam etmesi mümkün değildir. Türkiye’yi DAEŞ’e yardım eden ülke olarak gösterme gibi, kusura bakmayın, biraz ağır olacak ama alçaklığa gidenler olmuştur. Biz şu anda DAEŞ’le yaptığımız mücadeleyi dünyada hiçbir ülke yapmıyor, DAEŞ’e karşı verdiğimiz kayıpları dünyada hiçbir ülke vermedi. Biz bu kayıpları verirken biz DAEŞ’e de çok ciddi kayıplar verdirdik. Şu anda sadece Suriye ve Irak’ta DAEŞ’in verdiği kayıp bizim onlarla mücadelemizde 3 bine ulaşmıştır. Bu mücadeleyi veren bir ülke, DAEŞ’e nasıl destek veriyor? Böyle bir anlayış olabilir mi, böyle bir yaklaşım olabilir mi? Ama biz DAEŞ’in elindeki silahların Batının hangi ülkelerine ait olduğunu gayet iyi biliyoruz. Hatta ben birçok dostumuza, ‘Yanlış yapıyorsunuz, bu uçakları buralara indirmeyin’ dediğimizde, ‘Filanca yere düşüyor, onun için indirmek zorundayız’ demişler, maalesef gönderdikleri yardımın yarısı DAEŞ’e, yarısı terör örgütü PYD’ye gitmiştir. Bunları bizzat kendileriyle telefonla görüştüğüm için açıkça söylüyorum.”

Akar: Bin 300 DEAŞ’lı öldürüldü

Bu arada Orgeneral Akar’ın, açılış konuşmasında, DEAŞ ile mücadelede konusunda Erdoğan’dan farklı bir rakamı telaffuz etmesi göze çarptı. Akar, terörle mücadelede kapsamında ve Kilis’teki durumla ilgili şunları ifade etti:

“Terörle mücadele harekatı, yurtiçinde ve yurtdışında asker, polis ve köy korucularımız tarafından omuz omuza ve kararlı bir şekilde sürdürülmektedir. Bu yöndeki gayretlerimiz teröristlerin tamamı etkisiz hale gelinceye kadar aynı azim ve kararlılıkla devam edecektir. Bunu da en az zayiatla ve masum insanlara zarar vermeden yapmaya çalışmaktayız. Benzer şekilde DAEŞ de özellikle bölgemize, genel olarak ise dünyaya tehdit teşkil eden en barbar terör örgütlerinden biridir. Bu örgütün hiçbir şekilde İslam’ı ve Müslümanları temsil etmesi söz konusu değildir. Önemli şehirlerimize yönelen kanlı intihar saldırılarının yanı sıra son zamanlarda sınırdaki ilimiz Kilis, DAEŞ tarafından hedef alınmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak biz DAEŞ'i terör örgütü olarak görmekteyiz, 2013'te bu tanımlama yapılmıştır ve o günden beri de bu örgüte karşı terörist muamelesi yapmaktayız. Bugüne kadar Suriye ve Irak'ta TSK tarafından yaklaşık bin 300 DAEŞ mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş, çok sayıda silah, roket, mevzi, araç ve bina imha edilmiştir."

Yasal yollardan giriş yapanlar haricinde, 2011 yılından beri Suriye sınırında yaklaşık 375 bin kişi yakalandığını da açıklayan Akar, “Son 3 yılda Ege Denizi'nde Türkiye tarafından 132 bin civarında yasadışı göçmen yakalanmıştır. Ülkelerin tek başına bu tehditlerle başa çıkabilmeleri pek mümkün görülmemektedir. Bu yüzden uluslararası çözüm üretmek bir gerekliliktir. Eğer beraberce hareket etmez ve gerekli önlemleri almazsak, sonunda ülkelerimiz çok daha büyük bedeller ödeyerek, daha büyük problemlerle uğraşmak zorunda kalacaktır” dedi.

Suriye’de sınır ötesi operasyon işareti mi?

Ayrıca Erdoğan’ın konuşmasında, geçmişte de gündeme geldiği üzere Suriye başta olmak üzere Türkiye’nin gündeminde “sınır ötesi operasyon” seçeneğini muhataplarına yeniden hatırlatma niteliğindeki sözleri de dikkat çekti. Suriye’deki sorunu halkın meşru talepleri temelinde çözmeden ne bölgeye, ne de diğer coğrafyalara huzur gelebileceğini söyleyen Erdoğan, “Biz başta kendi vatandaşlarımızın güvenliğini temin etmek için, sınırımızın öte tarafını terör örgütlerinin sığınağı olmaktan çıkaracak adımları atmakta kararlıyız” ifadesini kullandı.

“Göç ve terör krizleri çetrefilleşiyor”

Birleşmiş Milletler (BM), NATO gibi kuruluşlara yönelik açık adres göstermeden sitemlerini de ilettiği gözlemlenen Erdoğan, göç ve terör krizlerinde durumun gittikçe karmaşıklaştığını şöyle dile getirdi:

“Küresel güvenlik ve istikrarın teminatı olması gereken kuruluşlar, bir kez daha iç çekişmelere, kısır siyasi hesaplara taraf yapılarak yıpratılıyor. Komşumuz Suriye başta olmak üzere, birçok kriz ve çatışma bölgesinde süregiden hadiseler, bunun en somut, en acı tezahürüdür. 6 yıldır Suriye’de tüm kırmızı çizgilerin aşılmasına, yaklaşık 600 bin insanın hayatını kaybetmesine rağmen bir adım atılmadı. Yemen, Irak, Ukrayna konusunda halen umut verici gelişmeler yaşanmıyor. Göç krizi ve terör sorunu ise bırakın çözülmeyi, giderek daha çok ülkeyi, daha çok insanı etkisi altına alacak şekilde genişliyor ve bir çetrefilleşme haliyle karşı karşıya kalıyor. Suriye meselesi, sonuçları ve yansımaları itibariyle artık yerel, hatta bölgesel bir sorun olmaktan çıkmış, küresel bir tehdit hâline dönüşmüştür. Türkiye gibi Balkan ülkelerinin de, bu noktada çok ağır bir yükün altına girdiğini, ciddi maliyetlerle yüzleştiğini biliyoruz.”

'Acaba bize Avrupa’dan, dünyadan, BM Mülteciler Konseyi’nden bize para gelecek mi?'

Suriye’de ilk günden beri kalıcı çözüm arayışında olduklarını savunan Erdoğan, Türkiye’nin bugüne dek 3 milyon Suriyeli ve Iraklıya sahip çıktığını ve milli bütçesinden faturalı olarak 10 milyar doları aşkın para harcadığını söyledi. Milli bütçenin yanı sıra sivil toplum kuruluşları ve belediyelerce de verilen hizmetlerle Suriyeliler için yapılan harcamayı 20 milyar dolar olarak açıklayan Erdoğan, Türkiye’nin eşsiz bir ev sahibi olduğu vurgulayarak, BM ve Avrupa Birliği (AB) için özetle şu eleştirileri sıraladı:

Ama bakın yılda 3 milyar avro destek verme kararına varan AB, daha henüz buraya doğru dürüst bir desteği, yardımı direkt olarak yapamamıştır. Biz millî bütçemize destek istemiyoruz. Biz buradaki Suriyeli ve Iraklı mültecilere bir destek istiyoruz. Ama ne yazık ki Batı hâlâ bu işin farkında değil ve bize bugüne kadar BM’den gelen destek 450 milyon dolardır. Yaptığımız resmî harcama 10 milyar doları aşmıştır. Bu gerçekleri bir defa görmeye mecburuz. Biz insani görevlerimizi yerine getirirken, bu insanların ihtiyaçlarını karşılarken asla bir kuruşun dahi hesabını yapmadık.”