BERLİN - Euro bundan kısa bir süre önce adeta serbest düşüşte gibi görünüyordu. Eylül ayının ilk günlerinde 2002 yılındaki seviyesinin altına inen Euro-Dolar paritesi, 0,96 ile son 20 yılın en düşük seviyesini gördü.
Piyasalarda şok etkisi yaratan bu gelişme sonrasında birçok ekonomist, Avrupa para biriminin kalıcı bir şekilde doların altında kalacağı şeklinde yorumlar yaptı.
Your browser doesn’t support HTML5
Rusya-Ukrayna savaşının sertleşerek sürdüğü bu dönemde, Rus enerji şirketi Gazprom’un Kuzey Akım boru hattından doğalgaz sevkiyatını belirsiz süreliğine durdurduğunu açıklaması sonrasında, başta Almanya olmak üzere Avrupa’daki ekonomilerin sağlıklı ilerlemeyişi, resesyon belirtileri, yüksek enerji fiyatlarının giderleri, maliyetleri artırması ve Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) faiz arttırımları dolara hemen hemen tüm para birimleri karşısında kazandırdı.
Tüm analistler, doların belirsizlik zamanlarında yatırımcılar için "güvenli liman" statüsünde olmaya devam ettiğini yaşanan gelişmelerin kanıtladığını savundu. Ancak Euro, adeta analistleri yalanlarcasına ABD para birimi karşısındaki düşük seviyesini beklenenden çok daha hızlı aşmayı başardı. Geçtiğimiz dört hafta içinde Avrupa para birimi, dolar karşısında neredeyse 10 sent değer kazandı.
İlgili Haberler OECD: "Küresel Yavaşlama En Çok Avrupa'yı Vuracak""Euro şu anda küllerinden doğan Anka kuşu gibi"
Alman Merkez Bankası Deutsche Bank’ın analistleri kurun yükselmesini, "Euro şu anda küllerinden doğan Anka kuşu gibi geri döndü" şeklinde yorumlarken, "Almanya’da yüzde 10 civarında devam eden enflasyonun ekonomik yıkım olmadan kontrol altına alınabileceğine ve küresel büyümenin önümüzdeki çeyreklerde toparlanacağına dair umutlar arttıkça, piyasalar dolar satıyor ve tekrardan Euro’ya yöneliyor" şeklinde bir değerlendirme de yapıldı.
Euro, dolar karşısında güncel kurda 1,05’lik bir pariteye ulaşmış durumda. Son olarak, ABD Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell’ın faizler konusunda yaptığı açıklamaları, trendin Euro lehine sağlamlaşmasına neden oldu. Powell, ülkesinde enflasyonun gerilemeye başladığını belirterek, geçen Mart ayından bu yana art arda faiz arttırımı yapan FED’in faiz oranlarını yükseltme konusunda artık frene basacağını ve 75 baz puanlık arttırıma gitmeyeceğini duyurdu.
Yapılan yorumlarda, bu durumun ABD'nin başta Euro bölgesi olmak üzere diğer bölgelere göre faiz avantajını azaltacağı ve bunun da doların cazibesini zayıflatacağı vurgulanıyor.
Analistlere göre 2023 için öngörülerde bulunmak zor
Asıl soru elbette bundan sonra, 2023’de ne olacağı ve Euro’nun 2021 sonundaki 1,15 seviyesine geri dönüp dönemeyeceği. Alman medyasında ağırlığı olan ekonomi uzmanları, ABD ve Avrupa merkez bankalarının yakın gelecekte ne yapacağının bu konuda belirleyici olacağı üzerinde hemfikirler.
Dikkat çeken bir değerlendirme, Euro’nun dolar karşısında değer kazanmasına rağmen, uzmanların aşırı iyimser olmaması. Önümüzdeki Çarşamba günü FED bir sonraki faiz kararını açıklayacak ve bir gün sonra da Avrupa Merkez Bankası faiz kararını duyuracak. ABD Merkez Bankası beklenildiği gibi faizde frene basar, Avrupa ise faiz oranlarını yükseltirse, bu durum Euro'yu yüzde 5 oranında yukarı taşır görüşü ağır basıyor.
Ancak ekonomistler, Rusya-Ukrayna savaşı ve savaşın Avrupa ekonomisine indirdiği darbenin etkilerinin sürdüğünü ifade ederek, Alman ve diğer Avrupa ekonomilerin cari açık vermeye devam ettiklerini, en büyük tehdidin gaz piyasalarındaki bilinmeyen gelişmeler ve 2023 yılının kış aylarında beklenen enerji krizi olduğunu belirtiyorlar.
"Ufukta ekonomik durgunluk tehlikesi var" diyen Deutsche Bank analistleri, son raporlarında 2023'ün ilerleyen dönemlerinde ekonomi kaynaklı negatif etkenler arttıkça resesyonun derinleşebileceğini öne sürerek, Euro’nun yükselen trendi konusunda da temkinli olma çağrısı yapıyorlar.
İlgili Haberler Petrol Fiyatları 10 Ayın En Düşük Seviyesinde