Fidan: "Yeni ABD yönetimiyle milli çıkarlarımız doğrultusunda yapıcı bir diyalog kurmayı hedefliyoruz”

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesi üzerindeki görüşmelere katıldı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD’de başkan seçilen Donald Trump’ın Ocak ayında göreve gelecek yönetimini işaret ederek, “Yeni ABD yönetimiyle milli çıkarlarımız doğrultusunda yapıcı bir diyalog kurmayı hedefliyoruz” dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesi üzerindeki görüşmeler başladı.

Fidan’ın komisyona gelişinde tokalaştığı CHP’li vekiller Rahmi Aşkın Türeli ile Veli Ağbaba, “Gençlerimiz eğitim amaçlı vize alamıyor. AB ülkelerinin kapılarında vize bekliyorlar” dedi. Fidan’ın “Bunları konuşuruz” diyerek sakin tavrını korumasıyla komisyon görüşmesi protestosuz başladı.

Fidan, bütçe sunumu konuşmasında, Suriye ve İsrail’in yanı sıra terörle mücadele ve ABD ile ilişkileri ele aldı.

Hakan Fidan, bütçe sunumu konuşmasında, Suriye ve İsrail’in yanısıra terörle mücadele ve ABD ile ilişkileri ele aldı.

İsrail’in Gazze’ye yönelik yürüttüğü savaşı bütün bölgeye yaymaya çalıştığını kaydeden Fidan, bunun Suriye sahasında durdurulmuş kan dökme ortamını tehdit ettiğini belirterek, Türkiye olarak Suriye politikasında terörle mücadele yaklaşımından vazgeçmeyeceklerini söyledi.

Fidan, “Suriye’ye yönelik politikamızın ana unsurları, terör unsurlarının temizlenmesi, ülkenin birlik ve toprak bütünlüğünün korunması, siyasi süreçte ilerleme sağlanması, ayrıca Suriyeliler'in güvenli ve gönüllü bir şekilde ülkelerine dönmesinden oluşmaktadır. Terör örgütü PKK/YPG/SDG’nin hiçbir meşruiyeti olmayan ‘sözde yerel seçim’ tertipleme gayretlerini kararlı duruşumuz sayesinde akim bıraktık. Bu tür girişimlere önümüzdeki dönemde de izin vermeyecek, bölücü terör örgütüne karşı mücadelemizi tavizsiz devam ettireceğiz. Nitekim, 23 Ekim’de TUSAŞ’a gerçekleştirilen hain saldırının ardından Suriye’nin kuzeyindeki terör hedeflerine yönelik hava harekatımız bu kararlılığımızın göstergesidir” dedi.

İlgili Haberler Erdoğan: “Trump'ın savaşları bitirme söylemine inanmak istiyor, adımlar atmasını bekliyoruz”

"ABD ile Suriye konusunda başlattığımız istişareleri sürdürmekteyiz"

Astana Platformu kapsamında Suriye’de sükuneti korumak amacıyla Rusya ve İran’la çalışmaya devam edeceklerini belirten Fidan, “Bir yandan da ABD ile Suriye konusunda başlattığımız istişareleri sürdürmekteyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın stratejik bir yaklaşımla önerdiği diyaloğun, rejim tarafından Suriye halkının yararını önceleyecek bir yaklaşımla değerlendirilmesi temel beklentimizdir” diye konuştu.

Fidan, ayrıca Joe Biden yönetimi işaret ederek, “ABD yönetimiyle yıl boyunca temaslarımızda PKK/YPG/SDG ile işbirliği FETÖ’ye yönelik tutum ve tek taraflı yaptırımların ilişkilerimize zarar verdiğini her fırsatta vurguladık. Ekonomi, ticaret, enerji, iklim, savunma, terörle mücadele, bölgesel konuları kapsayan Stratejik Mekanizma çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz istişarelerle diyaloğumuzu güçlendirdik. F-16 tedarik talebimizi sözleşme ile sonuçlandırdık” ifadesini kullandı.

Fidan, ABD ile ilişkiler konusunda ayrıca “Yeni ABD yönetimiyle milli çıkarlarımız doğrultusunda yapıcı bir diyalog kurmayı hedefliyoruz” dedi.

İlgili Haberler “Türkiye, ABD'ye Suriye'de YPG ile yaptığı işbirliğini yeniden düşünmesi için baskı yapıyor”

Türkiye’nin 2025 yılı dış politikasında “İsrail’in Filistin halkına yönelik sürdürdüğü işgalci ve yok etmeye yönelik savaşını durdurma” hedefinde olacağını söyleyen Fidan, “Filistin’in uluslararası alanda eşit statüde yerini almasına yönelik gayretlerimizi kesintisiz sürdüreceğiz” mesajını verdi.

Fidan, “2025 yılında Ortadoğu, Rusya-Ukrayna ve Afrika’da istikrar ve barışın tesisine destek vermeye devam edeceğiz. Asya bölgesi, büyük güçlerin rekabetine sahne olmaya devam edecektir. Yeni ABD yönetiminin izleyeceği hareket tarzı da birçok konuya tesir edecektir. Tüm bu hususları ve olası etkilerini önceden analiz ederek ön alıcı adımlarımızı şimdiden hazırlamaktayız” diye konuştu.

Bakan Fidan, sunumunda Türkiye’nin NATO üyeliğine de vurgu yaparak, şunları ifade etti:

“NATO’nun karşı karşıya bulunduğu karmaşık güvenlik sınamaları, kabiliyet, kapasite ve müttefiklik ruhu itibariyle Türkiye’nin İttifak içerisinde önemini bir kez daha göstermiştir. Yoğun girişimlerimiz sonucunda temmuz ayında Washington’da düzenlenen NATO Zirvesinde terörizmle mücadele NATO’nun rolünün güçlendirmesi, müttefiklerimiz arasında savunma sanayi ticaretinin kısıtlamaların kaldırılmasında mutabık kalınmıştır. 2025’te NATO Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısına ve 2026 yılında NATO Zirvesine evsahipliği yapacağız."

"Gaz ithalatımızın yüzde 40'ını Gazprom'dan yapıyoruz ABD'nin umurunda değil"

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD’nin Rusya’nın Gazprombank şirketine yaptırım getirmesini eleştirerek, Türkiye’nin gaz ithalatının yüzde 40’ını Gazprom üstünden yaptığını ancak bunun ABD’nin umurunda olmadığını söyledi.

Muhalefet vekillerince, Türkiye'nin BRICS üyeliğine ilişkin somut açıklama olmaması ve bunun NATO üyeliğiyle çelişkisi yönündeki eleştirilere karşılık Fidan, ilk önce, "BRICS ile ilgili bizim sakladığımız hiçbir şey yok. BRICS kurumsal bir başvuru ve kabul mekanizması olan bir yer değil. Üyeler biraraya geliyorlar ve birilerini davet ediyorlar. Ama sizin de bir şekilde ilginizi ifade etmeniz gerekiyor. Biz de BRICS ile beraber çalışmaya ilgi duyduğumuzu ilettik" yanıtını verdi.

Sözlerinin devamında, Türkiye’nin tüm finansal alt yapısını Batı’ya, savunmasını ise NATO’ya bağlamış gözüktüğünü kaydeden Fidan, “Sizin kendi milli çıkarınızı savunmak için yaptığınız işlemden dolayı ben sana savunma yaptırımı uygulayacağım diyor. Mesela bugün Gazprom’a yaptırım geliyor. Biz gaz ithalatımızın yüzde 40’ını Gazprom’dan yapıyoruz, adamın umurunda değil. Bu örneği şunun için veriyorum; Türkiye bir başka ülkenin uydusu olabilecek bir ülke değil" diye konuştu.

Türkiye'nin F-16 ve Eurofighter askeri uçak alımları ne durumda?

F-16’larla ilgili sıkıntıları ABD yönetimiyle çözdüklerini kaydeden Fidan, “O süreç bitti. Sonra Milli Savunma Bakanlığı (MSB) teknik görüşmeleri yaptı, o da bitti. Ön ödemeleri de yaptı, siparişleri verdik ve süreç artık başladı. Bizim için önemli olan siyasi iradenin oluşumunu sağlamak ve savunma bakanlıklarını biraraya getirmekti” dedi.

Eurofighter ile ilgili de Avrupalı taraflarla önce siyasi irade kısmını hallettiklerini söyleyen Fidan, "Şimdi Milli Savunma Bakanlığımız teknik konuları müzakere ediyor. Ama orada sipariş aşamasına gelinmedi" bilgisini paylaştı.

CHP adına Namık Tan, “Trump sevincini” ile “Savaştayız” sözlerini eleştirdi

CHP’nin TBMM Dışişleri Komisyonu Sözcüsü ve Emekli Büyükelçi Namık Tan ise AK Parti iktidarının ABD’de Trump’ın seçilmesinden sevinç duyduğunu savunarak, Türk dış politikasında Trump’la Erdoğan’ın kuracağı kişisel ilişkilere göre planlama yapılmaması gerektiğini söyledi.

Tan, “Nedense ABD’de Trump'ın Başkan seçilmesini, bölgemizde Netanyahu hükümeti kadar sitayişle karşılayan sadece AKP hükümeti oldu. Trump'ın İsrail'e kayıtsız şartsız desteğinin süreceği ve İran'a karşı yaptırımları arttıracağı herhalde ortada. İsrail, İran'ın Ortadoğu'ya uzanan kollarını Lübnan ve komşumuz Suriye'de kesiyor artık. Diğer komşumuz Irak'ta da İran destekli milisleri vurmaya başladı. Bu resimde, savaşa dalmanın, selden kütük kapmaya davranmanın zamanının geldiğini umarım kimse düşünmüyordur. Dallarında olgunlaşan meyvelerin kucaklara düşeceğini sanmak da ölümcül bir hata olacaktır. Hayatta olmadığı gibi, dış politikada da ‘hepsi bir arada hem de bedava’ formülü geçerli değildir. Tarihimize bakıldığında Sarıkamış'tan ayrı Çanakkale'den apayrı dersler çıkarılır” dedi.

Bakan Fidan’ın İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü saldırı süreciyle ilgili soru üzerine “Ben bir savaştayım” açıklamasını anımsatan Tan, “Sayın Bakan, siz Türkiye Cumhuriyeti'nin dışişleri bakanısınız; dolayısıyla siz dünya için bizzat Türkiye Cumhuriyeti demeksiniz. Ağzınızdan çıkacak her söz bütün bir ulusu bağlar. Biz savaşta mıyız? Savaştaysak hangi ülkeyle, kimin yanında, ne uğruna, ne zaman savaşa girdik? Savaş kararı alınacak yer burası, yani yüce meclisimiz değil midir? Siz ne ara meclisimizden habersiz olarak bir yerlere savaşı ilan ettiniz?” sorularını yöneltti.

Dışişleri Bakanı Fidan’ın “ha bire ‘liderler diplomasisi’ diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'a methiyeler dizmeyi görev benimsediğini” söyleyen Emekli Büyükelçi Tan, “Oysa liderler diplomasisi demek, kimseye hesap vermeden başına buyruk davranmak, mesela gidip Rusya'dan 2,5 milyar dolara S-400 hava savunma sistemi alıp sonra Türkiye'yi F-35 programından attırmak, F-16 ve Eurofighter uçak alımında da düşkün duruma sokmak, bölgemizdeki şu kıyamet gibi ortamda hava savunma sistemsiz bırakmak değildir” tepkisini paylaştı.

CHP olarak ayrıca,vize sorununu yakından takip ettiklerini kaydeden Tan, “Dış politikanın yurttaşı pek ilgilendirmediği, seçim sonuçlarına pek etki etmediği söylenir. Ancak dış politikanın yurttaşı ilgilendiren tarafı cebinde taşıdığı pasaportun gücü, vizesiz yahut kolaylıkla vize alarak seyahat edebildiği ülke sayısıdır. Bugün insanlarımız, iş insanlarımız, bilim insanlarımız, sanatçılarımız, üniversite öğrencilerimiz bile Avrupa Birliği ülkelerine vize alamıyor, ayrımcılığa maruz kalıyor. Dünyada pasaportların gücü endeksinde düştüğümüz küme, adalet, özgürlük, ekonomi alanlarında düştüğümüz hangi kümeyse onunla aynı. Al, ver, kısa günün kârı zihniyetiyle sığınmacılar konusunda Avrupa Birliği’ne ne taviz verilirse verilsin vize mengenesi sıkılmaya devam ediliyor” diye konuştu.

DEM Parti ile İYİ Parti arasında “umut hakkı” gerilimi: “Bu konu Bahçeli’yi bağlar” DEM Parti Grubu adına ilk sözü alan Diyarbakır Milletvekili Berdan Öztürk ise MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan için gündeme getirdiği “umut hakkı” örneğinde Avrupa insan hakları değerlerine uyum gösterme konusunda Fidan’ın sorumluluk almasını istedi.

Öztürk, “Uzun süredir dış politikada bilinçli bir şekilde ve ısrarla devam ettirilen hatalar var. Bu hataların başında şüphesiz Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başta olmak üzere, bağlı kuruluşların kararları ve sözleşmelerinden doğan sorumlulukların yerine getirilmemesi bulunmaktadır. Son dönemde iktidar partisinin ortağının, Genel Başkanı’nın dile getirdiği umut hakkının uygulanmaması da AİHM tarafından bir işkence türü olarak ifade edilmiş ve bir hak ihlali olarak karara bağlanmıştır. AİHM kararlarının Anayasa’nın 90'ıncı maddesi gereği bağlayıcı olduğunu da hatırlatmakta fayda görüyorum. Bildiğiniz gibi, AİHM'in umut hakkı kararı, doğrudan İmralı ada hapishanesinde tutulan Sayın Öcalan'a yönelik emsal bir karardır. Türkiye'nin taraf olduğu AİHM'in umut hakkı kararına rağmen uzun süredir bu kararın gereğini yerine getirmemesi, hukukun üstünlüğü ilkesinin ayaklar altına alınmasının ayrı bir örneğini oluşturmaktadır” dedi.

“Umut Hakkı,” ömür boyu hapis cezasına mahkum olan kişilerin, insanlık onurlarını korumak adına bir gün serbest bırakılma olasılığını tanımlıyor. AİHM’e göre bu hak, mahkumların işledikleri suçlar ne kadar ağır olursa olsun, insan olma vasıflarından kaynaklanan umutlarını kaybetmemelerini amaçlıyor.

DEM Partili Öztürk’ün, Öcalan’a “umut hakkı” tanınmasıyla ilgili sözleri üzerine İYİ Parti Adana Milletvekili Ayyüce Türkeş Taş, “Ben bunu dinlemek istemiyorum. ‘Umut hakkı’ demiş Bahçeli, o Bahçeli'yi bağlar, bizi bağlamaz! Türkiye'nin bölünmez bütünlüğüne göz diken herkesten rahatsız oluyorum” tepkisini gösterdi.

Bu tepkiye karşılık DEM Partili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit’in “Dinleme o zaman, dışarı çık” şeklinde laf atması üzerine AK Partili Komisyon Başkanı Mehmet Muş, vekillere sakin davranma çağrısında bulundu.

Ardından Öztürk, konuşmasına devam etti ve “Biz kamuoyuna ‘Hükümet’in Kürt meselesine yönelik barışçıl olmayan politikası ülke ekonomisini çökertiyor’ dediğimizde Dışişleri Bakanlığı olarak bunu doğrudan gören, tanık olan kişilerden birisiniz” sözleriyle Fidan’a seslendi.

Öztürk, “Birincisi, Sayın Öcalan’ın Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümdeki rolü bağlamında umut hakkının TBMM'de onaylanması ve ilgili kanunlarda düzenlenmesi oldukça önemlidir. Kürt'ün de Türk'ün de onay vereceği onurlu bir barışın sağlanabilmesi hayati önem taşımaktadır. Buna yönelik en önemli adımda AKP Hükümeti’nin İmralı’ya yönelik tutumunun belirleyici olacağına inanıyoruz. İkinci önemli noktası ise Avrupa Konseyi ve bağlı kurumlarının kararlarının dikkate alınmaması Türkiye'yi siyasi, ekonomik açıdan zor duruma sokmaktadır. Ne yazık ki umut hakkı başta olmak üzere Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Kavala kararlarının uygulanmaması Türkiye'nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nden dışlanması noktasına ulaşmıştır. Sadece bu somut örnekten de görüldüğü gibi, Kürt meselesine yaklaşımınız doğrudan bütün Türkiye halklarına ağır maliyetlere sebep olmaktadır. Başta umut hakkı olmak üzere bütün AİHM kararlarının uygulanmasıyla gerçek anlamda bir normalleşme sürecinin oluşacağına inanıyoruz” diye konuştu.

Irak - Kerkük’teki nüfus sayımı da TBMM gündemine taşındı

İYİ Partili Taş ile Metin Ergun ise Irak’taki nüfus sayımını gündeme taşıdı ve Irak Türkmen Cephesi Başkanı Hasan Turan’ın açıkladığı üzere Kerkük’e dışarıdan nüfus taşındığı iddiasıyla ilgili Türkiye’nin süreci takip etmesini istedi.

Ergun, Turan’ın “Türkmenler, Irak'taki nüfus sayımını destekliyor. Kerkük 2003 sonrası demografik değişikliğe uğradı. Sayım öncesi de 260 bin kişi kent dışından getirilerek Kerkük nüfus kütüğüne yazdırıldı” açıklamasında bulunduğunu belirterek, Türkmen varlığını tehdit eden bu duruma tepki gösterilmesini istedi.

Dışişleri Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesi 39 milyar TL

Ayrıca Fidan’ın verdiği bilgiye göre, Dışişleri Bakanlığı, 2023 yılında öngörülen 17,8 milyar lira bütçe ödeneğinden 17,3 milyar lira harcama yaptı. Fidan, 2023 yılında yüzde 97 olarak bütçe gerçekleşmesi oranıyla ekonomik koşullar nedeniyle uygulanan tasarruf tedbirlerine uydukları mesajını verdi.

Dışişleri Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesi ise 39 milyar 35 milyon 706 bin lira olarak öngörüldü. Ayrıca Avrupa Birliği (AB) Başkanlığı için 6 milyar 797 milyon 254 bin lira ile Türk Akreditasyon Kurumu için 394 milyon lira ödenek TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun onayına sunuldu.

İlgili Haberler Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü Türkiye-ABD ilişkileri için bir fırsat olabilir mi?