Genel Kurul’a hitap eden Cumhurbaşkanı Abbas, Filistin yönetiminin Birleşmiş Milletler'e tam üye olmak istediğini söyledi.
Abbas, barıştan vazgeçmediğini ancak İsrail hükümetinin Filistinlilerden gasp edilen topraklarda Yahudiler için site inşa etmeye devam etmesinin barış sürecini çıkmaza soktuğunu belirtti.
Abbas, Filistinlilerinin sömürge gibi İsrail askeri işgali altında yaşadığını, evlerine, mallarına, mülklerine el konulduğunu, camilerine gitmelerinin önlendiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Abbas, Genel Kurul’da yaptığı konuşmada, İsrail’in bununla yetinmediğini, sivillere suikast düzenlediğini, sivil halkı savaş uçaklarıyla bombaladığını ve Birleşmiş Milletler kararlarına uymadığını belirtti.
İsrail devlet terörünü ve işgal altındaki topraklara yerleşen Yahudilerin şiddet eylemlerini ağır bir dille kınayan Cumhurbaşkanı, Filistinlerin elinde 1967’deki topraklarının sadece yüzde 22’sinin, Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ün kaldığına dikkati çekti.
Abbas konuşmasında "Dünya İsrail işgalinin ilelelebet sürmesine ne kadar daha göz yumacak diye sordu ve devamla "Yeter, yeter. yeter." Dedi.
Filistinlilerin insan olduğunu ve sadece insan gibi yaşamak istediğini söyleyen Abbas, Yahudi işgalcilerin halkın zeytin ağaçlarını kestiğini, tarlarını tahrip ettiğini, normal insanlar gibi hastanelerine, okullarına gitmelerinin önlendiğini söyledi.
Abbas yaklaşık yarım saat süren konuşmasını Güvenlik Konseyi'ne bağımsızlık başvurusunu onaylaması çağrısıyla bitirdi.
Abbas’tan sonra Genel Kurul’a hitap eden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise barış görüşmelerinin çıkmaza girmesinden Filistinlileri sorumlu tuttu.
Abbas’ın bağımsızlık başvurusuyla ilgili olarak Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon’a verdiği mektup, onaylanırsa, Güvenlik Konseyi’ne sevk edilecek.
Filistinlilerin tanınması için yapılan başvurunun Güvenlik Konseyi tarafından onaylanması gerekiyor. Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri Amerika, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere’nin veto yetkisi var. Amerika başvuruyu veto edeceğini açıklamış olduğundan başvurunun konseyden geri döneceği kesin.
Mahmut Abbas bunu bildiğinden başvuruyu Genel Kurul’a da yapmaya karar verdi. Başvuru Güvenlik Konseyi’nde kabul edilseydi Filistin hem tam üye hem de bağımsız bir devlet olabilecekti. Başvurunun 193 üyeli Genel Kurul’da üçte iki çoğunlukla kabul edilmesi halinde ise Filistin’in sadece BM'deki gözlemci statüsü genişleyecek.
1974 yılında Filistin Kurtuluş Örgütü’ne Gözlemci Statüsü tanıyan örgüt, daha sonra bu gözlemci statüsü tüm Birleşmiş Milletler kurumlarını kapsayacak şekilde genişletti. Genel Kurul, 1988 yılında, Filistin Milli Konseyinin Filistin Devletini ilanını kayıt altına aldı ve Filistin Kurtuluş Örgütü yerine “Filistin” unvanının kullanılmasına karar verdi.
Genel Kurul, on yıl sonra da, 7 Temmuz 1998 tarihinde Filistin’e gözlemci statüsünün yanı sıra Genel Kurul ve Birleşmiş Milletlerin diğer çalışmalarına ve uluslararası konferanslara katılma ayrıcalığı verdi.
Netanyahu'dan Filistinlilere 'Görüşmelere Dönün' Çağrısı
Bu arada İsrail, Filistin'in tam üyelik başvurusuna karşı çıktı, bu adımın Ortadoğu Barışı2na yararı olmayacağını savundu.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, eğer tüm taraflar bir anlaşmaya varma konusunda ciddiyse doğrudan barış görüşmelerinin zaman kaybetmeden Birleşmiş Milletler'de başlaması önerisinde bulundu. Netanyahu, Ortadoğu barışının BM kararlarıyla sağlanamayacağı konusunda ülkesinin resmi tutumunu tekrarladı.
Netanyahu Filistinlileri doğrudan görüşmeleri yeniden başlatmayı reddetmekle suçladı. Filistinliler, sorunun özünde İsrail'in Yahudi yerleşimlerini genişletmesi olduğunu savunuyor. Ancak Netanyahu, Filistinlilerin barış görüşmelerine geri dönmeyi reddetmesinin asıl nedeninin bir Yahudi devletini kabullenememeleri olduğunu savunuyor.
Netanyahu BM Genel Kurulu konuşmasında İsrail'in barış için Türk halkına da elini uzattığını açıkladı.