Fransa ve Almanya Arasında BM Güvenlik Konseyi Gerilimi

Avrupa Birliği'nin iki dinamo ülkesi Fransa ve Almanya arasında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne daimi üyelik tartışması yaşanıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, Almanya'yı 'Avrupa Birliği reformu konusunda yeterince istekli davranmamakla' suçlayan sözlerinin ardından, Almanya'dan, "BM Güvenlik Konseyi'ndeki yerini AB'ye devret" çağrısı geldi.

Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ilk kez konuyu gündeme getirmesinden beş ay sonra bu sefer hükümetin iki numaralı ismi Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Olaf Scholz, Avrupa Birliği konulu bir konuşmasında bu talebi yineledi.

Mart ayında göreve gelen sosyal demokrat politikacı Olaf Scholz, Avrupa Birliği politikaları konusunda hükümet içinde öne çıkan açıklamalrıyla dikkat çekiyor. Macron'un, Euro Bölgesi'nin güçlendirilmesi ya da internet devlerinin vergilendirilmesi gibi önerilene temkinli yaklaşan Merkel'e karşın, sosyal demokrat Olaf Scholz, hükümet içinde Fransa ile ilişkilerde ön plana çıkan bir isim.

“Fransa bu koltuğu AB’ye devredebilir”

Macron, 18 Kasım'da Alman Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada, Almanya'nın uluslararası dosyalarda etkin olmaması, AB'nin reforme edilmesi konusunda özellikle Fransa'dan gelen önerilere yeterince tepki vermemesinden şikayet ederek, Alman politikacılardan tabuları yıkmalarını ve AB reformu konusunda daha çok çalışmalarını istemişti.

Macron'un eleştirilerine, 10 gün sonra, Humboldt Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada yanıt veren Scholz, AB'nin daha da güçlenmesi için, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki beş daimi üyeden birisine sahip olan Fransa'nın, bu koltuğu AB'ye devretmesini istedi. Scholz, "Orta vadede, Fransa, bu koltuğu AB'ye devredebilir" dedi.

Fransa'nın böyle bir devri kabul etmesi karşılığında da, BM'deki AB Daimi Temsilcisi'nin Fransız bir diplomattan seçilebileceğini de vurguladı. Brexit boşanmasının kesinleşmesinin ardından Fansa'nın Güvenlik Konseyi'ndeki tek AB ülkesi olacağına dikkat çeken Scholz, Paris'i ikna etmenin güçlüğünün farkında olduklarını ancak bu konuda çalışmaya devam edeceklerini de belirtti.

Fransa'dan ret yanıtı

Almanya'nın önerisine Fransa'dan diplomatik dille soğuk yanıt geldi. Fransız diplomasisi, Fransa'nın bu hakkı 1945 BM Tüzüğü ile kazandığını hatılatarak, Fransa'nın AB'yi "tüzüğe saygılı bir şekilde" zaten temsil ettiğinin altını çizdi.

Fransa'nın BM Daimi Temsilcisi Gerard Araud, Twitter hesabından, "Bu öneri hukuken olanaksız, çünkü BM Tüzüğü'ne aykırı. Siyasi açıdan da uygulanması olanaksız" mesajını paylaştı.

Konuya ilişkin gazetecilerin sorularını yazılı olarak yanıtlayan Dışişleri Bakanlığı sözcülüğü de, "Fransa, BMGK daimi üyesi olarak tüm sorumluluklarını üstlenmektedir. Ulusal pozisyonlarımızın tümünde, Avrupa'nın pozisyonunu da hep göz önünde bulunduruyoruz" dedi. Bu alanda Almanya ile de son derece yakın bir çalışma içinde olduklarını dile getiren Dışişleri Sözcülüğü, "Fransa olarak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi reformu için aktif olarak kampanya yürütüyoruz. Fransa, daimi üyelerin artırılması için yalnızca Almanya değil, aynı zamanda Japonya, Brezilya, Hindistan ve iki Afrika ülkesinin de girmesi için yoğun çalışma yürütmektedir" yanıtını verdi.

Almanya'nın BM'ye güçlü girme arzusu

BM Güvenlik Konseyi üyeliği Almanya'da uzun süredir konuşulan bir gündem. Alman Hükümeti'nin koalisyon protokolünde 147'inci sayfada bu madde, hem sosyal demokratlar, hem de muhafazakarlar tarafından kabul ediliyor.

Berlin duvarının yıkılmasından bu yana, BM içinde daha güçlü söz sahibi olmak isteyen Almanya, 2019-2020 yıllarında iki yıl süreyle BM Güvenlik Konseyi 10 geçici ülkesinden birisi olarak görev yapacak. Geçtiğimiz hafta BM'de söz alan Almanya'nın BM Daimi temsilciliği de bu öneriyi gündeme getirmişti ve reform çalışmalarının yürütüldüğü bir ortamda kulislerde bunun için bastırıyor.

Ancak Almanya tarafından artık hükümet nezdinde dile getirilen öneri BM Tüzüğü açısından uygulanması bir hayli zor. Zira, Tüzük'te Güvenlik Konseyi üyelerinin "ülkelerden oluştuğu" hükmü yer alıyor. Üstelik Fransa, AB'nin Güvenlik Konseyi'ndeki tek üyesi olma statüsünü paylaşmaya ve koltuğunu devretmeye, doğal olarak, hiç de gönüllü bakmıyor.