Fransa’da, hakkında “ülkeyi terk etme” kararı verilen Faslı bir göçmenin, 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Philippine Le Noir de Carlan’ı, Paris yakınlarındaki bir parkta tecavüz ederek öldürmesi, yeni hükümetin göreve başladığı Fransa’da göç tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Daha önce de tecavüz suçundan hüküm giyen ancak serbest bırakılan göçmen hakkındaki sınır dışı kararının uygulanmaması, hem siyaset hem de yargıyı eleştirilerin hedefine koydu.
Fransa’da yeni hükümetin muhafazakâr İçişleri Bakanı Bruno Retailleau, sınır dışı kararlarının hızla uygulanması için gerekli altyapıyı hazırlayacaklarını, Fransa’ya göçün azalması için de her türlü girişimde bulunacaklarını açıkladı.
Paris Dauphine Üniversitesi'nde üçüncü sınıf öğrencisi Philippine, en son 19 Eylül’de saat 14.00 civarında üniversitenin restoranında görüldü.
Sokak kamerası kayıtlarında, öğle yemeğinden sonra Yvelines’deki ailesinin evine gitmeden önce, Paris’in kuzeyindeki varlıklı banliyö Boulogne’daki parktan (Bois de Boulogne) geçerken görüldü. Çevre yolunun kenarındaki bu dev parkın ormanlık bölgesinde Taha O. ile karşılaştığı düşünülen genç kadının cesedi, 21 Eylül’de Bois de Boulogne'da kısmen gömülü olarak bulundu.
Taha O. adlı göçmenin, Paris’in doğusundaki Montreuil banliyösünde (Seine-Saint-Denis) bir bankanın kamerası tarafından, Philippine'in çalıntı banka kartıyla para çekerken 20 Eylül’de görüntülendiği anlaşıldı.
Telefon araştırmaları da kimliğinin belirlenmesini mümkün kıldı. Daha önce de 23 yaşındaki bir genç kıza tecavüz suçundan hüküm giydiği belirlenen Taha O. hakkında “derhal sınır dışı edilmesi” kararı bulunduğu da ortaya çıktı. Taha O. hakkında, cinayetin yanısıra tecavüz, hırsızlık ve dolandırıcılıktan da soruşturma başlatıldı.
Polis kaynaklarına göre, Mayıs 2002 Fas doğumlu Taha O. turist vizesiyle 13 Haziran 2019'da İspanya'dan giriş yaptı, aynı vizeyle Fransa’ya geldi, 17 yaşında olduğu için Val-d'Oise kentinde, Çocuk Esirgeme Hizmetleri’nde (ASE) bakım altına alındı. Birkaç hafta sonra Taverny'de (Val-d'Oise) orman yolunda 23 yaşındaki bir öğrenciye tecavüz etti.
Val-d'Oise polisi, Taha O.’yu DNA araştırmasıyla tespit etti ve tutukladı. Taha O., 5 Eylül 2019'da Nanterre Hapishanesinde duruşma öncesi gözaltına alındı. İki yıl sonra, 5 Ekim 2021'de Faslı, Val-d'Oise Çocuk Mahkemesi tarafından tecavüzden suçlu bulunarak 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
15 Mart 2022'de Yonne'deki Joux-la-Ville hapishanesine transfer edildi. Ardından, 18 Haziran 2024'te, Yonne Valiliği Faslı göçmen hakkında, “Fransa topraklarını terk etme yükümlülüğü” (OQTF) kararı aldı.
Karar üzerine 20 Haziran 2024'te Metz'deki idari gözaltı merkezine (CRA) transfer edilen Taha O. bu karara itiraz etmedi. Birkaç kez tutukluluğa devam kararı alan hakim, sonunda 3 Eylül'de serbest bırakılmasına karar verdi. Auxerre yakınlarındaki bir otelde ev hapsine alınan zanlı bir daha asla tesise geri dönmedi ve kaçarak Paris’e geldi. Taha O., Philippine’in öldürülmesinden üç gün sonra, 24 Eylül akşamı İsviçre'nin Cenevre istasyonunda tutuklandı.
İlgili Haberler Almanya sınırlarında kontroller başlıyorİçişleri ve Adalet bakanlarının “göçmen” polemiği
Genç öğrenci Philippine’in evine giderken gündüz gözüyle tecavüze uğraması ve öldürülmesi, güvenlik krizi gerekçesiyleaşırı sağ parti Ulusal Bütünleşme’nin giderek daha fazla oy aldığı Fransa’da infial yarattı. Cinayet, İçişleri ve Adalet bakanlıklarını da karşı karşıya getirdi.
Muhafazakâr Cumhuriyetçi (LR) partiden gelen İçişleri Bakanı Bruno Retailleau, Europe 1 Radyosu’na, “Biz yakalıyoruz, yargı bırakıyor. Sınır dışı kararlarının yalnızca yüzde 10’a yakını uygulanıyor” dedi. Sosyalist Parti (PS) Adalet Bakanı Dider Migaud, “yargıçların kanunları uyguladığı” yanıtını verince, yeni hükümetin ilk tartışması da gözler önüne serildi.
Ülke medyasına konuşan aileler, çocuklarının güvende olmadığını belirterek, hükümetten hızlı önlem almasını istedi. Aşırı sağ ve sağ partiler, “yargının gevşek davranmasından ve suçluları salıvermesini” eleştirdi.
Aşırı sağ Ulusal Bütünleşme (RN) lideri Marine Le Pen, “Fransızlar’ın devlet ideolojisi haline gelen gevşeklik karşısında duyduğu öfke duygusunu paylaştığını” söyledi. Fransa Inter Radyosu’na konuk olan Cumhuriyetçi (LR) Senato Başkanı Gerard Larcher, ceza zincirinin işleyişini sorgulayarak, “Bu başa çıkılması gereken acil durumlardan biri” dedi.
Sağın ve aşırı sağın bu dramı kullanmasından endişe eden merkezi blok ise daha ihtiyatlı davranıyor. İktidar milletvekili Charles Rodwell “Fransızların güvenliği için yabancı suçluların ve suçluların sistematik olarak sınır dışı edilmesi zorunludur” demekle yetindi.
Yeşiller milletvekili Sandrine Rousseau, “Yargılanmayı ve ağır bir şekilde cezalandırılmayı hak eden bir kadın cinayetini ve aynı zamanda ırkçı ve yabancı düşmanı nefretini yaymak için bundan yararlanmaya çalışacak aşırı sağı kınadığını” söyledi.
Sosyalist Parti Genel Sekreteri Olivier Faure da BFMTV'de, “Fransız toplumu için bir tehdit olduğunu düşünebileceğimiz bir kişi gözaltındayken, biz bunu yaparız. Gidebileceğine dair güvenceyi almadan önce onu serbest bırakmak zorunda kalmamalıyız” dedi.
Merkez sağ Cumhuriyetçiler’in (LR) yeni Genel Başkanı Laurent Wauquiez de, sınır dışı kararlarının uygulanmamasından şikâyet ederek Meclis’te derhal bir soruşturma komisyonu kurulmasını istedi. Komünist Parti Genel Sekreteri Fabien Roussel de, “Philippine’in ölümü devletin zafiyetidir” diye konuştu.
İlgili Haberler Avrupa’da göçmen karşıtlığı yükselirken veriler düzensiz göçte düşüşe işaret ediyorAB nezdinde yeni göç karşıtı girişim
Bois de Boulogne parkında yaşanan dram, daha önce “Göçün azaltılması için asla taviz vermeyeceğim. Beni asla bu arzumdan vazgeçiremeyecekler” diyen İçişleri Bakanı Retailleau’nun elini güçlendirdi.
Göreve gelir gelmez, göç sorununa AB çapında çözüm bulabilmek ve AB sınırlarına giren göçmen sayısını azaltmak için harekete geçen Fransız Bakan, AB’de geçtiğimiz Mayıs ayında kabul edilen Göç ve İltica Yasası’nın yetersiz olduğunu savunuyor.
AB sınırlarına giren göçmen sayısını azaltmak için, İsveç, Danimarka ve İtalya ile birlikte çalışma başlattıklarını kaydeden Retailleau, konunun 17-18 Ekim’de Brüksel’de toplanacak AB Liderler Zirvesi’nde gündeme geleceğini açıkladı.
Macaristan, Avusturya, Danimarka, İtalya ve Almanya’nın ardından şimdi de Fransa, göçmen yasalarını ve sınır kontrollerini sertleştirerek, göç akımını kontrol altına almak için harekete geçti.