Fransız Medyası Cihatçı Teröristlerin Fotoğraflarını Yayınlamayacak

Newspapers and magazines are seen in a kiosk in Paris, France, April 22, 2016. REUTERS/Charles Platiau - RTX2B7GY

Birbiri ardına terör saldırılarıyla sarsılan Fransa'da tartışma büyüdükçe, saldırıların medya tarafından ele alınışına ilişkin tartışma da büyüyor. Fransız medyası terörle mücadeleye katkıda bulunmak için önemli bir karar aldı.

Bugüne kadar saldırgan resim ve profillerini çarşaf çarşaf yayınlayan Fransız medyası, Nice saldırısını gerçekleştiren Muhammed Laouvaj Bouhlel ile Saint Etienne du Rouvray Kilisesi'ne saldırarak 86 yaşındaki rahibi boğazından keserek öldüren Adel Kermiche'in fotoğraflarını yayınlamadı.

Başta haber kanalları olmak üzere bir grup medya, saldırı gerçekleştiren IŞİD militanlarının isim ve resimlerini yayınlamama kararı aldı. Ancak bazı gazeteler, "bunun çok tehlikeli" olduğunu belirterek karşı çıktı.

Ülkenin en büyük gazetesi Le Monde, en çok izlenen haber kanalı BFM TV, en çok dinlenen haber radyosu Europe 1 ve ulusararası yayın yapan RFI, France 24 ve Monte Carlo Doualiya'yı bünyesinde barındıran, kamu grubu 'France Médias Monde' bundan böyle saldırganların resimlerini yayınlamayacaklarını duyurdu.

Le Monde'un yöneticisi Jerome Fenoglio, "Nice saldırısından bu yana, Le Monde olarak, saldırı sonrası IŞİD'in zafer ilan eden görüntüsüne katkı sunmamak için, militanların ya da IŞİD'in propaganda görüntülerini yayınlamama kararı aldık" dedi.

Le Monde'a konuşan BFM TV Yazı İşleri Müdürü Herve Beroud da, "Kurbanların fotolarını yayınlıyoruz. Saldırganların da fotoğraflarını yayınlamak bir anlamda onları da aynı seviyeye koymak demek. Bundan böyle yayınlayamayacağız" dedi. Beroud, rahibin boğazını kesen Adel Kermiche'in genç ve neşeli görüntülerini yayınlamayı da reddettiklerini belirterek, "Sanki boğaz kesen katil o değilmiş gibi, genç, güzel yüzlü, neşeli bir gençmiş gibi göstermeye yarayan o fotoğraf ve görüntülere de yer vermedik" dedi.

İsim verme tartışması

Saldırıları araştırmakla görevli cumhuriyet savcısı François Molins'ın saldırganların isim verdiğine dikkat çeken Beroud, "İsim bir bilgi verme işlemidir. Ve halk bilgilendirilmelidir. Saldırganın profili ve geçmişi de öyle" dedi.

Ancak Europe 1 Radyosu Müdürü Nicolas Escoulan, daha da ileriye giderek saldırganların adını da vermeyeceklerini söyledi. Ascoulan, "Geçmişlerini, nasıl bu işe bulaştıklarını, din ile bağlantılarını vermek önemli" dedi.

France Médias Monde da, karar organlarında bu konuda tam bir görüş birliği olduğunun altını çizerek, "bu konuda olağanüstü bir dikkat göstereceğiz" dedi.

Oybirliği yok

Ancak bu 4 önemli medya kuruluşunun kararı Fransız medyasında oy birliği sağlamış değil. Le Figaro yöneticisi Alexis Brezet, gazetede yayınladığı görüşünde, "Her şey bir ölçü, dikkat ve iyi niyet meselesi. Önemli olan bunlara dikkat etmek" dedi.

Ülkenin en büyük kamu televizyonu olan France Televizyon'un Haber Direktörü Michel Field de çalışanlarına gönderdiği iç yazışmada, "Bu tür büyük açıklamalardan ve oto sansür yarışından kaçınmak gerekli "dedi.

Peki terör hakimlerinin, politikacıların ve suç psikanalistlerinin bu olaya bakışı nasıl? Anti terör hakimi David Benichou, France İnter'e 25 Temmuz'da yaptığı açıklamada "Terörün oksijeni medya" diyerek, medya organlarının terör duygusunu yayılmasına katkı yaptığını savundu.

Psikanalist Fethi Benslama, Le Monde gazetesi aracılığıyla "saldırganların fotoğraflarının yayınlanmamasını, isimlerinin ise sadece baş harflerinin kullanılmasını, böylece saldırganların anonimleştirilmesini" istedi. Bu yönde başlatılan imza kampanyasına 700 bin kişi imza verdi.

Harekete geçen muhalif milletvekilleri de ülkenin medya kurallarını belirleyen üst kurumu CSA'ya bavuruda bulunarak, cihatçıların selfieleri ya da vahşice öldürülen kurbanların görüntülerini yayınlayan TF1 ve France 2 televizyonlarının cezalandırılmasını istedi.

France 24'ün cihat uzmanı gazetecisi Wassim Nasr, "Bunlar ters etki yaratır. Zaten ortalıkta pek çok komplo teorisi dolaşıyor. Zanlıların fotoğraflarını ya da kimliklerini saklamak bu tür teorilere ve saldırganlara daha geniş alan yaratır" görüşünü savundu.

Liberation'dan uyarı

Büyük medya kuruluşlarının ortak kararını eleştiren Liberation gazetesi Yayın Yönetmeni Johan Hufnagel ise, "Ne yapmalı yani, terör saldırıları sıradanlaştırılmalı mı? Yoksa hiç mi söz edilmemeli? Bu çok büyük bir tehlike. Unutmayın ki medyası zayıf olan ya da kontrol edilen ülkeler de cihat saldırılarından korunabilmiş değil. Medya daha çok yayınlarının içeriğine dikkat etmeli. İşin duygusal boyutunu aşarak olayı aktarmaya önem vermeli. Tıpkı politikacılar gibi" diyerek tepkisini dile getirdi.

Liberation gazetesine konuşan RFI'nin cihat uzmanı muhabiri David Thomson da, "Bir saldırganın kahraman olması için 'Cihadosfer'de zaten yeterince propaganda yapılıyor. Elbette geniş medya kanallarının fotoğrafı kullanması onları daha da ünlü yapıyor. Ama sorunun temeli burada değil. Cihatçılar örneğin ağlayan bir polis memuru fotosu gibi devletin zayıf olduğunu gösteren imajlardan daha çok mutlu oluyorlar" dedi.

BFM TV yöneticisi Hervé Béroud eleştirilere, "Elbette fotoğraflarının yayınlanmaması onların eylem yapmasını engellemeyecek. Öyle olsa her şey çok kolay olurdu. Bizim seçimimiz izleyicilerimize dönük" yanıtını verdi.

Fransız medyasının tavrı değişiyor

Nice ve kilise saldırısının ardından, Charlie Hebdo ve Paris saldırısı zanlılarının fotoğraflarını aralıksız yayınlayan Fransız medyasının tavrı değişti. Charlie Hebdo saldırısından bu yana, hem yapılan yayınların cihatçı dünyada saldırganları kahraman yapıp onların ünlerini daha da artırdığına inanılıyor, hem de zaman zaman polisin saldrıganların ve bağlantılarının bulunmasına ilişkin soruşturmasına zarar verebileceği endişesi taşınıyor. Üstelik kamuoyunda bu davranış, "kurbanlara saygısızlık" olarak değerlendiriliyor, kurban yakınları saldırganların fotoğrafları her gösterildiğinde aynı acıyı yeniden yaşadıklarını dile getiriyorlar.