İnsan hakları ve özgürlükleri izleme örgütü Freedom House, 17 ülke ve üç bölgeyi dünyanın en çok baskı gören 20 toplumu olarak listeledi. İnsan hakları ihlallerinde ilk sıralarda Burma, Ekvator Ginesi, Eritre, Libya, Kuzey Kore ve Sudan bulunuyor. Türkiye ise 2011 yılı özgürlükler sıralamasında, yine “yarı özgür ülke” sınıfında tutuluyor.
Freedom House, ya da Özgürlük Evi’ne göre en çok baskı gören toplumlar arasında, siyasi haklar ve özgürlükler açısından en kötü ülkeler yer alıyor.
Özgürlük Evi’ne göre Suriye, Somali, Türkmenistan, Libya, Küba ve Suudi Arabistan dünyada en sert, en sistematik insan hakları ihlalleri yaşanan ülkeler. Özgürlük Evi direktörlerinden Paula Schriefer, Birleşmiş Milletler İnsan hakları Konseyi’nin ülkelerin durumuna daha fazla dikkat çekmeye karar vermesinin sevindirici bir gelişme olduğunu söylüyor. Konsey son birkaç aydır Burma, Libya, Suriye, Somali, Sudan ve Kuzey Kore hakkında özel gündemli oturumlar düzenliyor ve kararlar çıkarıyor. Ancak Schriefer, İnsan Hakları Konseyi’nin Çin konusunda daha çekimser davranmasını eleştiriyor.
Freedom House uzmanı, Çin’deki insan hakları ihlallerinin korkunç boyutlarda olmasına rağmen, İnsan Hakları Konseyi’nin bu ülke hakkında hiçbir zaman özel oturumlar düzenlemediğini, kararlar çıkarmadığını söylüyor. Schriefer, Çin’de Uygurlar, Tibetliler ve Falung Gong dini grubu üyelerinin büyük baskı gördüğünün altını çiziyor.
En çok baskı altında olan toplumlar listesinde yedi Afrika ülkesinin adı da geçiyor. Afrika Adalet ve Barış Araştırmaları Merkezi Başkanı Osman Hümeyde Sudanlı. Ama şimdi Uganda’da yaşıyor.
Hümeyde, şimdi adı Kuzey Sudan olan ülkesinin dünyanın en kötü şöhretli ülkelerinin başında bulunmasından rahatsızlık duyduğunu söylüyor. Osman Hümeyde, Hartum hükümetinin olası Arap Baharı rüzgarlarından etkilenme ihtimaline karşı daha da baskıcı tedbirler aldığına dikkati çekiyor.
Özgürlük Evi’nin raporu, son beş yıl içinde liberal demokratik değerlere saygıda önemli düşüş olduğunu, her bölgede yeni yeni tehditler baş gösterdiğini yazıyor.
Bu tehditler arasında insan hakları eylemcilerine ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerine saldırılar, basın özgürlüğüne yönelik yeni kısıtlamalar ve gazetecilere saldırılar dikkat çekiyor.
Bununla birlikte Özgürlük Evi’nin 2011 raporu dünyanın 30 yıl öncesine oranla önemli oranda özgürleştiğini olduğunu belirtiyor. O dönem diktatörlük ya da otoriter rejimler altında bulunan çok sayıda ülkenin artık demokratik seçimlerle işbaşına gelen hükümetler tarafından yönetildiğinin altı çiziliyor.
Özgürlük Evi, 30 yıl önce askeri darbe yönetimi altında bulunan Türkiye’yi ise 2011 yılı özgürlükler listesinde, demokratik seçim sistemini benimsemesine rağmen, “yarı özgür” sınıfında tutuyor.