Gaziantep’te aralarında Eğitim-Sen’in de olduğu bir grup dernek ve sivil toplum kuruluşu, mesleki okullarda yaşandığını söyledikleri “emek sömürüsü” ve din eğitimi müfredatıyla ilgili tepkilerini dile getirmek için eylem düzenledi.
Okullardaki ÇEDES ve MESEM uygulamalarına karşı çıkan sivil toplum kuruluşları basın açıklaması yaparak Millî Eğitim Bakanlığı’na çağrıda bulundu.
Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” projesi kapsamında “manevi danışman” olarak görevlendirilen imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur'an kursu hocaları, MEB okullarındaki öğrencilere "değerler eğitimi" veriyor.
Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) de, ortaöğretim kademesinde bulunan meslek okulları olarak, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 9 Aralık 2016’da Resmi Gazete’de yayımlanan kararla kurulmuştu. MESEM öğrencileri haftada 1 gün okulda teorik eğitim, 4 gün işletmelerde pratik eğitim alıyor.
Your browser doesn’t support HTML5
Yeşilsu Parkı’nda biraraya gelen ve aralarında Eğitim-Sen, İnsan Hakları Derneği, Tilkililer Köyü Eğitim, Kültür, Sağlık Derneği, Pir Sultan Abdal Derneği’nin de bulunduğu sivil toplum kuruluşları yaptıkları ortak basın açıklamasında Milli Eğitim Bakanlığı’na çağrıda bulundu.
“Çocuklarımız tehlikeli bir kuşatmayla karşı karşıya”
Öğrencilerin tehlikeli bir kuşatmayla karşı karşıya olduğuna dikkat çekilen basın açıklamasında, “Türkiye’de uzun süredir eğitim sisteminde ve okullarda iktidarın siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda piyasacı ve dinci bir kuşatmanın yaşandığı bilinmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın patronlara ucuz iş gücü sağlamak için gündeme getirdiği Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) ve eğitim sistemini büyük ölçüde dinselleştirmeyi hedefleyen ÇEDES projesinin sonuçları, öğrencilerimizin ve çocuklarımızın nasıl tehlikeli bir kuşatmayla karşı karşıya olduğunu göstermektedir” ifadelerine yer verildi.
“Bir gün okul, dört gün iş” sloganıyla hayata geçirilen (MESEM) uygulamasıyla “öğrencilerin patronlara ucuz iş gücü olarak sunulmasının önünün açıldığına” vurgu yapılan basın açıklamasında “MESEM projesiyle 300 bini çocuk olmak üzere, 1 buçuk milyonun üzerinde insanın emeği patronların hizmetine sunulurken, yüzbinlerce çocuk ve gencimiz MESEM’in çarkları arasında acımasızca öğütülmektedir. Yüzbinlerce çocuk ve gencimiz ‘çırak’ ya da ‘stajyer’ kimliğiyle işçi gibi çalıştırılıp emek sömürüsünün sınırları zorlanmaktadır” denildi.
Sloganlar eşliğinde son bulan basın açıklamasından sonra VOA Türkçe’ye konuşan Tilkililer Köyü Eğitim Kültür Sağlık Derneği Başkanı Eren Ovayolu, ÇEDES’in aynı zamanda bir asimilasyon politikası olduğunu ifade ederek, bunun yanında laiklik ilkesine de aykırı bir durum olduğunu belirtti.
Ovayolu sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı: “Okullarda uygulanan Çevreme Duyarlı Eğitim’e katkı anlamında bir proje olan ÇEDES’e karşı olmamızın nedeni şu anki hükümetin kendi inanç ve değerlerini tüm öğrencilere öğretisidir. Aynı zamanda bu durum laikliğe aykırıdır. Okullarda sadece bir dinin öğretilerinin olmamasının yanısıra hiçbir dinin öğretilerinin olmaması gereklidir. Çünkü şu anda Türkiye’de her milletten insan yaşamaktadır. Türkiye Anayasası’nda Türkiye demokratik ve laik bir ülke olarak geçmektedir. Hükümetin benimsemiş olduğu öğretinin tüm öğrencilere yansıtılıp buradan bir asimilasyon politikası izlenmesi projesine karşıyız.”
“MESEM uygulaması emek sömürüsüdür”
VOA Türkçe’ye konuşan Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı da, öğrencilerin çok ağır şartlar altında çalıştığını belirterek, son 6 ay içerisinde MESEM uygulamasıyla çalışan öğrencilerden 8’inin iş kazalarında hayatını kaybettiğini hatırlattı.
Öğrencilerin bu uygulamayla eğitim ortamından uzaklaştığını vurgulayan Parlakçı, “Mesleki eğitim merkezlerindeki uygulamayla öğrencilerimiz 4 gün iş yerlerine gidiyor, 1 gün ise kendi okullarına gidiyorlar. Bunun karşılığında asgari ücretin yüzde 30’u ile yüzde 50’si arasında bir ücret ödeniyor. Bu ekonomik şartlarda veliler de bu durumu tercih ediyorlar. Öğrencilerimiz bu şekilde sonuç olarak eğitim-öğretim ortamından uzaklaştırılıyor. Çalıştıkları yerlerde ise çok ağır şartlar altında çalışıyorlar. Son 6 ay içerisinde 8 öğrenci çalışırken hayatını kaybetti, bunlardan biri ise geçtiğimiz hafta hayatını kaybetti” diye konuştu.
Parlakçı, bakanlığın Eğitim-Sen’in önerilerini dikkate almadığını vurgulayarak “MESEM uygulamasıyla ilgili Eğitim-Sen’in daha önce yaptığı çalıştaylar sonucu Milli Eğitim Bakanlığı’na birtakım öneriler sunulmuştu. MESEM kesinlikle gözden geçirilmeli. Paydaşlarla alınan kararlar sonrasında öğrencilerin hem meslek öğreneceği hem de okula gidebileceği bir uygulama getirilmelidir. MESEM uygulaması kesinlikle bir emek sömürüsüdür. Patronlara ucuz iş gücü sağlamak için uygulanan bir yöntemdir” şeklinde konuştu.