Gezi Parkı Protestoları Türkiye'nin Ekonomisini Etkiliyor

Haftalardır devam eden Gezi Parkı eylemleri, Türkiye’nin mali piyasalarını baskı altında bıraktı. Uzmanlar Türk ekonomisinin on yıl boyunca devam eden büyümesinin tehlikeye girebileceği uyarısında bulunuyor. Bir yandan dünya ekonomisi belirsizliklerle mücadele ederken, Türk hükümetinin de serbest piyasa politikalarının içtenliği konusunda soru işaretleri ortaya çıkıyor.

Hükümet karşıtı gösteriler Türkiye’nin mali piyasalarını etkilerken, Türk Lirası da geçen hafta Amerikan Doları karşısında rekor düşüş yaşadı.

Bahçeşehir Üniversitesi’nden Cengiz Aktar, borsalardaki ve Türk Lirası’ndaki sert düşüşü etkileyen diğer faktörün, Amerika Merkez Bankası Başkanı’nın açıklaması olduğunu hatırlatıyor. FED Başkanı Ben Bernanke, Amerikan hükümetinin faizleri düşük tutmak için tahvil alımlarına sonsuza dek devam etmeyeceğini açıklamıştı. Cengiz Aktar, bunun da zaten Gezi Parkı protestolarından etkilenen piyasalardaki düşüşü daha sert etkilediğini söylüyor. Aktar, tüm gelişen ekonomilerin Bernanke’nin açıklamasından etkilendiğini ama bu düşüşten en çok etkilenen iki ülkenin Türkiye ve Güney Afrika olduğuna dikkati çekiyor.

Türkiye dünyada tasarruf oranı en düşük olan ülkelerden biri. Bundan dolayı da ekonomisi dış yatırımlara ve büyüyen ekonomiyi ayakta tutmak amacıyla alınan dış borçlara dayanıyor. Uzmanlar Adalet ve Kalkınma Partisi’nin son on yılda ticaret ve yatırım dostu politikalar izlediğini, bundan dolayı da rekor miktarlarda dış yatırım çektiğini belirtiyor. Bu da ekonominin çok hızlı artarak üç kat büyümesiyle sonuçlandı.

Finansbank baş ekonomisti İnan Demir, Başbakan Erdoğan’ın Gezi Parkı protestolarının, “faiz lobisi” yani uluslararası mali kuruluşların giriştiği bir komplo olduğunu iddia etmesinin, gelecekteki hükümet politikaları konusunda yabancı yatırımcıların kafasında soru işaretleri bıraktığını söylüyor.

“Belki şimdilik bu sözleri unutmayı tercih edebilirler, ya da mevcut hükümetin alıştıkları serbest piyasa dostu politikalarından uzaklaşma diye yorumlayabilirler,” diye konuşan Demir, her halükarda mevcut koşulların dış yatırımcıların alıştıklarından farklı olduğunu kaydediyor.

Global Source ekonomisti Atilla Yeşilada, dış yatırımcıların Türkiye’ye bakışının çoktan değiştiğini söylüyor. “Bir ay önce Türkiye gelişen ekonomiler içinde en çekicisiydi. Yatırımcılarımızla önümüzdeki fırsatları değerlendiriyorduk,” diyen Yeşilada, şimdi mevcut risklerinden dolayı Türkiye’nin izlemeye alındığını belirtiyor.

Türkiye dünyanın en büyük cari açıklarından birine de sahip. Bu açığı dengelemek için dış borç almak zorunda. O yüzden de dünya mali piyasalarına bağımlı. İnan Demir, Türkiye’nin bu borcun faizini bile ödemekte çok büyük güçlük çekeceğine işaret ediyor. Türkiye’nin önümüzdeki 12 ayda 200 milyar dolardan fazla dış finansmana ihtiyacı olduğuna dikkati çeken Demir, “Bu Türkiye’nin gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 25’inden fazla. Bu da nereden bakılırsa bakılsın, çok yüklü bir dış finansman.” diyor. İnan Demir, Türkiye’de karışıklığın devam etmesi durumunda dış finansmanın da zor bulunacağını, bunun da önümüzdeki çeyreklerde Türkiye’nin gayrisafi yurtiçi hasılasındaki büyümede riskler oluşturduğunu kaydediyor.

Gezi Parkı protestolarından önce de Türk ekonomisinin büyüme hızı yüzde 3’e gerilemişti. Önceki yıllardaki yüzde 8 oranına göre, son oran çok yavaş kabul ediliyor. Cengiz Aktar, ekonomik sıkıntıların yaşanması durumunda bunun AKP hükümetinin konumunu da etkileyebileceğini söylüyor. “Hükümet çok başarılı bir ekonomik performans kaydetti” diyen Aktar, seçmenlerin son 6-7 yıl içinde yaşadıkları ekonomik büyümeyi yine görmemeleri durumunda, sandıktaki tercihlerini değiştirebileceklerine işaret ediyor.

Gözlemciler, hükümetin, 2015’teki genel seçimler de dahil önümüzdeki iki yıl içinde kritik seçimler geçireceğini hatırlatarak, ekonominin Başbakan Erdoğan’ın en büyük kaygılarından biri olabileceğine dikkati çekiyor.