Türkiye 31 Mart genel seçimlerinden bu yana İstanbul sonuçlarını tartışıyor. YSK’nın 31 Mart İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal etmesinin ardından verilen tarih 23 Haziran için artık son dönemece girildi. Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım seçime başa baş giriyor. Seçimin sonucu Türk siyasetinin geleceği açısından da belirleyici olacak.
VOA Türkçe'ye 31 Mart sonrası yaşananları ve 23 Haziran sonrasında yaşanabilecekleri değerlendiren Gezici Araştırma Genel Müdürü Murat Gezici İstanbul’un bir dönüm noktası olacağını söyledi.
İstanbul seçimlerinin Türkiye’de çok büyük bir öneme sahip olduğunu belirten Murat Gezici seçimin yenilenmesinin bunun göstergesi olduğunu söyledi. Gezici’ye göre İstanbul’un maddi olanakları çok değerli: “İstanbul birçok kültürün yaşadığı bir şehrin dışında maddi bir büyüklüğü de var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaklaşık 350 milyar dolarlık bir havuz dediğimiz bir network ile birlikte bir sahaya sahip. Kendi bütçesiyse yaklaşık 80 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip. Yani İstanbul Büyükşehir Belediyesi Merkez Bankası’ndan daha büyük bir öneme sahip siyasiler açısından. Ne kadar söylense de İstanbul Ankara’dan yönetilmeyecek dense de böyle bütçeli bir şehrin mutlaka Ankara ile birlikte yönetilmesi gerekecektir. Bu seçimin yenilenmesi, bir yandan ekonomik, bir yandansa toplumda sosyolojik olarak sorunlar da ortaya çıkardı. Toplumu hızlı bir şekilde kutuplaşmaya götürdü. Ama bu İstanbul seçiminin ne kadar önemli olduğunun bize yansımalarıydı. Bir yandan ekonomik boyutunu görüyorduk bir yandan da İstanbul’u alabilmek için kutuplaştırıldık ülkenin beka soru olarak ifade ettik. Birbirlerine iftira atılan adaylar da gördük, bize çok farklı bir seçim göstermiş oldu. İstanbul’u alabilmenin mücadelesinin sadece sandıkta bitmediğini ve devam ettiğinin bir göstergesiydi bu seçimin tekrarlanması. 23 Haziran seçimi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en önemli seçimlerden bir tanesidir ve dönüm noktası olacaktır.”
“Erdoğan İstanbul’u bırakmamak için mücadele veriyor”
Murat Gezici Cumhurbaşkanı Erdoğan için İstanbul’un ayrı bir öneme sahip olduğunu belirterek Ak Parti’nin İstanbul’dan doğduğunu belirtiyor. Murat Gezici Erdoğan’ın 31 Mart ve sonrasında İstanbul’a yönelik açıklamalarında tutarsızlıklar olduğunu söylüyor: “31 Mart seçimlerine baktığımız zaman İstanbul benim için aşktır dedi. Fakat bir yandan aşkım dediği bir şehir var, 3 ay, 5 ay veya 6 ay öncesinde de İstanbul’a ihanet ettiklerini söyledi. Yani bir yandan İstanbul’a ihanet ettiklerini söylüyor bir yandan da İstanbul benim için aşktır diyor. Tutarlı olmayan bu söylemleri bize seçim süreci boyunca göstermiş oldular. Sayın Erdoğan İstanbul’la var olmuştur. Yaklaşık 25 yılda İstanbul üzerinden bir siyasi parti doğmuştur. Yani İstanbul muhalefetin eline geçerse daha büyük bir güç oluşabilir endişesi de taşıyor olabilir Sayın Erdoğan. O yüzden İstanbul’u bırakmamak için ciddi bir mücadele içinde olduğu görülüyor. Düşünün 17 yıllık AK Parti iktidarının ana kısmı oluşma kısmı İstanbul Büyükşehir’e dayanıyor. Yani şu an Türkiye’yi yöneten başkanın geçmişinde İstanbul yatmaktadır. İstanbul Belediyesi yatmaktadır. Belediye başkanlığı yatmaktadır. O yüzden İstanbul’u Ak Parti verecek diyemeyiz. Yine 31 Mart seçimleri öncesinde Gezici araştırma merkezi olarak, bindelik bir hata oranıyla bildik seçim sonucunu ve şunu söyledik: İstanbul sonucu günler haftalar değil aylarca tartışacağımız bir sonuç ile karşılaşacağız. Yine aynı şekilde önümüzdeki seçimde de yine haftalar aylarca İstanbul’u tartışacağımız bir seçim sonucu çıkacak karşımıza ama bu sükunet içerisinde sağduyulu bir şekilde yönetilmelidir. Kutuplaşan Türkiye’nin böyle bir kırılmada seçim sonucuna tartışma yüklediğiniz zaman tıpkı Gezi olaylarına benzer sokak eylemlerine dönebilir. Türkiye için vahim sonuçlar ortaya çıkabilir. Gerek muhalefetin gerek iktidarın hoşuna gitmeyen bir sonuç olabilir. İki tarafın memnun olamayacağı sonuçlar ortaya çıkartılabilir. O yüzden seçimlerin ne kadar şeffaf yapıldığı hesap verilebilirlik ve sürdürülebilirlik anlamında kamuoyuna açık olmalı. Anadolu Ajansı’nın 23 Haziran seçimlerinde görev almaması gerekmektedir. Türk toplumunun refahının ve huzurunun sağlanması anlamında Anadolu Ajansı’nın ilk defa tarihinde İstanbul sonucunu vermemesi gerektiğini düşünüyorum.' dedi.
“Seçime şaibe karıştırılmamalı”
Seçime şaibe karıştırılmaması gerektiğini dile getiren Gezici, İstanbul seçim sonuçlarının izlenebilir ve şeffaf olması gerektiğini belirterek ‘YSK’nın canlı verilerle il merkezinde değil, ilçe merkezilerinde objektiflik anlamında veri girişlerinin homojen bir şekilde canlı yayınlarla halka açık bir şekilde vermesi gerekir. Böyle bir sonuç Ak Parti iktidarının uzun bir süre ayakta kalmasını sağlar. Eğer ki 23 Haziran seçimlerinin sonuçlarında şaibe var algısı oluşturulursa Ak Parti iktidarı 2020’de erken bir seçimle geriye düşebileceğini düşünüyorum’ dedi.
Erdoğan İstanbul’da geri planda kaldı
Yenilenen seçim için adayların ve partilerinin değişik taktikler kullanması ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın propaganda çalışmalarına 31 Mart’a göre daha az katılmasını da değerlendiren Murat Gezici, “Sayın Erdoğan’ın sadece İstanbul’da geri planda kalması gerekmiyordu. Tekirdağ’da İstanbul’da Muğla’da Aydın’da bu yerleri de kazanabilirdi. O bölgelerde Ak Parti’nin hizmet politikalarının yarışmasına izin verilseydi, daha ciddi anlamda sonuçlar alabilirlerdi. İstanbul’da geri plana çekilmesinin en önemli sebeplerinden bir tanesi merkez seçmenin gönlünü kazanmak içindir. İstanbul’da kararsız seçmenler yüzünden 2002 yılında 5 tane siyasi parti baraj altında kalmıştır. Meclis’in yüzde 35’i temsil edilememiştir. Bu seçmenler zaman geçtikçe yaklaşan her seçimde dağılmışlardır. Kiminin muhafazakarlığı ağır basmıştır Ak Parti’ye vermiştir kiminin milliyetçiliği ağır basmıştır CHP’ye vermiştir. Bu şekilde dağılan merkez seçmen var. Bunu bir kısmı Ak Parti’ye gitti” dedi.
Gezici, seçimlerin yenilenmesinin gerekçesi olarak Erdoğan’ı gören bir seçmen kitlesi olduğunu belirterek, “İstanbul’daki seçmenin yüzde 68’i İstanbul’daki seçimin yenilenmesini Sayın Erdoğan’dan kaynaklı olduğunu düşünen bir seçmen de var. O yüzden İstanbul’da Sayın Erdoğan’ın biraz daha dışarıda durması adayın daha rahat hareket ediyor olmasını sağlayacaktır” diye konuştu.
“Kararsız seçmen eski merkez sağ seçmeni”
Gezici eski merkez sağ seçmenin İyi Parti’ye oy verdiğini dile getirerek Akşener’in bu seçmen üzerinde ektisi olduğu görüşünde: “Demokratlığı olan bu seçmenleri merkez seçmen ve kararsız seçmenler olarak görüyoruz. O yüzden Sayın Erdoğan’ın kendi ismiyle bu seçmeni ikna etmesi çok zordur. Yüksek bir ihtimal, kamuoyu araştırmaları ve danışmanları dedi ki, ‘bu seçmeni ürkütmemeniz lazım. Sizi gören seçmen daha baskın bir süreç oluşturduğunuzu düşünmüş olabilir’ dedi belki o yüzden kenara çekilmiş olabilir. Ama İstanbul’daki kararsız seçmen aslında Kürt seçmen değildir. HDP’ye oy veren seçmenlerin yüzde 95’inin İstanbul’da Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy verdiği görülüyor. Yaklaşık 3 milyona yakın Kürt seçmen yaşıyor İstanbul’da. Fakat bu seçmenin yüzde 60’ı kitlesi Sayın Erdoğan’nın partisi, yani Ak Parti’ye oy veriyor. Esasında bir sorunu yok Kürtlerin halen İstanbul’da ve muhafazakarların halen İstanbul’da en çok oy verdiği parti Ak Parti’dir. HDP’ye oy veren yaklaşık yüzde 10’luk bir kitle vardır İstanbul’da bu seçmenin yüzde 55’i Türktür. Saf Türktür. Beşiktaş’ta Bakırköy’de, Kadıköy’de seçmenlerin daha çok oy verdiği, Adalar’da daha çok HDP’ye oy veriliyor. Bunlar neden oy veriyor. Demokrasi kaygısı duyduğu için HDP’ye oy vermektedir. Başarılı geçsin diye. İstanbul’da HDP’nin oy oranı yüzde 4-4,5’tur. Demokrasi kaygısı demokrasi kaygısı yani Sayın Erdoğan’ın hakimiyeti oluşmasın diye alternatif HDP’ye oy veren bir seçmen var. Bunu unutmamak lazım. Merkez seçmen de Sayın Erdoğan’ın gölgesinde bir seçim istemiyor. Sayın Erdoğan Aydın’ı Muğla’yı aslında Denizli’yi muhalefete vermeyebilirdi. Buraları MHP ittifak partisinin adayları gösterilmiş olsaydı buraları da alabilirdi. Ak Parti 17 yıllık bir iktidara sahip 25 yıllık bir kültüre sahip siyasi İslam’ın içerisinden gelen bir parti. Başarısının en önemli faktörlerinden bir tanesi bu.
“Ak Parti ilk defa kampanya yürütemez hale geldi”
Kimilerinin ötekileştirilmesi, ‘sen bizden değilsin onlardansın, onlara yakınsın’ söyleminin Ak Parti’yi yalnızlaştırdığını savunan Gezici, “18 yaşında ilk defa sandığa giden gençlerin yüzde 72 i si muhalefete oy verdi. 18-27 yaş arası gençlerinse yüzde 68’i muhalefete oy verdi. Demek oluyor ki son 5 seçimde gençlerin ve ilk defa oy kullananların yüzde 65 ortalaması muhalefete oy veriyor. Siyasi İslam işe yaramıyor. Ak Parti seçmeni yaşlanıyor. Gençler oy vermiyor kendi seçmeni de yaşlanmaya geçti. Yani kırsala geçti. Yani Türk ekonomisinin yönetildiği bölgeleri temsil eden yüzde 70’lik bir bölgede Ak Parti’nin ve MHP’nin oy oranı yüzde 32. Bu verileri değerlendirdiğimiz zaman Ak Parti’nin giderek yaşlandığı ve kırsala hapsolduğu görülüyor. Artık tek başına iktidarın mümkün olamadığı şu an MHP var yanlarında belki yarın, bence üçüncü veya dördüncü siyasi partilerle birlikte hareket etmek zorunda kalacak. Eğer ki gençleri daha özgürlükçü daha demokratik bir toplumu kucaklayamazsa, Ak Parti (Türkiye’yi) Avrupa Birliğinden çıkartırsa demokrasi gereği sandıkta kaybetmeye mahkum kalabilir” dedi.
Seçim sonucunu belirleyecek unsurlar
Gezici’ye göre eski merkez sağ seçmenin tercihi İmamoğlu olacak ki, bunun 31 Mart’ta sınandığını belirtiyor: “Ana unsur merkez seçmen dediğimiz Demokrat Parti, ANAP, DYP dediğimiz , İYİ Parti’ye oy veren CHP’ye oy veren bir seçmeni ikna etmesi lazım AK Parti’nin ve kendisini kararsızım diye tanımlayan yüzde 5,5 civarında bir seçmen var. Bunların geçmişte yüzde 85’i CHP’ye hiç oy vermemiş. Bu AK Parti’nin tabanı yani düşünün hiçbir şekilde yüzde 85’i kararsız seçmenin AK Parti’nin dışında hiç bir siyasi partiye oy vermediği görülüyor. Yani muhalefete hiç oy vermemiş. Bunlar neden kararsız çünkü şeffaf bir yönetim sistemi istiyor. Hesap verilebilirlik istiyor. Gerek iş bulmada gerek eğitim sisteminde veya Suriye kısmında, işsizlik kısmındaki sebeplerle seçmen çok adil yönetilmediğini, kutuplaşmanın devam ettiğini, kendinden olmayanların dışlandığını, kendisini AK Partili de görmüyor MHP’li de görmüyor, ama dışlandığını düşünerek dışarıda kaldığını ama AK Parti’ye de oy verdiğini, bir şeyler değişsin diyerek AK Parti’ye sarı kart göstermek için bu seçmen sandığa gidip Ekrem İmamoğlu’ndan dolayı CHP’ye oy verecektir. Bu seçimi belirleyenlerin bir tanesi buydu.”
“Umudu örgütleyen kazanacak”
Binali Yıldırım’ın tecrübeli, Ekrem İmamoğlu’nun umut vadeden isim olduğunu söyleyen Gezici, “Bize, biri umudu örgütlüyor, biri de hizmetin devam edeceğini söylüyor. İkisi çok ayrı, umudu örgütleyenler kazanmaya devam edecektir. O yüzden seçimi belirleyecek ikinci etken, umudu örgütleyen, Kürt veya Türk veya Laz kaybetmeyecek, toplum kendisi bir kaynaşmayı yaşamak istiyor” yorumunu yaptı.