Gül’den Baykal ve Muhafazakar Çevrelere Eleştiri

2014 yılında cumhurbaşkanlığı görevi sona erdikten sonra aktif politikanın dışında kalan Abdullah Gül, Türk siyasetinde özellikle de siyasi yelpazenin sağında arayışlarda ismi en başta telaffuz edilen isimlerinden biri.

Şüphesiz Gül’ün çekiciliği yalnızca Türkiye’nin 11. Cumhurbaşkanı olmasından ileri gelmiyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eski başbakan yardımcıları Bülent Arınç’la birlikte Adalet ve Kalkınma Partisi’nin dört ana kurucu ismi arasında yer alan Gül, 2002-2014 arasında başbakan, başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanlığı görevlerini üstlendi.

Gül referandum sürecinde sessizliğini bozmadı

Bunun da ötesinde 11 Cumhurbaşkanı, aslında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin temellerinin atıldığı Milli Görüş hareketinde ilk kırılma olarak kabul edilen Fazilet Partisi’nin 2000 yılındaki kongresinde Yenilikçilerin genel başkan adayı olarak Necmettin Erbakan ve gelenekçi kanadın adayı Recai Kutan’ın karşısına çıktı.

Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı meseleler hakkındaki görüşlerini bazen Cuma namazı çıkışlarında bazen de twitter hesabı üzerinden kamuoyuna ulaştıran Abdullah Gül, referandum sürecinde sessiz kaldı.

Başbakan Binali Yıldırım’ın, memleketi Kayseri’de düzenlediği mitingde de yer almadı. Gül’ün “kararlı sessizliği” iktidar partisi çevrelerinde çoğu kimi zaman üstü kapalı tepkilere neden oldu.

Baykal: “Gül %49’un adayı olabilir”

Ancak bardağın taşması 16 Nisan Referandumu sonrasına denk geldi.

26 Nisan’da Türkiye gazetesi köşe yazarı Batuhan Yaşar, 2019 seçimlerinde “’Hayır’cılarla zimni bağ kurdu” dediği Abdullah Gül’ün “%48,6 alan “’Hayır’cıların adayı” olacağını ve bu konuda CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’la Gül arasında bir görüşme olduğunu yazdı.

Bu yazıdan bir hafta sonra CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, CNN Türk televizyonunda ana muhalefet partisinin hızla cumhurbaşkanı adayını belirlemesi gerektiğini söylerken “Abdullah Gül yüzde 49'un adayı olabilir. Gül aday olursa değerlendirilmesi lazım” ifadelerini kullandı.

Erdoğan: “Bu tamamen virüs ve fitne hareketi”

Baykal’ın sözleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’a soruldu. Cumhurbaşkanı’nın değerlendirmesi sert sözler içerdi: “Bunu değerlendirmeyi gereksiz buluyorum. Bu tamamen virüs hareketidir. Bir fitne hareketidir. Sayın Baykal bu işlerle oynamayı bıraksın kendi işine baksın. Başının çaresine baksın” yorumunda bulundu.

Elitaş: “Sayın Gül spekülasyonları behemehal bitirmeli”

Erdoğan doğrudan Gül’ü hedef almasa da “virüs hareketi, fitne hareketi” diyerek çok sert ifadeler kullandı. Ancak Adalet ve Kalkınma Partisi içinden Gül’ü doğrudan hedef alanlar oldu. Özellikle Gül gibi Kayserili olan Meclis Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş, Gül’ü net tavır almamakla suçladı:

“Sayın Gül ile ilgili çeşitli spekülasyonlar yapılıyor. Sayın Gül'ün bu spekülasyonları behemahal bitirmesi gerekir. Sayın Gül net olmadığından dolayı da böyle sorularla karşılaşıyor. Eğer rahatsızsa böyle sorulardan net bir şekilde cevabını vermesi gerekir. Yok rahatsız değilse, cevapsız bıraktığı takdirde herkes bu soruyu her zaman sorma ve bununla da muhatap olmayla karşı karşıya kalacaktır. Benim tanıdığım Sayın Gül buna net bir cevap vermelidir.”

Bu açıklamalardan sonra Perşembe günü Cuma namazından sonra açıklamalar yapacağını duyuran Abdullah Gül, Esenyurt'taki Serhan Tirit Merkez Camii'nden çıkışında üç dakika süren bir açıklama yaptı. Ardından sorulara yanıt vermeden camiden ayrıldı.

Gül: “Baykal’ı hiç ciddiye almadım, bugünkü koşullara Türkiye’nin nasıl geldiği ortada”

Gül, sözlerine Deniz Baykal’ı eleştirerek başladı: “Geçen günlerde bir siyasetçi kendi parti içi hesapları ve politikaları çerçevesinde yaptığı konuşmada beni de söz konusu etti. Açıkçası ben hiç ciddiye almadım benle ilgili söylenenleri çünkü daha önceden de biliyorum, 367 meselelerinin nasıl ortaya çıktığını, bugünkü koşullara Türkiye gelirken hangi şartlarda geldiğini. Dolayısı ile hiç ciddiye almadım.”

Abdullah Gül’ün kast ettiği 2007 yılında Türkiye’nin yaşadığı Cumhurbaşkanlığı kriziydi. O günlerde AKP’nin cumhurbaşkanı adayı olan Gül, CHP’nin “cumhurbaşkanlığı seçimi için Meclis’te en az 367 milletvekili olmalı” tezi Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilince seçilememişti. Bunun ardından Anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanının Meclis tarafından değil de halkoyuyla seçilmesi kararlaştırıldı. 11 Cumhurbaşkanı, Baykal’a “bugünkü koşullara Türkiye’nin hangi şartlarda geldiği”ni hatırlattı.

Bu sözler Gül’ün Türkiye’nin bugün içinde olduğu durumdan memnun olmadığının kanıtı olarak değerlendirildi.

Gül: “Bazı arkadaşlar ne söylemek gerektiğini nasihat edecek kadar ileri gittiler”

Yine de Gül’ün asıl eleştirileri Baykal’ın sözleri üzerinden kendisini açıklamaya mecbur eden eski arkadaşları ve ile AKP’ye yakın bazı internet siteleri ve sosyal medya kullanıcılarına oldu:

“Üzülerek görüyorum ki bazıları çok ciddiye almışlar. Ve hatta bazı arkadaşlar doğrusu saygı seviyesini de aşarak neredeyse benim ne yapmam gerektiğini, ne söylemem gerektiğini nasihat edecek kadar da ileri gittiler. Buna çok üzüldüm. Başka bir nokta da şu, uzun süredir bazı çevreler(in), bazı siteler(in) sosyal medyadan başta ben olmak üzere AK Parti’nin gerçek öncüleri, kurucuları, onun içeride dışarıda başarısında itibarında çok büyük emeği geçmiş arkadaşlar hakkında(ki) ağza gelmeyecek lafları, küfürlere varan söylemleri, her türlü ahlak dışı davranışları edep dışı. Doğrusu bunların da nasıl organize olduğunu dünya alem biliyor artık. Bunun karşısında da sükutu gerçekten çok üzüntüyle karşılıyorum ve kamuoyunun vicdanına bırakıyorum.”

Gül, “günlük siyasete” girmeyeceğini yinelese de politikaya kapılarını tamamen kapamadığını da ima etti: “Bunları söyledikten sonra şunu söylemek isterim, ben 7 sene tarafsız olarak cumhurbaşkanlığı yaptım. Sonra ayrılınca da günlük siyasete girmeyeceğimi defalarca söyledim. Ama tabi ki bütün birikimimi, bilgimi tecrübemi bunları yeri geldiğinde ülkem için paylaşma sorumluluğum var. Bunları yeri geldiğinde ülkemizi yöneten değerli arkadaşlarımla başbaşa gelerek paylaştım yeri geldiğinde de kamuoyuyla paylaştım. Bu şekilde paylaşmaya da devam edeceğim.”

Gül: “Hükümete yardımcı olmak gerek”

Türkiye’nin ulusal çıkarlarını tehdit eden gelişmeler olduğunu söyleyen 11. Cumhurbaşkanı, “zaten kutuplaşmanın ve seçimlerin yorgunluğu içerisindeki” Türkiye’nin önüne bakması gerektiğinin altını çizdi.

Gül, “İçeride bir sürü ekonomik beklentiler, sorunlar, halkın ihtiyaçları var. Herkesin şimdi buna yönelmesi, bunları çözmek için uğraşması (gerekir), bu uğurda da muhakkak ki hükümete yardımcı olmak gerekir. Diğer sorunlara yardımcı olmak gerekir. Türkiye’nin tarihinde ilk defa karşı karşıya kaldığı tehlikeler var -yurtdışından kaynaklanan- bütün bunları aşmak için büyük bir birlik beraberlik içinde soğukkanlı biçimde hareket edilmesi lazım” dedi.

Ruşen Çakır: “Gül eleştiriyor ama muhalefet yapmıyor”

Meydascope TV’de Gül’ün açıklamalarını değerlendiren Ruşen Çakır, 11. Cumhurbaşkanı’nın kendisi hakkında yapılan açıklamalardan rahatsız olduğunu hatta bu sözlerin kendisini öfkelendirdiğini ama bu durumun bir siyasi harekete dönüşmeyeceğini öne sürdü.

Çakır, “Gül, cumhurbaşkanlığının son dönemlerinden itibaren pembe bir tablo çizmedi ve eleştirel davrandı. Ancak Gül, Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik gibi kişiler eleştiriyorlar, ama muhalefet yapmıyorlar. Bugünkü açıklamasında da onu gördüm şikayetleri kişisel kırgınlıkları var. Doğrudan cumhurbaşkanından beklentileri var. Bütün bunlara rağmen ondan çıkış bekleyenler de hayal kırıklığına uğrayacaktır” dedi.