OHAL’in ilan edilmesinden sonra Güneydogu illerinde yaşanan zırhlı araç çarpması vakaları halkta huzursuzluk yaratırken, korku ve paniğe yol açıyor.
14 Haziran’da, 86 yaşındaki Pakize Hazar’ın Lice’de trafiğe kapalı olan bir yolda bir askeri araç tarafından ezilmesi, konuyu TBMM gündemine taşırken, bu ölümün ardından yaşanan iki ayrı olayda yedi kişi daha yaşamını yitirdi. Böylece, OHAL döneminde zırhlı araç çarpmaları sonucu Güneydoğu bölgesinde ölenlerin sayısı en az 14 oldu.
Amerika’nın Sesi zırhlı çarpmaları sonucu yaşanan ölümlerle ilgili bir dizi söyleşi gerçekleştirdi.
Your browser doesn’t support HTML5
Kamera kayıtları
Pakize Hazar’ın oğlu Veysi Hazar, “Annem hayatımda en değerli varlıktı” dedi ve bir süredir trafiğe açık olmayan bir yolda annesinin 18 tonluk bir zırhlı askeri araç tarafından ezilmesini çözemediğini söyledi. Hazar, “Polise ifade verdim. Bu olayda bir ihmal veya suç var mı bilmiyorum. Kamera kayıtları serbest bırakılmalı. Suç varsa, ortaya çıkarılmalı ve suçlu cezalandırılmalıdır” dedi. Hazar, tesadüfen olay yerinde bulunan teyzesine yetkililerce, “Kardeşinin parçalarını topla torbaya koy” denildiği yolundaki haberleri doğrulamadı. Hazar, “Teyzem yerde yatan annemi giysilerinden tanımış, ama ona yaklaştırılmamış. Kendisi ifade verdi” diye konuştu.
‘Caydırıcılık yok’
Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, zırhlı araçların sürücülerinin adeta “istediğimi yaparım” tavrı sergilediğini söyledi. Özmen, çatışmaların yaşandığı olağan olmayan dönemlerde bu tür davranışların beklenebilir olduğunu belirtti. Özmen, tüm zırhlı araç çarpması olaylarının soruşturulmakta olduğunu ve henüz tek kişinin bile tutuklanmadığını kaydetti. Özmen, bu olayları caydırıcı yönde bir sistem bulunmadığına işaret etti. Ahmet Özmen, Silopi’de, uyumakta olan iki çocuğun evlerinin duvarına zırhlı araçla çarparak ölümüne neden olan kişinin ise görevden uzaklaştırıldığını belirtti. Özmen, “Hepsi bu kadar. Bu olayların nedeni bölgede çatışma döneminin yeniden başlaması ” dedi. Özmen, soruşturmalardan sonra dava açılıp açılmayacağına ise savcıların karar vereceğini söyledi.
‘İnsan ve sinek farksız’
Pakize Hazar’ın ölümünden sonra olay yerine giden serbest gazeteci Metin Bekiroğlu, “Trafiğe kapalı bir yerde yaşlı bir kadına nasıl çarpılır?” diye sordu. Bekiroğlu, bu zırhlı araçların sürücülerinin ceza alacaklarına inanmadıklarını düşündüğünü belirtti. Bekiroğlu, “Sanırım, bu sürücüler açısından bir insan ile bir sinek arasında hiç fark yok. Hazar olayından sonra yedi kişi daha öldü. OHAL koşullarının da bir etkisi olsa gerek” dedi. Bekiroğlu, bölge halkının zırhlı araçları görmekten bile kaygı ve endişe duyduğunu, korku ve panik yaşadığını ifade etti. Bekiroğlu, bölgede gazetecilik yapmanın “çok zor bir iş” olduğunun da altını çizdi.
‘Cinayet demek daha doğru’
Konuyu bir soru önergesiyle TBMM’nin gündemine taşıyan Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp VOA’ya yaptığı açıklamada, “On ayda en az 14 ölüm. Bunlara zırhlı araç cinayetleri demek daha doğru olur bence” dedi. Yiğitalp, OHAL koşullarının ve çatışma durumunun polis ve kolluk kuvvetlerinin yetkilerini daha da arttırdığına dikkat çekti. Sibel Yiğitalp, “Bölge halkı bu zırhlı çarpmalarından çok huzursuz ve rahatsız. Korku ve panik var. Devlet ile halk arasındaki güven makası iyice açılıyor” diye konuştu. Soru önergesine henüz cevap almadıklarına işaret eden Yiğitalp, “En azından ilerideki referanslar için resmen kayda geçmiş oldu” dedi.
‘Yaşam ucuz’
HDP’nin Washington Temsilcisi Mehmet Yüksel, devlet politikaları nedeniye insan yaşamının ucuz bir meta haline dönüştüğünü ve zırhlı çarpmalarının rutin birer olay haline geldiğini kaydetti. MehmetYüksel, halkın mevcut olan bu durumdan endişe duyduğunu, güvenlik personelinin sorumsuz ve insan hayatını hiçe sayan davranışların normalleştiğini ve korkuya neden olduğunu söyledi.
OHAL, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 24 Temmuz günü başlamıştı. Ankara, darbe girişiminin ardından ve terör koşullarında OHAL’in sürmesi gerektiğini sık sık belirtiyor. OHAL ile birlikte binlerce kişinin işine son verildi ve çok sayıda basın kuruluşu kapatıldı. Türk hükümetinin en üst düzeylerdeki yetkilileri, hapse atılan ve sayıları 150’yi geçen gazetecileri de “terörist” olarak tanımlıyor.
Komplo ve çatışma
VOA’ya konuşan resmi kaynaklar ise, 200’ü aşkın kişinin yaşamını yitirdiği kanlı bir darbe girişiminin yaşandığına ve demokratik yöntemle halk tarafından seçilerek iktidara gelen bir yönetime karşı çok çeşitli komploların varlığına dikkat çektiler. PKK’nın özellikle Güneydoğu illerindeki silahlı saldırılarına hız verdiğini belirten yetkililer, son dönemde çok sayıda asker, polis ve güvenlik görevlisinin PKK tarafından öldürüldüğünü vurguladılar.
Bir yetkili, zırhlı araç vakalarının soruşturulduğunu ve bu işlerin bir hukuki süreç içinde ilerlediğini söyledi. Aynı yetkili, “Savcılar mahkeme yolunu açarsa söz konusu olacak kişiler mahkeme önüne çıkacaktır. Zırhlı araç vakalarıyla ilgili soruşturmalar sürüyor” dedi.