18 yaşındaki Hebun Akkaya için Diyarbakır’daki bu tedavi merkezi neredeyse ikinci ev gibi. 15 yaşında, birkaç arkadaşıyla birlikte bir gösteri sırasında polise taş attıkları gerekçesiyle tutuklanmış.
Hebun reşit olmamasına rağmen çocuk mahkemesi yerine ağır ceza mahkemesinde yargılanmış ve büyüklerle aynı cezaevine konmuş. Bu yılbaşında tahliye edilen Hebun, babasının iknaları sonucu Diyarbakır’da Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın kurduğu bu tedavi merkezine gitmeye razı olmuş.
Merkezde Hebun gibi yardıma ihtiyacı olan kişilerin ilk gördükleri kişi, sosyal hizmet görevlisi Nevim Yakut Günay. Nevim çocuklar yardıma ihtiyacı olmadığını söylese de, “Çoğunun yüzüne bakıp travma geçirdiğini anlayabilirsiniz,” diyor.
Nevim çocukları, bu merkezi kendi evleri gibi hissetmesi ve mutfağa gidip bir bardak çay almak gibi basit işlerini kendilerinin görmesi için teşvik ettiklerini söylüyor. 1998’de kurulan Diyarbakır’daki bu merkez, gözaltı ve cezaevinde işkence ve kötü muamele gören kişilerin rehabilitasyonuna yardım etmeye çalışıyor. Merkezin bugünlerde en çok kapısını çalanlarsa terörle mücadele yasası kapsamında, reşit olmamalarına rağmen büyüklerle aynı cezaevine konan bu çocuklar. Türkiye İnsan Hakları Vakfı, sosyal hizmet görevlileri, psikiyatrist ve anne-babaların yardımıyla bu çocuklara uzman desteği sağlıyor.
Ancak zamanla başvuran çocukların sayısı da artmış. İnsan Hakları Vakfı artan sayıdaki çocukların durumuna çözüm bulmanın yollarını araştırıyor. Vakfın Diyarbakır şubesinden Necdet İpekyüz yapılabilecek her türlü yardıma açık olduklarını söylüyor. Bazen mağdurların ailelerinin bile etkilendiğine dikkati çeken İpekyüz, sorunun çözümünün çok büyük çaba gerektirdiğini belirtiyor.
Cezaevine gönderilen bu çocukların aileleri tarafından kurulan ‘Çocuklara Adalet’ adlı örgüt İnsan Hakları Vakfı’nın bu tedavi programına destek veriyor. Çocuklara Adalet’in kurucuları arasında Hebun’un babası Arif Akkaya da var. Akkaya, Çocuklara Adalet örgütünün yalnızca mağdur çocuklara değil, bu çocukların ailelerinin de yaşadıkları travmaları atlatmasına yardımcı olduğunu söylüyor. Arif Akkaya, oğlunun cezaevinden çıktıktan sonra konuşmayı kestiğini ve yalnız kalmak istediğini, o aşamada yardıma ihtiyacı olduğunu anladığını belirtiyor.
Şimdi özgür olan Hebun Akkaya üniversite planları yapıyor. En azından şimdilik psikiyatristin desteğine ihtiyacı kalmamış ve bundan sonra derslerine yoğunlaşmak istiyor. Kendisini hala çocuk olarak hissedip hissetmediği sorulduğundaysa, yaşadıklarından sonra kendisini çocuk hissetmenin imkansız olduğunu söylüyor.
Hebun tahliye edilir edilmez yardım gördüğü için diğer mağdurlara göre nispeten şanslı. Ama bu tarz tedavi merkezleri bir seferde ancak kısıtlı sayıda çocuğa yardımcı olabilecek durumda. Aynı kaderi paylaşan yüzlerce çocuk ise travmalarıyla hala kendi başlarına yüzleşmek zorunda kalıyor.