‘Güvenli Bölge’ Pazarlığı Nasıl Sonuçlanır?

Başkent Washington’un önde gelen düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü uzmanlarından Ömer Taşpınar, Amerika ile Türkiye arasında gerçekleşeceği iddia edilen ‘güvenli bölge’ pazarlığının asılsız olmadığına inanıyor

Başkent Washington’un önde gelen düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü uzmanlarından Ömer Taşpınar, Amerika ile Türkiye arasında gerçekleşeceği iddia edilen ‘güvenli bölge’ pazarlığının asılsız olmadığına inanıyor:

“Beyaz Saray’ın yalanlaması son derece normal. Bu bir anlaşmaya varıldığı anlamına gelmiyor ama dışarı sızdırılması, daha tam anlaşma ortaya çıkmadan Türkiye tarafından sanki Ankara üzerine Amerika’nın basın stratejisi ve bir baskı kurma stratejisi olarak görülebilir. Beyaz Saray bundan şikayetçi. Sanki bir strateji var bunu basına sızdırıyorlar ve Türkiye üzerine baskı kuruluyor gibi algılanmasından korkuyor. O nedenle bunları hemen yalanlamak istiyor. Bana göre tabii ki ciddi bir görüşme var. Haberlerin önemli bir kısmı doğru. Muhtemelen de anlaşmaya varmak için çalışıyor iki taraf.”

Brookings Enstitüsü uzmanlarından Dr. Ömer Taşpınar, güvenli bölgenin saldırı amaçlı değil, insani yardım amacı taşıdığı yönünde Amerika’nın ikna edilebileceğini söylüyor:

“Sorun, anlaşmanın detaylarında. Uçuşa yasak bölge yaratmak için önceden Suriye uçaksavarlarını vurmak gerekiyor. Bu nedenle Amerika’nın bir bakıma Suriye’ye savaş açması gerekiyor. Uçuşa yasak bölge oluşturulması çok barışçı bir yöntem değil. Bu tür şartların oluşmaması için güvenlik bölgesi veya uçuşa yasak bölge yerine, uçakların girmeyeceği bir bölge gibi formüller üzerinde duruluyor.”

‘Güvenli bölge, İran’la müzakerelere endeksli’

Taşpınar, Amerika’nın İran’ın nükleer programıyla ilgili devam eden müzakerelerde uzlaşı için belirlenen sürenin Temmuz’a kadar uzatılmasının da Amerika’nın tutumunda etkili olacağını tahmin ediyor:

“Bana göre Temmuz’a kadar Amerika İran’ı kızdıracak ve nükleer konuda İran’la anlaşmayı tehlikeye atabilecek bir politika izlemeyecektir. BM olmadan, İran ve Rusya ile ilişkiler bu kadar zor bir dönemdeyken bu işe girişmek, bir bakıma Amerika’yı Suriye’deki rejime karşı savaşın içine sokuyor ve siyasi bir sürecin oluşmasını Esat’ın uzaklaştırılması ve geçiş hükümeti gibi alternatifleri yok ediyor. Amerika ciddi bir savaşa girmiş oluyor ve buna hazır değil. Fakat Türkiye’nin de istediği bu. Şu anda kritik bir süreçte devam ediyor.”

Your browser doesn’t support HTML5

Ömer Taşpınar ile Söyleşi