Yarın Rusya’da BRICS Dışişleri Bakanları Toplantısı kapsamında BRICS+ oturumuna katılacak Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın geçen hafta Çin’e gerçekleştirdiği üç günlük resmi ziyaret ağırlıklı olarak Doğu Türkistan ve Uygur Türkleri bağlamında konuşuldu.
Fidan’ın bir gazetecinin sorusu üzerine “BRICS’e katılmayı elbette isteriz, neden istemeyelim?” yanıtının Moskova’da memnuniyet yaratması ve Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov’un Türkiye’nin bu örgüte katılabileceğini söylemesi seyahatin ikinci ana gündemi oldu.
Ancak temasların üzerinde daha az konuşulan üç ayrı boyutu daha var. Bunlardan ilki Türkiye aleyhine olan dış ticaret açığının azaltılması çabası ve Çin’in Türkiye’ye dönük yatırımlarını arttırmasıydı.
İlgili Haberler Dışişleri Bakanı Fidan BRICS toplantısındaSon 20 yılda Çin ile Türkiye arasındaki dış ticaret de Türkiye’nin dış ticaret açığı da 20 kat arttı
AK Parti’nin göreve geldiği 2003 yılından önce Çin’e karşı dış ticaret açığı 2,1 miyar dolardı. Türkiye 550 milyon dolarlık mal satarken 2,610 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirmişti. Aradan geçen 20 yılda Türkiye’nin dış ticaret açığı neredeyse 20 kat arttı.
2023 yılında Çin’den 44,9 milyar dolarlık dış alım yapan Türkiye, aynı ülkeye sadece 3,3 milyar dolarlık mal ihraç etti. Türkiye’deki Çin yatırımlarının ise 15 milyar dolar tutarında olduğu tahmin ediliyor
“Türkiye Çin’den tarım, turizm ve AR-GE yatırımı istiyor; Çin kritik sektörlere öncelik veriyor”
Çin-Türkiye ilişkilerini yakından takip eden Alanya Üniversitesi öğretim üyesi Diren Doğan, Türkiye’nin Çin ile dış ticareti dengelenmesi için uzun zamandır üzerinde çalıştığını ama sektörler üzerinde uzlaşmanın henüz sağlanamadığını söylüyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Diren Doğan, “Türkiye, Çin’in tarım, turizm ve AR-GE alanlarında yatırım yapması üzerinde çalışıyor. Çin stratejik teknolojik alanlarda yatırım yapmaya daha meyilli. Telekomünikasyon, 5G teknolojisi, yenilenebilir enerji, sualtı kabloları gibi teknolojik alanları tercih ediyor. Ancak bu alanlar NATO üyesi olan Türkiye için şu ana kadar mümkün görünmüyor. Tarım ihracatı için Türkiye bastırıyor. Ama burada Çin’in Macaristan’la yaptığı tarım anlaşmaları var. Tabii ki Çin pazarı oldukça büyük ama Türkiye’ye ne kadar pay düşeceği belirsiz” dedi.
28 Mayıs tarihinde TBMM Dijital Mecralar Komisyonu'na sunum yapan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, DEVA Partisi milletvekili Burak Dalgın’ın “Türkiye’de Çinli Huawei’n ülkemiz altyapısındaki payı üçte ikiyi geçti” demesi üzerine Çin menşeili teknoloji şirketinin altyapı payının yüzde 50 civarında olduğunu açıkladı.
İlgili Haberler Dışişleri Bakanı Fidan: "Çin'in toprak bütünlüğüne ve siyasal egemenliğine desteğimiz tamdır"Prof. Doster: “Çinli otomotiv şirketlerine getirilen ek vergi yükü yatırımı teşvik etmeyi amaçlıyor olabilir”
Hakan Fidan’ın gezisinden iki gün sonra Ticaret Bakanlığı Çin’den Türkiye’ye ihraç edilen otomobillere yüzde 40 oranında ek vergi getirdi.
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Barış Doster bu gelişmeyi çok şaşırtıcı bulmayan uzmanlardan.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Prof. Doster, Fidan’ın Çin ziyaretinin başarılı olduğu görüşünde. “Dışişleri Bakanı, bu ülkenin nasırlarına basmamaya özen gösterdi. ‘Tek Çin’ politikasına destek verdi. Bu bakımdan iki ülke ilişkileri bakımından temkinli iyimserim. Çin’den ithal edilen otomobillere getirilen vergi artışının üç boyutu olabilir. Birincisi; Türkiye, Çin otomotiv şirketlerine yatırıma teşvik etmek istiyor olabilir. İkincisi; başka ülkelere de benzer vergi artışları gelebilir. Üçüncüsü de; Türkiye’nin fazla ‘Çin yanlısı’ görünmesi birilerini rahatsız etmiş olabilir. Ama gezinin hemen ardından bu vergi artışının yapılmasını zamanlama olarak şık bulmayanlara da hayret etmemek gerekir” dedi.
Chery Türkiye CEO’su: “En kısa sürede Türkiye’de üretim gerçekleştirebilmek için çaba içerisindeyiz”
Türkiye’de Ocak-Mayıs ayları arasında yaklaşık 40 bin Çin menşeili araç satışı yapıldı. Bu araçların 26 bin 990’unu Cherry markalı araçlar oluşturuyor.
Bugün Yeni Şafak gazetesindeki Şuayip Alabay imzalı habere göre, Chery Türkiye Başkanı Si Fenghuo’nun “Türkiye ayrıca Chery’nin Avrupa stratejisinin de önemli bir parçası. Hükümetin vergi düzenlemesi kararına saygı duyuyoruz. Mevcut durumu göz önüne aldığımızda, bir taraftan yapılan değişikliklere uyum sağlamak için çalışırken, diğer taraftan da ilgili bakanlıklarla beraber Türkiye’de fabrika inşasının ve Türkiye’de üretimin fizibilite analizine yoğun bir şekilde çalışıyoruz. En kısa sürede Türkiye’de üretim gerçekleştirebilmek için çaba içerisindeyiz” dedi.
Çin ile nükleer santral görüşmeleri sürüyor
Türkiye ile Çin arasında uzun zamandır devam eden nükleer santral sözleşmesinin de son aşamaya geldiği belirtiliyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da ziyaret sırasında “nükleer dahil Çin ile işbirliği yapmak istiyoruz” sözleriyle bu konuda Ankara’nın kararlılığını gözler önüne serdi.
Rusya ile Akkuyu santralini yapan Türkiye, ikinci nükleer santralini Sinop’a, üçüncüsünü ise Karadeniz’in batısında Kırklareli’ne inşa etmeyi planlıyor. Rusya’nın Sinop’taki santralle ilgilendiğini geçtiğimiz Mayıs ayında bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamıştı.
Diren Doğan, “Benim duyumlarıma göre imza aşamasına gelinmiş durumda. Rusya’nın da talebi var deniyor. Ancak şunu unutmamak gerek. İlk nükleer santrali Rusya yapıyor. Üçüncüsü de Çin’e verilirse Türkiye için nükleer güvenlik bağlamında yeniden eksen kayması tartışmalarını gündeme gelebilir. Nükleer santral inşaatı konusunda Güney Kore ile görüşmeler var” ifadelerini kullandı.
“Üçüncü santrali de Rusya yaparsa bağımlılık artar, Çin ile işbirliği avantajlı”
Prof. Barış Doster ise santralin Çin tarafından yapımının Türkiye’nin bağımlılığını azaltacağı görüşünde.
Doster, “Türkiye zaten doğalgazda Rusya’ya karşı ciddi bir bağımlılık içinde. Şimdi ilk reaktörünün 29 Ekim’de devreye girmesi beklenen Akkuyu santrali ile Rusya’ya bağımlılık daha da pekişecek. Moskova’nın diğer santrallere de ilgi gösterdiği biliniyor. Bu bağlamda bu bağımlılığı dağıtmak için Çin ile işbirliği elbette avantaj içeriyor. Üstelik teknoloji transferi elde etme imkanı da var. Aksi taktirde Rusya’nın etkisi yalnız enerji tedarikinde değil dış politika ve ekonomide de artar” diye konuştu.
İlgili Haberler Dışişleri Bakanı Fidan’ın Şincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Urumçi ve Kaşgar ziyaretleri ne anlama geliyor?Orta Koridor ile Kuşak ve Yol entegre edilebilir mi?
Fidan’ın ziyaretinin üçüncü çıktısı ise Türkiye’nin uzun yıllardır üzerinde çalıştığı Orta Koridor ile Çin’in Kuşak ve Yol projelerini birbirini tamamlar hale getirme çabası oldu.
Türkiye bir çeşit İpek Yolu’nu yeniden canlandırma projesiyle Gürcistan, Azerbaycan ve Hazar Denizine, buradan da (Hazar geçişi kullanılarak) Türkmenistan- Özbekistan-Kırgızistan veya Kazakistan güzergahını takip ederek Çin’e ulaşmayı planlıyor.
Dünyanın yeni ekonomi devi Çin ise 2013 yılında duyurduğu Kuşak ve Yol projesiyle kara ve denizden Batı Avrupa’ya ulaşmayı hedefliyor. Projede 150 ülke yer alıyor.
Diren Doğan, özellikle Suriye ve Irak’ın istikrarsız durumu ve Ukrayna Savaşı sonrası Orta Koridor ile Kuşak ve Yol’un bir sinerjiye dönüşebileceği kanaatinde.
Doğan, “Orta Koridor’un Kuşak ve Yol’a entegre olması her geçen gün daha mümkün hale geliyor. Çin dünyanın fabrikasına döndüğünden ham maddenin oraya mutlaka gitmesi lazımdı. Ukrayna savaşı ile Kuzey Koridoru, Arap Baharı sonrası bir türlü sağlanamayan istikrar nedeniyle Güney Koridoru işlevselliğini yitirdi. Orta Koridor’un ise prestji artı. İşbirliği bu alandan ilerleyebilir” diye düşünüyor.
Barış Doster de hemen hemen aynı fikirde.
Marmara Üniversitesi öğretim üyesi, “Türkiye’nin son dönemde dünya gündemine taşıdığı proje var. Biri Orta Koridor diğeri de Irak’ın Basra şehrinden başlayan ve Türkiye’ye ulaştıktan sonra Kalkınma Yolu. İkisi de temelde doğuyu batıya bağlama projeleri. Biri denizden diğeri karadan. Orta Koridor ile Kuşak ve Yol biribirinin alternatifi olarak görülmez ve entegre hale getirilirse tam bir ‘kazan kazan’ olur. Hakan Fidan’ın Salı günü Rusya’da katılacağı toplantı ve görüşmelerde bu konunun mutlaka gündeme geleceği inancındayım” diye konuştu.