Hava sıcaklığı yükseldi, İzmir Körfezi’nde kirlilik arttı

İzmir Körfezi'ndeki kirlilik nedeniyle bakanlık Büyükşehir Belediyesi'ni suçlarken belediye Bakanlığın sorumluluğunu yerine getirmediğini savunuyor.

İzmir’de hava sıcaklığının mevsim normalleri üzerinde seyretmesi ve denizdeki kirliliğin etkisiyle İzmir Körfezi’nde ‘deniz marulu’ olarak bilinen algler yeniden artış gösterdi. Ocak ayında İnciraltı sahilinde ortaya çıkan ve kirlilikten beslenen deniz marulları geçen hafta bu kez Karşıyaka ilçesindeki Bostanlı sahilinde deniz yüzeyini kapladı. Körfezdeki görüntü, geçen yıl balık ölümleri ile kirlilik ve kokunun arttığı yaz mevsiminin yaklaşması nedeniyle endişe yaratıyor.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, endüstriyel ve tarımsal atıkların körfeze akmasıyla denizin kirlenmeye devam ettiğini söyledi.

Üç yıldır körfezde kirliliğin doygunluğa ulaşması yüzünden, sıcaklığın mevsim normalleri üzerinde arttığı her dönemde, deniz marulu patlamasının görüldüğünü kaydeden Yaşar, “Yılda bir iki defa patlardı. Biraz Nisan’da, bir de Kasım’da. Ama sonra yavaş yavaş körfezde kirlilik doygunluğa eriştikçe diğer aylarda da artmaya başladı ve son üç yıldan beri bütün aylarda patlıyor. Bu ciddi anlamda Körfez çok çok doygun demek. Yeniden balık ölümleri gelirse pek de sürpriz olmaz” dedi.

Deniz marullarının sudaki kirliliğe bağlı azot ve fosfor miktarının artmasıyla çoğaldığını anlatan Yaşar, “Deniz marullarını topluyorlar, ne gerek var ki? Onlar makro alg. Sudaki azot ve fosforu çeker. Siz onları yok ederseniz, azot ve fosfor bu sefer fitoplankton patlaması dediğimiz olaya geçer. Yani mikroalglere geçer ve o da balıkları öldürür zaten” diye konuştu.

Körfez kirliliği belediye ve hükümet arasında polemik konusu

Geçen yıl İzmir Körfezi’nde 20 Ağustos’ta ölü balıkların sahillere vurması, yoğun koku ve kirlilik, hükümet ve CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi arasında tartışma yaratmıştı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, körfezdeki kirliliğe bağlı olarak balık ölümlerinden Büyükşehir Belediyesi’ni sorumlu tutmuştu. Belediyeyi, arıtma tesislerini düzgün işletmemekle suçlayan Kurum, körfezdeki toplu balık ölümlerini kirlilik yüzünden balıkların oksijensiz kalmasına bağlamıştı.

Geçen yıl İzmir Körfezi’nde 20 Ağustos’ta ölü balıkların kentteki sahillere vurmasıyla yoğun koku ve kirlilik oluşmuştu.

Bakanlık tarafından kirliliğin karasal kaynaklı olup olmadığını tespit etmek için körfeze dökülen derelerden ve atık su arıtma tesislerinin çıkışlarından numuneler alınarak başlatılan incelemenin ardından, Büyükşehir Belediyesi’ne Çevre Kanunu kapsamında 1 milyon 858 bin 610 TL idari ceza uygulanmıştı.

Analizlerde Çiğli Kentsel Atıksu Arıtma Tesisi ve Güneybatı Atıksu Arıtma Tesisleri’nin ‘çevre mevzuatında belirtilen standartların üzerinde’ kirli suları İzmir Körfezi’ne deşarj ettiği öne sürülmüştü.

Belediyeden “sorumluluk bakanlıkta” açıklaması

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ise balık ölümleri ve körfezdeki kirlilikle ilgili bakanlığın sorumluluklarını yerine getirmediği görüşünü gündeme taşımıştı. Tugay, körfeze çok farklı kaynaklardan kirlilik taşındığını, bunun önlenmesi ve denetlenmesinde yetki ve sorumluluğun önemli kısmının bakanlıkta olduğunu savunmuştu.

Başkan Tugay, “Kirletici unsur olan organize sanayi ve münferit sanayi atıklarını arıtan tesislerin yer yer yaşadığı problemlerle ilgili olarak tüm yetki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda. Gözlem dışında hiçbir yetki sahibi değiliz. Buralardan kaynaklı kirlilik olduğuna da neredeyse eminiz” diye konuşmuştu.

Tugay, geçen yıl bakanlık tarafından belediyenin arıtma tesislerine kesilen cezanın ardından yaptığı açıklamadaysa, arıtma tesislerinin güçlendirileceğini söyleyerek, “kirli, atık su, kanalizasyon kökenli bir kirlenmenin olmayacağını, bir-bir buçuk sene içinde bu problemin hallolacağını söyleyebilirim” ifadesini kullanmıştı.

Tugay, 2014 yılında temeli atılan ve yapım çalışmalarının yıllardır sürdüğü Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Çiğli İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’nin kapasitesini artıracak 4’üncü fazının, 2025 yılı Nisan ayının sonunda devreye sokulmasının planlandığını açıklamıştı.

“İzmir gereğini yapıyor, tesisleri kuruyor ama arkasından dönüp hiç bakmıyor”

Körfezdeki kirliliğin önlenmesi için atıkların derelerden körfeze akmasının önlenmesi ve belediyenin arıtma tesislerini düzgün işletmesi gerektiğini kaydeden TÜBA üyesi Prof. Dr. Yaşar, “İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin içeriden gelen yedi tane derenin üzerindeki bütün fabrikaların çıkışlarını sürekli kontrol etmesi gerekiyor” dedi.

2002 yılında Büyük Kanal Projesi’nin tamamlandığı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina döneminde endüstriyel atıkların akmasının önlenerek körfezin temizlendiğini hatırlatan Yaşar, “Rahmetli Piriştina başkan bütün arıtmaları çalıştırmıştı, fabrikaların arıtmalarını da çalıştırmıştı. Bütün her yerde çalışınca Körfez bir anda masmavi oldu. Bildiğiniz griden maviye döndü. O kadar güzelleşmişti Körfez ‘artık ne zaman yüzülür’ tartışmaları başlamıştı” dedi.

İzmir’in arıtma tesisleri açısından Avrupa'nın en iyi kentlerinden olduğunu söyleyen Yaşar, “İzmir gereğini yapıyor. Tesisleri kuruyor ama arkasından dönüp hiç bakmıyor” dedi. Yaşar, bakımsızlık ve nüfusun artışına bağlı olarak kapasite yetersizliği nedeniyle belediyenin arıtma tesislerinin işlevini yerine getiremediğini savundu.

VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Yaşar, arıtma tesislerinden çıkan suyun Körfez’e deşarj edilmesi yerine tarım alanlarına verilmesi önerisinde de bulundu. Yaşar, “Bugün Amerika'ya baktığınız zaman 47 eyalet direkt olarak bütün arıtma sularını tarıma verir ki öyle de yapılması şart. Günde yaklaşık 650 bin metreküp su kullanıyoruz İzmir olarak. Şu anda Çiğli arıtma tesislerinde de 600 bin metreküp su kapasite 800 binlere çıkacak. Gelin onu tarım alanlarına verelim. Neden onları biz denize bırakıyoruz” diye sordu.

“Derelerin altındaki bilim dışı ucube betonları kırdırmadan temizlik beklemeyin”

Geçmiş dönemde İzmir Körfezi’ne akan dere zeminlerinin betonlanmasının da kirliliği arttıran bir faktör olduğu eleştirisinde bulunan Yaşar, “2007'ye geldiğimizde derelerin altı betonlandı. Bu bilim dışıydı, doğa katliamıydı. Siz su ile toprağın ilişkisini kesemezsiniz. Kılcal damarlarınıza beton dökülse sizin yaşama şansınız var mı? Yok. Körfez de aynı şekilde. Defalarca uyardık, toprakla suyun ilişkisini keserseniz kokutursunuz ve kokmaya başladı” dedi.

Yaşar, “Bir, arıtmaları çalıştıracaksınız, her ne olursa olsun. İki, o derelerin altındaki bilim dışı ucube betonları kırdıracaksınız. Bu ikisini yapmadığınız sürece körfezde hiçbir şekilde temizlik falan beklemeyin” ifadesini kullandı.