Hrant Dink 16 Yıl Önce Öldürüldüğü Yerde Anıldı

Hrant Dink

19 Ocak 2007’de Şişli’de gazetesinin önünde öldürülen Agos gazetesinin kurucusu ve genel yayın yönetmeni Hrant Dink, katledilişinin 16’ncı yılında anıldı. Halaskargazi Caddesi’nde bulunan ve üzerinde Hrant Dink’in fotoğrafının bulunduğu dev bir afişin asıldığı gazetenin eski binasının önünde yapılan anmaya, binlerce kişi katıldı.

Dink'in silahla ateş edilerek öldürüldüğü yere kırmızı karanfil, mum ve narın yanı sıra Türkçe, Kürtçe ve Ermenice yazılı dövizler ile Agos gazetesi bırakıldı.

Your browser doesn’t support HTML5

Hrant Dink 16 Yıl Önce Öldürüldüğü Yerde Anıldı

“İktidar cinayetin aydınlatması için yeterli çabayı göstermedi”

Anma törenine katılanlar arasında bulunan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Basın İş Sendikası Genel Başkanı Faruk Eren, geride kalan 16 yılda, iktidarın cinayetin aydınlatılması için yeterli çabayı göstermeyip verdiği sözü yerine getirmediğini söyledi.

VOA Türkçe’ye konuşan Eren, “Bıktırıcı bir yargılama süreci devam etti. Birçok insanın ortağı olduğu bir cinayette, tetikçilerin dışında hiç kimse doğru dürüst cezalandırılmadı. Azmettiricileri ortaya çıkarılmadı. Verilen kararlar ne Dink ailesini ne kamuoyunu tatmin etti. Ama acı olan şu ki aradan 16 yıl geçti, Türkiye’de hala siyasi cinayetler işleniyor ve işlenme eğilimi var. Hala cinayetlerin üstü örtülüyor” ifadelerini kullandı.

Hrant Dink


“Meclis Başkanlığı’na verdiğimiz araştırma önergesi reddedildi”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Garo Paylan, AKP iktidarının 16 yıldır cinayeti işleyenleri koruduğunu savundu. Paylan, “Biz ‘Hrant Dink'i öldür’ diyenlerin 16 yıldır yargılanmasını istiyoruz. Ama AKP, 16 yıldır katillerini koruyor. Önce Ergenekoncu denilenleri önümüze attılar. Dedik ki ‘bu dava Ergenekon’a sığmaz. Ortak bir sorumluluk var.’ Dün Meclis’e bir araştırma önergesi verdik, bu da reddedildi. Demek ki katilleri koruyorlar ve katilleri koruyanlar da maalesef cinayetin ortağı olmuş durumdalar” diye konuştu.

“Faili ‘sözde’ meçhul cinayetleri hep yaşadık”

Gazeteci Hasan Cemal, 24 Ocak'ta da Uğur Mumcu'nun öldürülüşünün 30'uncu yılı olduğuna vurgu yaparak Mumcu cinayetinin de hala aydınlatılmadığını hatırlattı.

Cemal, “Türkiye böyle derine gidiyor. Faili sözde meçhul cinayetleri hep yaşadık. Hrant çok iyi bir arkadaşımdı. Bazen acılar hepimizi sarsıyor ama onun istediği şey olan, kardeşlik duygularının gelişmesi için hep birlikte ayağa kalkıyoruz. Bugün yine bunun bir örneğini yaşadık” dedi.

Dink İzmir’de de anıldı

İzmir’de aralarında sol partiler, sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarının yer aldığı Emek ve Demokrasi Güçleri düzenledikleri basın açıklamasıyla Hrant Dink’i andı. Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde bir araya gelen kitle “Unutulmadın, aramızdasın Ahparig [Kardeşim]” pankartı açtı. Açıklamada “Hepimiz Hrant'ız hepimiz Ermeni’yiz”, “Faşizme inat kardeşimsin Hrant”, “Hrant için adalet, herkes için adalet” sloganları atıldı.

Basın açıklamasını okuyan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, cinayetin karanlıkta kalan noktalarının aydınlatılmadığını söyleyerek “O dönemde ve bugün görevde olan iktidarın açık ve gizli ortakları arasındaki güç savaşının ortasında yürütülen soruşturma ve yargılama süreçleri, hakikate ulaşmamızı sağlamak şöyle dursun, belirsizlikleri çoğalttı, gerçek faillerin ortaya çıkarılmasını engelledi” dedi.

“Cinayet sonrası ortaya çıkan belgelerden Hrant’ın korunmadığı anlaşıldı”

Yılmaz, Hrant Dink’in öldürülmesine giden süreçte yaşananları şöyle sıraladı: “22 Şubat 2004 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı tarafından Hrant Dink’e yönelik oldukça ağır ifadeler içeren bir basın açıklaması yapılmıştır. 24 Şubat 2004 tarihinde, İstanbul Valiliği’nde, Vali Yardımcısı ve MİT mensupları, Hrant Dink ile, Hrant Dink’in ‘had bildirme’ olarak tarif ettiği bir görüşme gerçekleştirmiştir. 16 Nisan 2004 tarihinde Hrant Dink hakkında ‘Türklüğü aşağılama’ suçlaması ile iddianame düzenlenmiştir. Şişli 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, 7 Ekim 2005 tarihinde Hrant Dink hakkında ‘mahkumiyet’ kararı verilmiş, bu karar 1 Mayıs 2006 tarihinde Yargıtay tarafından onanmıştır. Yaşanan tüm bu süreçlerde, basında ve görsel medyada yayınlanan haberlerle, yapılan yorumlarla, toplumda nefret duygusu yaratılmış, açıktan ölüm tehditleri yöneltilmiş, sevgili Hrant Dink, adliye binası içinde fiziki saldırıya uğramıştır.”

İzmir Baro Başkanı, cinayet sonrası ortaya çıkan belgelerden, emniyet ve istihbarat görevlilerinin bir cinayet hazırlığından haberdar oldukları ancak bu bilgileri ilgili makamlara iletmedikleri için Dink’in korunmadığının anlaşıldığını da kaydetti.

“Siyasi cinayetler zincirinin halkası”

Dink ailesi avukatlarının başvurusu üzerine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) de bu yönde sonuca vardığını söyleyen Yılmaz, “AİHM, resmi makamların Hrant Dink’in ölümcül bir saldırıya maruz kalma ihtimalinin yüksek olduğunu bildiklerini ya da bilebilecek durumda olduklarını, somut koşullara bakıldığında Hrant Dink’e yönelik tehlikenin açık ve yakın bir tehlike olduğunu, cinayetin işlenmesini önlemekle yükümlü olan makamların ayrı ayrı ya da koordineli bir biçimde planlanmasından ve yakında işleneceğinden haberdar olmalarına rağmen, Hrant Dink cinayetinin engellenmesi amacı ile harekete geçmedikleri ve cinayette sorumluluğu olan görevliler hakkında etkin bir soruşturma da yapılmadığı, bu nedenlerle yaşama hakkının esastan ve usul yönünden ihlal edildiği sonucuna varmıştır” dedi.

Yılmaz, Dink cinayetinin, “Cavit Orhan Tütengil’den Abdi İpekçi’ye, Bahriye Üçok’dan Muammer Aksoy’a, Musa Anter’den Uğur Mumcu’ya dek uzanan karanlıkta kalmış siyasi cinayetler zincirinin halkası” olduğunu da ifade etti.