Yeni düzenlemeye karşı çıkanlar iktidarın yargıyı kontrolü altına almaya çalıştığını söylerken, bazı AK Partililer yasa teklifini bir demokrasi mücadelesi olarak tanımlıyor
İSTANBUL —
Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ile ilgili tartışmalı yasa teklifi 15 Şubat günü TBMM genel kurulundan geçti. Yeni düzenleme Adalet Bakanlığı’na HSYK üzerinde genişletilmiş yetkiler tanıyor.
Yasa teklifi hem ülke içinde hem de ülke dışında tepkiyle karşılandı. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Nils Muiznieks Pazartesi günü Twitter üzerinden attığı mesajda düzenlemeyi geriye dönük bir adım olarak tanımladı. TBMM’den ivedilikle geçirilen yasa teklifi, Adalet Bakanlığı’nın HSYK üzerindeki yetkisini önemli ölçüde artırıyor.
Avrupa Mahkemesi eski hakimlerinden CHP Milletvekili Rıza Türmen, düzenlemenin yargı ile yürütme arasındaki güçler ayrılığı ilkesini sona erdirdiğini bildirdi. Yasanın yargı bağımsızlığını ortadan kaldırdığını belirten milletvekili Türmen, HSYK’nın hakim atamaları ve tayinlerine karar verdiğini ve ayrıca disiplin cezalarından da sorumlu olduğunu söyledi. Türmen, bundan sonra ise HSYK’nın önemli siyasi davalara hükümetle aynı görüşlere sahip hakim ve savcıları atayacağına dikkat çekti.
Yasa teklifi, hükümetin yolsuzluk skandalıyla çalkalandığı bir dönemde hazırlandı. 17 Aralık’taki yolsuzluk soruşturmasından bu yana hükümet yüzlerce savcı ve polisin görev yerlerini değiştirdi. Hükümet karşıtları görevden almaların yolsuzluk soruşturmasını durma noktasına getirdiğini söylüyor.
İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimler Profesörü Nuray Mert, yasa teklifinin iktidarın ülkeyi daha da demokratikleştirdiği iddialarına gölge düşürdüğünü söylüyor.
Mert, “Herkes, hükümetin yasayla kendini yolsuzluk soruşturmalarına karşı güvenceye altına almaya çalıştığını biliyor,” dedi.
Yasa teklifiyle yargı üzerinde tam bir kontrol kurmaya çalışmakla suçlanan hükümet ise yolsuzluk soruşturmasının siyasi olduğunu iddia ediyor ve soruşturmalardan Gülen Hareketi’ni sorumlu tutuyor.
Eski bir hakim olan AK Parti Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Osman Can ise, yeni düzenlemenin yargı sistemini Gülen Hareketi’ne bağlı isimlerden temizlemek için gerekli olduğunu söyledi.
HSYK’nın “Gülenciler’in” kontrolünde olduğunu ve bunu herkesin bildiğini söyleyen Can, yasanın bu nedenle bir demokrasi mücadelesi olduğunu görüşünü savundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tartışmalı yasa teklifini Brüksel ve Berlin ziyaretlerinde kararlı biçimde savundu. Düzenleme, insan hakları grupları tarafından sıklıkla eleştirilen Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırdığı için Avrupa’dan övgü alsa da ülke içi ve dışında endişeler artıyor.
İstanbul Politikalar Merkezi uzmanı Cengiz Aktar yasa teklifinin Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde de önemli bir engel olacağı görüşünde.
Aktar, düzenlemenin Türkiye’nin kesin bir biçimde gerilediği anlamına geldiğini söylüyor. Avrupa’da tek bir tip yüksek hakimler kurulu olmadığını söyleyen uzman, ancak her ülkede bu tür kurumların amacının yargının hükümetten bağımsızlığını garanti altına almak olduğunu belirtti.
Yeni düzenlemeye karşı çıkanlar Cumhurbaşkanı Gül’e veto yetkisini kullanma çağrısında bulunuyor. Ancak AK Parti’nin kurucularından olan Gül veto yetkisini kullanma konusunda bugüne dek çekingen davrandı.
Muhalefet partileri yeni düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını söylüyor. Ancak uzmanlar mahkeme başvuruyu kabul etse dahi, davanın aylarca sürebileceğine ve bu dönemde hükümetin yargıda büyük değişikliklere gidebileceğine dikkat çekiyor.
Yasa teklifi hem ülke içinde hem de ülke dışında tepkiyle karşılandı. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Nils Muiznieks Pazartesi günü Twitter üzerinden attığı mesajda düzenlemeyi geriye dönük bir adım olarak tanımladı. TBMM’den ivedilikle geçirilen yasa teklifi, Adalet Bakanlığı’nın HSYK üzerindeki yetkisini önemli ölçüde artırıyor.
Avrupa Mahkemesi eski hakimlerinden CHP Milletvekili Rıza Türmen, düzenlemenin yargı ile yürütme arasındaki güçler ayrılığı ilkesini sona erdirdiğini bildirdi. Yasanın yargı bağımsızlığını ortadan kaldırdığını belirten milletvekili Türmen, HSYK’nın hakim atamaları ve tayinlerine karar verdiğini ve ayrıca disiplin cezalarından da sorumlu olduğunu söyledi. Türmen, bundan sonra ise HSYK’nın önemli siyasi davalara hükümetle aynı görüşlere sahip hakim ve savcıları atayacağına dikkat çekti.
Yasa teklifi, hükümetin yolsuzluk skandalıyla çalkalandığı bir dönemde hazırlandı. 17 Aralık’taki yolsuzluk soruşturmasından bu yana hükümet yüzlerce savcı ve polisin görev yerlerini değiştirdi. Hükümet karşıtları görevden almaların yolsuzluk soruşturmasını durma noktasına getirdiğini söylüyor.
İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimler Profesörü Nuray Mert, yasa teklifinin iktidarın ülkeyi daha da demokratikleştirdiği iddialarına gölge düşürdüğünü söylüyor.
Mert, “Herkes, hükümetin yasayla kendini yolsuzluk soruşturmalarına karşı güvenceye altına almaya çalıştığını biliyor,” dedi.
Yasa teklifiyle yargı üzerinde tam bir kontrol kurmaya çalışmakla suçlanan hükümet ise yolsuzluk soruşturmasının siyasi olduğunu iddia ediyor ve soruşturmalardan Gülen Hareketi’ni sorumlu tutuyor.
Eski bir hakim olan AK Parti Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Osman Can ise, yeni düzenlemenin yargı sistemini Gülen Hareketi’ne bağlı isimlerden temizlemek için gerekli olduğunu söyledi.
HSYK’nın “Gülenciler’in” kontrolünde olduğunu ve bunu herkesin bildiğini söyleyen Can, yasanın bu nedenle bir demokrasi mücadelesi olduğunu görüşünü savundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tartışmalı yasa teklifini Brüksel ve Berlin ziyaretlerinde kararlı biçimde savundu. Düzenleme, insan hakları grupları tarafından sıklıkla eleştirilen Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırdığı için Avrupa’dan övgü alsa da ülke içi ve dışında endişeler artıyor.
İstanbul Politikalar Merkezi uzmanı Cengiz Aktar yasa teklifinin Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde de önemli bir engel olacağı görüşünde.
Aktar, düzenlemenin Türkiye’nin kesin bir biçimde gerilediği anlamına geldiğini söylüyor. Avrupa’da tek bir tip yüksek hakimler kurulu olmadığını söyleyen uzman, ancak her ülkede bu tür kurumların amacının yargının hükümetten bağımsızlığını garanti altına almak olduğunu belirtti.
Yeni düzenlemeye karşı çıkanlar Cumhurbaşkanı Gül’e veto yetkisini kullanma çağrısında bulunuyor. Ancak AK Parti’nin kurucularından olan Gül veto yetkisini kullanma konusunda bugüne dek çekingen davrandı.
Muhalefet partileri yeni düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını söylüyor. Ancak uzmanlar mahkeme başvuruyu kabul etse dahi, davanın aylarca sürebileceğine ve bu dönemde hükümetin yargıda büyük değişikliklere gidebileceğine dikkat çekiyor.