Suriye’de 2011 yılında başlayan vekalet savaşına taraf olan ülkeler arasındaki görüş farklılıkları İdlib kenti konusunda da sürüyor. Bir taraftan Suriye ordusu ve Rusya kente yönelik geniş çaplı bir operasyon için hazırlıklarını sürdürürken diğer taraftan Türkiye-Rusya-İran ve ABD başta olmak üzere bazı ülkelerden karşılıklı açıklamalar yapılıyor.
Rusya ve İran kente yönelik bir operasyonun hemen başlaması gerektiğini savunuyor. Buna karşılık Türkiye ve ABD dahil bazı ülkeler kentte çok sayıda cihatçı bulunduğunu ancak operasyon yapılması halinde sivillerin zarar görebileceğini öne sürüyor.
Rusya'daki Stratejik Trendler Araştırma Merkezi Başkanı İvan Konovalov, İdlib ekseninde giderek yükselen tansiyonu Amerika’nın Sesi’ne değerlendirdi.
Askeri stratejist olan Konovalov, Türkiye-Rusya ve İran’ın 7 Eylül’de Tahran’da İdlib gündemiyle toplandıklarını hatırlatarak, bu zirveye rağmen 3 ülke arasındaki görüş farklılıklarının sürdüğünü söyledi.
“En sorunlu ilişki Türkiye’yle”
Konovalov, “Rusya, İran ve Türkiye arasında Suriye ve İdlib konusunda görüş farklılıkları var. (Rusya ve İran açısından) En sorunlu ilişki Türkiye’yle. Çünkü Türkiye’nin İdlib’te büyük çıkarları var. Şu anda Ankara, İdlib’teki muhaliflerle teröristleri ayrıştırmaya çalışıyor ancak bu çok kolay değil. Bence neredeyse imkansız” dedi.
Ülkeler arasındaki en büyük görüş ayrılıklarından biri olan muhalif/terörist kategorisine hangi grupların dahil olduğu tartışması birkaç yıldır devam ediyor.
Konovalov, “terörist kim?” sorusunun ülkelerin dış politikalarına ve Suriye meselesine yaklaşımlarına göre değiştiğini belirterek, “Mesela yasal ordu (Suriye ordusu) ve hükümete karşı savaşan ÖSO’yu muhalefet olarak göstermeye çalışıyorlar. Ancak bu Şam açısından oldukça kuşkulu çünkü bu gruptakiler birçok kez bir gruptan ayrılıp bir başkasına katıldılar. Hangi tarafta savaştıklarını anlamak neredeyse imkansız” dedi.
“Operasyonun geciktiği her gün teröristlere yarıyor”
Konovalov, “İdlib konusundaki görüş ayrılığı Türkiye-Rusya-İran arasında siyasi gerginliğe sebep olur mu?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Görüş ayrılıkları olduğu bir gerçek ancak taraflar ‘savaşı ve teröristlerle ilgili sona erdirmemiz gerektiğini’ biliyor. Ankara, Rusya ve İran’ın bu savaşı artık bitirmek istediklerini anlıyor. İdlib operasyonu için Türkiye ve Rusya’nın ortak garantileri gerekiyor. 7 Eylül’de Tahran’da 3 ülke İdlib’i konuştu ancak İdlib operasyonu henüz başlamadı. Bunun anlamı da şu; (3 ülke olarak) pozisyonlarımızı yaklaştırmak için daha fazla zamana ihtiyacımız var. Operasyonun geciktiği her gün oradaki teröristlerin lehine, Rusya-Suriye-Türkiye ve İran’ın aleyhine.”
Beklenen İdlib operasyonu ile ilgili ABD ve Rusya arasında da politika farklılıkları var. Bu çerçevede, iki taraftan da giderek sertleşen açıklamalar yapılıyor. Operasyonun başlaması halinde ABD ve Rusya arasında tansiyonun yükselebileceği de öne sürülüyor.
“ABD Suriye’de ne yapacağına karar veremedi”
Konovalov’a göre, “ABD’nin amacı Suriye içinde siyasi varlığını pekiştirmek ve sahada az sayıda olan askeri varlığını arttırmak.”
Rus ve ABD orduları arasında Suriye konusunda görüşmeler olduğunu hatırlatan Konovalov, “İki ordu arasında temaslar olsa da sadece Suriye içindeki operasyonlar konusunda bilgi alış verişi yapılması için anlaşıldı. O da iki gücün karşı karşıya gelmemesi veya birbirlerini vurmaması için gerekliydi” dedi.
“ABD’nin Suriye politikasının ve atacağı adımların belirsiz olduğunu” savunan Konovalov’a göre, “ABD’nin Suriye içindeki durumu ve pozisyonu bizzat ABD içindeki siyasi durumla alakalı.”
Konovalov, ABD içindeki fikir ayrılıklarının dış politikaya da yansıdığını belirterek, “Suriye’den çekileceğiz” ve “hayır, çekilmeyeceğiz” gibi zıt açıklamaların kısa aralıklarla yapılabildiğini söyledi.
Konovalov, “ABD’nin Suriye’deki durumu ABD içindeki kafa karışıklığını yansıtıyor. Kendi aralarında fikir birliği sağlayıp birbirlerini anladıkları zaman kalıp kalmayacaklarına karar verecekler. Hala önümüzdeki birkaç yıl içinde Suriye’de ne yapacaklarına karar vermiş değiller” dedi.
"Ankara ABD'ye bir kez daha yaklaşır"
Türkiye’nin Suriye politikasına ilişkin en önemli unsurlardan biri de Suriye içindeki Kürtler'in durumu. Türkiye, Suriye Kürtleri'nin siyasi ve askeri açılardan güçlenmesini kendine tehdit olarak değerlendirirken ABD ve Kürtler arasındaki ilişki bir süredir ‘müttefiklik’ çerçevesinde ilerliyor.
Konovalov’a göre, “Şam ve Kürtler'in görüşmesi devam etse de bu konuda henüz bir anlaşmaya varılmadı ve bu belirsizlikten dolayı Kürt meselesi İdlib operasyonundan sonraki dönemde konuşulmalı.”
Her ne kadar Türkiye ve ABD’nin Suriye Kürtleri'ne bakış açıları birbirlerine zıt olsa da iki ülke de İdlib operasyonuna karşı çıkıyor.
Türkiye’nin İdlib nedeniyle ABD'yle yakınlaşabileceği görüşlerine katılan Konovalov, “Ankara’nın bir kez daha ABD’ye yaklaşacağını düşünüyorum. Yine, ABD’nin Kürt bölgelerinde güçleri var ve bu (ABD varlığı), Türkiye için çok kullanışlı. Ancak o bölgeler Kürt bölgeleri değil, Suriye içindeki bölgeler. Suriye’nin toprak bütünlüğü göz önüne alınarak değerlendirilmeli. ABD’nin de Kürtleri Şam ile anlaşmaları ve Kürtlerin kontrolündeki bölgelerin Suriye ordusuna geri dönmesi için bırakması gerekiyor” dedi.
Lübnan basınında İdlib
Suriye’deki süreç farklı yönleri ile olsa da Rusya kadar Lübnan’ı da yakından ilgilendiriyor. Lübnan, ülkedeki ikili siyasi yapı nedeniyle Suriye’deki ayaklanmaya hem muhalefet hem de yönetim cephelerini destekleyerek dahil olan tek ülke. Bu nedenle, Suriye içindeki savaşın bitmesi Lübnan’daki iki siyasi bloğun (8 Mart ve 14 Mart blokları) kendi aralarındaki ilişkilerini de etkileyecek gibi görünüyor.
İki siyasi bloğa yakın medya organları İdlib operasyonu ile ilgili gelişmeleri yakından izliyor. Sıcak gelişmelerin aktarıldığı İdlib haberlerinin yanı sıra köşe yazılarında, “İdlib operasyonuna Hizbullah katılacak mı?”, “İdlib operasyonu sonrası Lübnan-Suriye ilişkileri nasıl olur?”, “İdlib nedeniyle ABD-Rusya ve Türkiye arasında tansiyonun yükselmesi Lübnan’ı etkiler mi?” gibi sorular öne çıkıyor.
Yine, iki bloğa yakın medyanın da uzlaştığı nadir konulardan biri Lübnan’daki Suriyeli göçmenler. 1 milyonun üzerinde Suriyeli’nin olduğu Lübnan’da göçmenlerin geri gönderilmesi için hem devlet kademeleri hem de farklı siyasi bloklar tarafından çalışmalar yürütülüyor. Göçmen bağlamında kaleme alınan haberlerde İdlib operasyonunun göçmen sayısını arttırabileceği ancak Suriye içinde güvenliğin sağlanmasının göçmenlerin geri dönüşünü hızlandıracağı öne sürülüyor.
Lübnan’ın önde gelen gazetelerinden El Ahbar’da Motez Hiysu tarafından kaleme alınan yazıda ise, İdlib operasyonuyla birlikte öne çıkan bazı tartışmalara yer veriliyor. İdlib’den sonra Rusya’nın bölgedeki rolünün ne olacağının ve İran’la Rusya’nın karşı karşıya gelme riskinin tartışıldığı yazıda ABD-Rusya gerginliğine değinen olasılıklar ve Lübnan basınında eleştirilmeye başlanan konulardan biri olan Rusya-İsrail ilişkileri de sorgulanıyor.
Hiysu, İdlib operasyonunun sivillerin durumu, yabancı savaşçılar, artması beklenen mülteci sayısı, Suriye iç politik gidişatına etkileri ve yeniden inşa gibi süreçleri doğrudan etkileyeceğini savunuyor. Yazıda yer alan ve gerçekleşmesi halinde Lübnan’ı doğrudan etkileyecek olasılıklardan biri de şu; “İdlib savaşı (Suriyeliler'i) ABD’nin ve diğer müttefiklerinin farklı şeyler söylediği askeri boyutu olan yeni bir senaryo ile karşı karşıya mı getirecek?”