İnsan Hakları Örgütleri Güvenlik Kuvvetlerinin Yetkilerinin Arttırılmasından Kaygılı

TBMM, PKK ile mücadelede Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yeni yetkiler vermeye hazırlanıyor. Yetkiler arasında evlerin mahkeme emri olmaksızın aranması ve güvenlik güçlerine yasal koruma da var.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Türkiye araştırmacısı Emma Sinclair Webb, kendilerini en fazla endişelendiren konunun, güvenlik güçleri için yasal sorumluluğun fiili olarak sona ermesi olduğunu kaydetti.

Webb, soruşturma için hükümetin iznine ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyor.

Uluslararası Af Örgütü araştırması Andrew Gardner güvenlik güçleri tarafından önemli insan hakları ihlalleri olduğuna dair kanıtların arttığını söyledi.

Gardner, “Yaşam alanlarında şiddetli çatışmalara tanık oluyoruz. bu da sıradan insanların, çocukların, kadınların, yaşlıların ölümlerine neden oluyor. Bu ölümler güvenlik güçleri tarafından ya hedef alınarak yapılıyor ya da umursamaz davranılıyor.” dedi.

Geçen ay Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeid Ra’ad el Hüseyin Türk güvenlik güçlerinin Cizre’de sivilleri yaktığına dair ciddi suçlamalar olduğunu belirtmişti. Suçlamaları reddeden Ankara, Birleşmiş Milletler’in soruşturma yürütmesine de izin vermiyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri 10 aydır süren operasyonlarda bir tek sivilin dahi yaşamını yitirmediğini belirtiyor.

Al Monitor internet sitesi ile Cumhuriyet Gazetesi’nde yazan Kadri Gürsel sorumluluk eksikliğinin Kürt azınlığı daha da yalnızlaştıracağını söyledi.

Gürsel, “Bu Türkler ve Kürtler arasındaki uçurumu daha da artıracak, bu şekiklde daha fazla Kürt şiddete eğilimli hale gelecek” dedi.

Bu durum, vize serbestisi için terör yasasında değişiklik isteyen Avrupa Birliği’nin de tepkisini çekebilir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yasada değişiklik yapmayı reddediyor ve Brüksel’in Türkiye’nin karşı karşıya olduğu terör tehdidini anlaması gerektiğini kaydediyor.

Siyasi danışman Atilla Yeşilada, Avrupa Birliği ile Türkiye arasında kriz olabileceğini belirtiyor ve üyelik müzakerelerinde yeniden bir donmanın olacağını söylüyor. Yeşilada, Avrupa Birliği’nin insan hakları konusunda Türkiye’yi sert eleştireceğini ve Türkiye’nin de yavaş yavaş Avrupa Birliği’nden ve Batı’dan dışlanmaya itileceğini kaydediyor.