Irak Seçimleri Sonrası Ülkeyi Neler Bekliyor?

,

Irak, 12 Mayıs’ta yeni parlamentoyu belirlemek üzere sandık başına gitti. Seçim sonuçları mevcut Başbakan Haydar El Ebadi’yi hayal kırıklığına uğratırken Şii lider Mukteda Es Sadr ve Komünist Parti ittifakı olan Sairun’un aldığı yüksek oy oranı dikkat çekti.

Irak, ABD ve İran’ın nüfuzlarını derinleştirmek için karşılıklı hamleler yaptığı sahalardan biri. Son olarak Kürtler’in bağımsızlık referandumunun ardından IŞİD’le mücadele döneminde kontrol altına aldıkları bölgelerden çekilmeleri sürecinde İran etkili rol oynadı. Bu dönem İran etkisini derinleştirirken IŞİD’le mücadelede etkin olan İran yanlısı Haşd-i Şaabi gibi yapıların varlığı da dengeyi İran’ın lehine çeviren unsurlar arasında.

Seçimlerin ardından çok sayıda spekülasyon da tartışılmaya başladı. Irak’ı ne bekliyor, ABD-İran çekişmesi derinleşir mi, Sairun ittifakı İran nüfuzunu arttırır mı ve Kürtler seçim sonuçlarına neden itiraz ediyor?

Ortadoğu araştırmaları yapan merkezi ABD’deki Tahrir Enstitüsü bünyesinde çalışmalarını sürdüren Kemal Çomani ve merkezi Bağdat’taki El Beyan Araştırma Merkezi’nden Haşim Rikabi, tartışılan soruları Amerika’nın Sesi’ne değerlendirdi.

Spekülasyona en açık değerlendirmelerden biri “Irak’taki seçimi Şii lider Mukteda Es Sadr’ın kazandığı” yorumları.

“Seçimi boykotçular kazandı”

Kemal Çomani, bu değerlendirmelere katılmadığını ve seçimlere katılım oranının yüzde 44’lerde kaldığını belirterek, “eğer bir kazananlar cephesi varsa o da boykotçulardır” dedi.

Seçimlerin IŞİD’le mücadele ve Kürtler’in bağımsızlık referandumu gibi iki önemli gelişmenin ardından gerçekleştirildiğini hatırlatan Çomani, bu gelişmelerin seçim dahil iç politik yapıyı etkilediğini söyledi.

İktidardaki başbakan Haydar El Ebadi’nin seçimlerde hayal kırıklığı yaşamasına sebep olan faktörleri irdeleyen Çomani, “Irak’ta seçime katılanlar arasında Haydar El Ebadi’nin ve Haşdi Şaabi’nin liderliğini yaptığı Nasr partisi var. IŞİD’e karşı savaştılar ve mücadelelerini öne çıkardılar ki bu beklenen bir durumdu. Ordu ve askerlerle ilişkileri çok iyi. Binlerce oy aldılar bu sayede,” diyor.

Çomani, “Ancak Ebadi, IŞİD’le mücadelenin, Kuzey Irak’taki federal yapıya yönelik hamlenin (Kürtler’in bazı bölgelerden çekilmesine uzanan hamle) insanları oy vermek için ikna etmeye yetmeyeceğini anlamadı. Ebadi, 4 yıllık yönetimi döneminde daha iyi bir yönetim, kamu hizmetleri, daha fazla iş imkanı, daha iyi sağlık hizmetleri istendiğini hatırlamalıydı” diye konuştu.

Diğer taraftan dikkat çekici ölçüde oyunu arttıran Sairun ittifakının kazandığı yönündeki değerlendirmelere de katılmadığını belirten Çomani, “Sairun seçim sonuçlarına göre kazandı ancak yeni kabineyi şekillendirmek çok zor. Çünkü hiçbir parti veya blok, hükümeti tek başına kuracak şekilde meclis çoğunluğunu ele geçiremedi. Aynı zamanda yeni hükümetin şekillendirilmesinde İran’ın, Suudi Arabistan’ın, Amerika’nın ve Avrupa ülkelerinin endişelerinin de giderilmesi gerekiyor” dedi.

Merkezi Bağdat’taki El Beyan Araştırma Merkezi’nden Haşim Rikabi de mevcut sonuçlara göre hükümet kurulmasının çok zor olduğunu belirterek, “büyük bir koalisyon oluşturmak zorundalar ki bu da yeni başbakanın farklı gündemleri ve eğilimleri olan birçok listenin onayını almak zorunda olduğu anlamına geliyor” dedi.

Bu çerçevede farklı koalisyon ihtimallerinin konuşulduğu Irak’ta yeni hükümetin kuruluşu aşamasında ABD, İran ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin de gözetilmesi gerekiyor.

ABD-İran Çekişmesi Artar mı?

Bu faktör dikkate alındığında ortaya bir soru daha çıkıyor; Irak sahasında çekişen bu ülkeler, yeni hükümetin kurulması aşamasında ve sonrasında baskılarını arttırırlar mı?

Çomani, ABD ve İran’ın baskılarını arttıracaklarını savundu. Lübnan’daki seçimlerden İran yanlısı Hizbullah’ın güçlenerek çıktığını hatırlatan Çomani şunları söyledi:

“İran ve ABD arasındaki çatışmanın ve gerginliğin artmasını bekliyorum. Lübnan’daki seçim sonuçları İran’ın lehine ve aynı zamanda ABD, İran’la yaptığı nükleer anlaşmadan çekildi. İran içindeki siyasi durum, İran’ın Suriye ve Yemen’deki varlığı da gözönüne alındığında mevcut gerginliğin artacağını söyleyebilirim. Her ikisinin de Irak’ta çıkarları ve müttefikleri var. İki tarafın radikallere karşı mücadele, Irak’ın bütünlüğünün korunması gibi görüşleri ortak ve bazı çıkarları birbirleriyle çakışmıyor. Irak halkının çıkarına olacak en iyi senaryo bir konsensus oluşması.”

Çomani, “ABD ve İran uzlaşma yerine baskıyı arttırma yolunu seçerse ne olur?” sorusunu önceki başbakan Maliki’nin İran yanlısı politikalarını örnek göstererek, “Nuri El Maliki o kadar İran yanlısıydı ki ters tepki ve İran karşıtlığını tetikledi. Bu durumun Irak’taki anti Amerikan veya anti İran tepkileri arttırmaktan fazla işe yarayacağını sanmıyorum” şeklinde yanıtladı.

Haşim Rikabi de “seçim sonrasında ABD ve İran arasındaki gerginliğin tırmanacağı yönünde korkular olduğunu” belirtti.

Rikabi, “Bu korkular özellikle ABD, İran’la yaptığı nükleer anlaşmadan çekildikten sonra arttı. Ancak yeni hükümetin kurulması iç uzlaşmayla gerçekleşebilir. Bu durumda yeni başbakan da uzlaşmayı ve dengeyi koruyan bir başbakan olacaktır” dedi.

Kürtler neden itiraz ediyor?

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) de seçimlere katıldı ancak seçimlerin hemen ardından merkezi Erbil’deki KDP (Barzani) ve merkezi Süleymaniye’deki KYB (Talabani) “birbirlerini seçime şaibe karıştırmakla” suçladı.

Bağımsızlık referandumu ve ardından Kürtler’in kontrolu altındaki bazı bölgelerden çekildiği sürecin de etkisiyle IKBY’nin iki büyük hareketi olan KDP ve KYB arasındaki çatlak iyice büyüdü.

Çomani, son seçimle birlikte alevlenen karşılıklı tartışmaların IKBY’deki politik durumu olumsuz etkileyeceğini savundu. IKBY’nin politik olarak ikiye bölünmüş olduğunu hatırlatan Çomani, “Irak’taki yeni ittifakların, hükümetin mevcut gerginlikleri ortadan kaldırması veya azaltması bekleniyordu ancak gerginlikler daha da hassaslaştı. Sonbaharda IKBY’de parlamento seçimleri var. Kürt partilerin yeni Irak hükümetine katılması gerginliği azaltabilir” dedi.

Rikabi’yse, sonuçlara itirazların gerginliği tırmandırdığı Kerkük’te durumun daha hassas olduğu görüşünde.

Rikabi, “Bence Kerkük’teki durum IKBY’ye göre çok daha tehlikeli. Çünkü Kerkük’teki gerginlik sadece meclisteki sandalye sayılarıyla ilgili değil, etnik ve mezhepsel boyutları da var” dedi.

Iraklılar derin travmalardan sonra ne düşünüyor?

Irak’ta politik gerginliklerin yanısıra tartışılan konulardan biri de halka sirayet etmiş olan ve IŞİD gibi yapıları besleyen mezhepler arası kin.

Peki Irak, iç savaşlar, mezhepsel gerilimler ve son olarak IŞİD yıkımından sonra “ötekine” nasıl bakıyor?

Iraklı Kürt olan Çomani, özellikle yeni neslin mantalitesinde büyük bir değişim gözlemlediğini söyledi.

Çomani şöyle konuştu:

“Irak, son yüzyılda mezhepçiliğin, aşiretçiliğin kurbanı oldu. Şimdi yeni nesilde kendi mezhebine sahip çıkmakla birlikte liberal demokrasi isteği, mezhepçi olmayan bir bakış açısı yaygın. Yeni neslin dışında Irak’taki en güçlü Şii lider Mukteda Sadr, ancak seçimlere Komünist Parti’yle birlikte girdi. İran’a yakın olsa da seçim öncesinde, Iraklılar’ın kararlarını bölge ülkeleri veya başka ülkelerin değil kendilerinin alması gerektiğini söyledi.Ya da Musul gibi Sünni kimlikli bir kentte Sadr oy aldı. Irak’ın başka yerlerinden aday olan Kürtler’i gördük. Diğer taraftan Irak’ın en büyük dini makamı Mercai’ye lideri Sistani herhangi bir Şii parti veya aday için destek çağrısı yapmadı ve seçim öncesi açıklamalarında Irak’ın ve Irak halkının bütünlüğü vurgusu vardı. Kürtler bağımsızlık referandumu yaptı ancak şimdi Bağdat’la ilişkilerini iyileştirme konusunda çok daha istekliler. Aynı zamanda Bağdat’ta da (anayasada belirlenmiş) federal Irak sistemine geri dönülmesi ve Kürtler’in haklarının verilmesi konusunda çağrılar var.”