Irak'ta Yeni Göç Dalgası Riski

(ARŞİV)

Bağdat merkezi hükümetiyle Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasındaki gerginlik sürüyor. Kerkük yakınlarında bazı noktalarda çatışmalar yaşanmaya başlamasıyla gerginliğin mevcut mülteci kamplarını etkilemesinin yanı sıra yeni mülteci dalgaları da olabileceği belirtiliyor.

Kerkük’ten Peşmerge güçlerinin çekilmesinin ve kentin, Irak ordusuyla Haşdi Şabi’nin kontroluna geçmesinin ardından 60 binden fazla kişi, IKBY bölgesine göç etti.

Birleşmiş Milletler ve yerel yardım kuruluşları mobil kliniklerin de yer aldığı karşılama noktalarında sıcak yemek ve sağlık desteği verdi. Kerkük’ten göç edenlerin büyük bölümü, akrabalarının yanında kalıyor.

BM önceki gün yaptığı açıklamada, Kerkük’ten göç eden ailelerin dönmeye başladığını duyurdu. Ancak Irak ordusuyla Peşmerge güçleri arasındaki çatışmaların yayılması durumunda Irak yeni bir göç kriziyle karşı karşıya kalabilir.

Bağdat-Erbil gerginliğinin yükselmeye başladığı son birkaç gün içinde BM’den yapılan açıklamalarda da yeni göç krizi riskine vurgu yapılarak taraflara, “Irak’ın bütünlüğü ve Irak Anayasası çerçevesinde diyalog” çağrısında bulunuldu.

Irak içinde sadece IŞİD saldırılarının başladığı 2014 yılından bugüne kadar üç buçuk milyona yakın Iraklı, yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldı. IŞİD’in Irak’taki fiili başkenti olarak bilinen Musul’dansa, bir milyona yakın kişinin kaçtığı veya tahliye edildiği ve bunun tarihin en büyük tahliye operasyonlarından biri olduğu bildiriliyor.

Musul dahil IŞİD’in kontrolu altındaki bölgelerin büyük çoğunluğu Irak ordusu veya Peşmerge güçleri tarafından geri alındı. Bu çerçevede, Musul’dan kaçanların yaklaşık 400 bininin geri döndüğü tahmin ediliyor. Ancak bu bölgelerin büyük ölçüde yıkılmış olması, IŞİD tarafından yerleştirilen bubi tuzakları veya çatışmalardan kalan patlamamış mühimmat, altyapının olmayışı gibi sebepler bazı yerlerde geri dönüşleri imkansız hale getiriyor.

Evlerinden edilen Iraklılar ve Suriyeli mültecilerin yığıldığı yerlerden biri de IKBY kontrolundaki kuzey bölgesi. Bu insanların bir kısmı akrabalarının yanında veya kendi kiraladıkları yerlerde yaşarken büyük çoğunluğu mülteci kamplarında hayatına devam ediyor.

Bağdat-Erbil gerginliğinin yardım çalışmalarına etkisini Amerika’nın Sesi’ne değerlendiren Barzani Yardım Vakfı Halkla İlişkiler Sorumlusu Awat Mustafa, yaptırımlarla birlikte yükselen tansiyonun yardım çalışmalarını olumsuz etkilediğini söyledi.

Mustafa, Musul-Erbil arasında yoğunlaşan mülteci kamplarının IKBY bölgesi içinde kaldığını ve çalışmaların devam ettiğini belirtti. Yaklaşık 1 buçuk milyon mülteci ve göç etmeye zorlanan Iraklı olduğunu anlatan Mustafa, Kerkük’ten kaçanlarla birlikte sayının arttığını kaydetti.

Önümüzdeki günlerde gerginliğin tırmanmasının yeni iç göç akınlarına sebep olabileceğini belirten Mustafa, IKBY üzerindeki yaptırımların yardım faaliyetlerini zorlaştırdığını söyledi.

Bu çerçevede, Erbil ve Süleymaniye’ye yönelik dış hatlar uçuşlarının durdurulmasının yardım faaliyetlerine büyük darbe vurduğunu savunan Mustafa, “Erbil ve Süleymaniye havaalanları ticari ve sivil uçuşların yanı sıra son 3-4 yıldır insani yardımların aktarılması için de kullanılıyordu. Yine yaralıların Türkiye ve diğer yerlere gönderildiği yerdi. Şimdi, tek alternatif Bağdat’a gitmek veya Türkiye sınırına ulaşıp oradan aktarma yapmak. Ancak bu alternatifler de net değil. O bölgelere ne kadar sürede ulaşılacağı, ne kadar bekleneceği de belli değil” dedi.

IKBY’de yerel yardım kuruluşları uluslararası kuruluşlarla birlikte hareket ediyor. Uçuş yasaklarının başlamasının hemen ardından yabancı yardım kuruluşları çalışanlarının bir kısmı IKBY’den ayrıldı. Bu durumun, yerel yardım kuruluşlarının kısıtlı imkanlarla daha fazla çalışmak zorunda kalmasına yol açtığını savunan Mustafa, bazı yardım kuruluşlarının da politik sürecin gidişatını kestiremediği için bölgeden tamamen ayrılmayı tartıştıklarını belirtti.

Havaalanlarının askeri, diplomatik ve BM dahil yardım amaçlı uçuşlara açık olduğunu hatırlattığımız Mustafa, “BM’nin yaralı insanları taşımak için kendi havayolları mı var? Şimdi Erbil ve Süleymaniye’den Bağdat’a ve oradan ulaşması gereken destinasyona gidilmesi gerekiyor. Bu durum yaralı, felçli, psikolojik açıdan ağır travmatize insanlar için pratik mi, uygulanabilir mi? Biz, bu insanların tedavi için gönderilmesinde ticari ve sivil uçuşları kullanıyorduk. Bazı yardım malzemelerinin son kullanma tarihi ve kırılganlık nedeniyle karayolu ile gönderilmesi de zor” diye konuştu.

Uçuşların askıya alınmasının ardından yardım malzemesi uluslararası yardım kuruluşları üzerinden Bağdat veya Türkiye’den temin ediliyor. Mustafa, Türkiye’nin sınırları kapatması halinde yaklaşık bir buçuk milyon kişinin kaldığı kamplarda sadece birkaç hafta hizmet verebileceklerine de dikkat çekti.