Hükümet Halk Bankası’nın altın ticaretiyle İran’a gönderilen paraları akladığı suçlamalarıyla boğuşurken İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif haftasonu Ankara’ya gidiyor
ISTANBUL —
Para aklamayla ilgili iddialar Türkiye üzerindeki baskıyı artırırken Ankara’nın gelecekte uluslararası finansman ve yatırım çekip çekemeyeceği konusunda da şüphe uyandırıyor.
İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif’in bir günlük Türkiye ziyareti ikili ilişkileri geliştirme çabalarının bir parçası. Ancak ziyaret Ankara açısından sorunlu bir döneme denk geldi. Halk Bankası, İran’la ticaretle bağlantılı bir rüşvet soruşturmasının merkezine oturdu.
Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan evinde ayakkabı kutularında bulunan nakit paralar nedeniyle tutuklandı. Savcılar paraların İran’ın uluslararası yaptırımları delebilmesi için yürütülen büyük bir yolsuzluğun parçası olduğunu düşünüyor.
Global Source Partners firmasından Atilla Yeşilada, soruşturmanın Türk mali sistemi üzerinde kuşku yarattığını söylüyor. Uzmana göre, Halk Bankası’na yöneltilen suçlamalar, Türk bankacılık sisteminin para aklama ve terör finansmanına karşı gerekli önlemlere sahip olmadığı izlenimi oluşturdu. Yeşilada, Türkiye’ye verilen borçların yenilenip yenilenmeyeceğinin henüz belirginlik kazanmadığını söylüyor.
Nükleer programında ısrar eden İran’a uluslararası yaptırımlar son yıllarda giderek artsa da, Türkiye ve İran arasındaki ticarette önemli oranda artış görüldü.
Bu ticaretin büyük bir kısmını Türkiye’nin enerji ithalatı oluşturuyor. Türkiye İran’ın en önemli doğalgaz müşterisi. Ancak uluslararası yaptırımlar bu ticareti giderek daha zor hale getirdi.
Halk Bankası, Tahran’ın Ankara’dan doğalgaz ve petrol karşılığı aldığı Türk parasını altına çevirdiği iddialarının merkezinde yer alıyor. Batı’nın yaptırımları İran’a Euro ve Dolar kullanarak ödeme yapılmasını engelliyor. İddialara göre Türkiye, İran'dan aldığı doğalgaz ve petrolün bedelini Türk lirası olarak İran Merkez Bankası'nın Halkbank'taki mevduat hesabına yatırıyor ve İranlı aracılar da bu hesaptaki parayla Türkiye’den altın alarak bunu ya doğrudan ya da Birleşik Arap Emirlikleri gibi bir ülke üzerinden İran'a götürüyordu.
Ancak İran’a uygulanan yaptırımların en büyük destekçisi olan Washington Ankara’nın Tahran’la olan ticaret ilişkisi ile ilgili endişelerini önceden dile getirmişti. Milliyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş son iddiaların Ankara’nın Washington’la olan ilişkilerine sınırlı oranda zarar vereceğini düşünüyor. Aydıntaşbaş görünümde ilişkilerin çok zarar görmeyeceği tahmininde bulunurken, Türkiye’nin İran’la altın ticaretini önemli ölçüde kıstığını, geri kalanın da Washington tarafından önemsendiğini belirtiyor. Aydıntaşbaş Washington’un da İran’la ilişkileri düzeltme yönünde adımlar attığını hatırlatıyor.
Ancak diplomatik yansımalar sınırlı olsa da, sürecin Türkiye üzerindeki mali etkileri büyük olabilir. Uzmanlar yaptırımları delen herhangi bir kurumun önemli cezalara tabi olduğunu hatırlatıyor.
Finansbank Baş Ekonomisti İnan Demir, tartışmaların Türkiye açısından kötü bir döneme geldiğini söylüyor. Türkiye’nin bankacılık sistemi ile ilgili son dönemde olumsuz bir hava oluştuğunu ve bunun özellikle devlet bankaları ve Halk Bankası etrafında döndüğünü söyleyen uzman, küresel likiditenin azaldığı bir dönemde bunun mali daralmayı artırabileceğine dikkat çekiyor.
Türkiye’nin gelecek 12 ay içerisinde 164 milyar dolarlık borcu çevirmesi gerekiyor.
Halk Bankası’na yöneltilen suçlamaları reddeden Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bunun banka ve Türkiye’ye karşı yapılan bir komplonun parçası olduğunu savunuyor. Babacan, Halk Bankası’nın İran’la ilişkilerinin son derece doğal olduğu ve bankanın rakiplerinde kıskançlık yarattığı düşüncesinde.
Ancak Yeşilada Türkiye’nin bankacılık sistemiyle ilgili endişelerin arttığını söylüyor. Uzmana göre birdenbire ortaya çıkan bu durum, Türkiye’nin yatırım yapılacak bir ülke olup olmadığı konusunda kuşkular yaratıyor.
Hükümet soruşturma başladığından bu yana yüzlerce savcı ve emniyet çalışanını görevden aldı. Ancak soruşturma devam ediyor ve uzmanlar ortaya çıkacak bilgilerin uluslararası bankalar ve yatırımcıların Türkiye’ye olan güvenini daha da zedeleyebileceğini belirtiyor.
İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif’in bir günlük Türkiye ziyareti ikili ilişkileri geliştirme çabalarının bir parçası. Ancak ziyaret Ankara açısından sorunlu bir döneme denk geldi. Halk Bankası, İran’la ticaretle bağlantılı bir rüşvet soruşturmasının merkezine oturdu.
Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan evinde ayakkabı kutularında bulunan nakit paralar nedeniyle tutuklandı. Savcılar paraların İran’ın uluslararası yaptırımları delebilmesi için yürütülen büyük bir yolsuzluğun parçası olduğunu düşünüyor.
Global Source Partners firmasından Atilla Yeşilada, soruşturmanın Türk mali sistemi üzerinde kuşku yarattığını söylüyor. Uzmana göre, Halk Bankası’na yöneltilen suçlamalar, Türk bankacılık sisteminin para aklama ve terör finansmanına karşı gerekli önlemlere sahip olmadığı izlenimi oluşturdu. Yeşilada, Türkiye’ye verilen borçların yenilenip yenilenmeyeceğinin henüz belirginlik kazanmadığını söylüyor.
Nükleer programında ısrar eden İran’a uluslararası yaptırımlar son yıllarda giderek artsa da, Türkiye ve İran arasındaki ticarette önemli oranda artış görüldü.
Bu ticaretin büyük bir kısmını Türkiye’nin enerji ithalatı oluşturuyor. Türkiye İran’ın en önemli doğalgaz müşterisi. Ancak uluslararası yaptırımlar bu ticareti giderek daha zor hale getirdi.
Halk Bankası, Tahran’ın Ankara’dan doğalgaz ve petrol karşılığı aldığı Türk parasını altına çevirdiği iddialarının merkezinde yer alıyor. Batı’nın yaptırımları İran’a Euro ve Dolar kullanarak ödeme yapılmasını engelliyor. İddialara göre Türkiye, İran'dan aldığı doğalgaz ve petrolün bedelini Türk lirası olarak İran Merkez Bankası'nın Halkbank'taki mevduat hesabına yatırıyor ve İranlı aracılar da bu hesaptaki parayla Türkiye’den altın alarak bunu ya doğrudan ya da Birleşik Arap Emirlikleri gibi bir ülke üzerinden İran'a götürüyordu.
Ancak İran’a uygulanan yaptırımların en büyük destekçisi olan Washington Ankara’nın Tahran’la olan ticaret ilişkisi ile ilgili endişelerini önceden dile getirmişti. Milliyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş son iddiaların Ankara’nın Washington’la olan ilişkilerine sınırlı oranda zarar vereceğini düşünüyor. Aydıntaşbaş görünümde ilişkilerin çok zarar görmeyeceği tahmininde bulunurken, Türkiye’nin İran’la altın ticaretini önemli ölçüde kıstığını, geri kalanın da Washington tarafından önemsendiğini belirtiyor. Aydıntaşbaş Washington’un da İran’la ilişkileri düzeltme yönünde adımlar attığını hatırlatıyor.
Ancak diplomatik yansımalar sınırlı olsa da, sürecin Türkiye üzerindeki mali etkileri büyük olabilir. Uzmanlar yaptırımları delen herhangi bir kurumun önemli cezalara tabi olduğunu hatırlatıyor.
Finansbank Baş Ekonomisti İnan Demir, tartışmaların Türkiye açısından kötü bir döneme geldiğini söylüyor. Türkiye’nin bankacılık sistemi ile ilgili son dönemde olumsuz bir hava oluştuğunu ve bunun özellikle devlet bankaları ve Halk Bankası etrafında döndüğünü söyleyen uzman, küresel likiditenin azaldığı bir dönemde bunun mali daralmayı artırabileceğine dikkat çekiyor.
Türkiye’nin gelecek 12 ay içerisinde 164 milyar dolarlık borcu çevirmesi gerekiyor.
Halk Bankası’na yöneltilen suçlamaları reddeden Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bunun banka ve Türkiye’ye karşı yapılan bir komplonun parçası olduğunu savunuyor. Babacan, Halk Bankası’nın İran’la ilişkilerinin son derece doğal olduğu ve bankanın rakiplerinde kıskançlık yarattığı düşüncesinde.
Ancak Yeşilada Türkiye’nin bankacılık sistemiyle ilgili endişelerin arttığını söylüyor. Uzmana göre birdenbire ortaya çıkan bu durum, Türkiye’nin yatırım yapılacak bir ülke olup olmadığı konusunda kuşkular yaratıyor.
Hükümet soruşturma başladığından bu yana yüzlerce savcı ve emniyet çalışanını görevden aldı. Ancak soruşturma devam ediyor ve uzmanlar ortaya çıkacak bilgilerin uluslararası bankalar ve yatırımcıların Türkiye’ye olan güvenini daha da zedeleyebileceğini belirtiyor.