Yalnızca beş sene önce Amerika, Irak’taki hayatın her yönüyle ilgiliydi. Ülkenin yeniden inşası, siyasi gelişimi ve askeri işbirliği konularının tümü Amerika’nın sorumluluğundaydı. Uzmanlar bugün ülkede Amerika’nın yerini İran’ın aldığını bildiriyor.
İran Irak’a askeri destek sağlayarak IŞİD’i ülkenin kuzeyinde ele geçirdiği topraklardan ve kilit kentlerden çıkarmaya çalışıyor. İki ülke arasındaki sınır ticareti de büyüyor. Ayrıca Tahran, Irak’ın tüm güvenlik ve istihbarat yapılarına nüfuz etmiş durumda.
Uluslararası Kriz Grubu Irak uzmanı Maria Fantappie, İran’ın Irak’taki Şii milisler üzerinde kontrolu olduğunu ve Tahran’ın IŞİD geri çekilirken elektrik ve su gibi temel hizmetlerin tekrar sağlanması konusunda öncülük ettiğini belirtiyor. Fantappie, bunun Irak hükümetinin halihazırda kırılgan olan otoritesini iyice zayıflatabileceğine dikkati çekiyor.
Ancak uzman İran’ın etkisinin bunun çok daha ötesinde olduğunu da vurguluyor. Fantappie, İran’ın Irak ulusunun karakterini değiştirerek bölgedeki güç dengelerine nüfuz ettiğini söylüyor.
Bağdat sokaklarında Hameney’in resimlerinin asıldığını söyleyen uzman, Şii bir ülkede bunun şaşırtıcı olmamasına rağmen İran’ın doğrudan etkisinin bir sonucu olduğunu belirtiyor.
Risk Kontrolü Şirketi’nin Ortadoğu danışmanı Henry Smith, Batılı müttefiklerin ve İran’ın Irak’ta IŞİD’le mücadele konusunda ortak bir çıkara sahip olduğunu belirtiyor. Amerika ve koalisyon güçleri Irak’ın kara güçlerine hava desteği verirken, İran ise mühimmat, silah, liderlik, uçak ve liderlik desteği veriyor.
Smith, İran’la nükleer görüşmeler devam ederken, aynı zamanda yeni bir anlayışla İran’ın bölgedeki bazı güvenlik meselelerinde kilit bir rolü olduğunun da kabul edildiğine dikkati çekiyor.
Ancak Şii milislerin internete yansıyan görüntülerde işledikleri savaş suçları endişe yaratıyor. IŞİD, Bağdat hükümetinin mezhepçi siyaseti nedeniyle ülkede destek bulmuştu.
Maryland Üniversitesi’nden Phillip Smyth, İran’ın bölgedeki varlığını arttırmasının Sünni ve Şiiler arasındaki sorunları arttırarak, Irak’ta etkin ve kapsayıcı bir hükümet kurulmasını engelleyeceğini söylüyor.
Şii grupların Sünni mahallelere giderek insanların kafasını matkapla deldiğini söyleyen Smyth bu nedenle bu milis gruplarının, sorunun başlamasına neden olan mezhepçilerden oluştuğunun yadsınamayacağını belirtiyor.
Ancak Henry Smyth, Tahran’ın Irak’ta kendi etki alanını genişletmesini sağlayacak istikrarı görmek istediğini düşünüyor. İran’ın hassas bir dengeye gereksinimi olduğunu söyleyen Smith, rejimin hem Irak’ın İran’ın stratejik önceliklerine uyan bir ülke olmasını ama aynı zamanda kontrolsüz hale gelmemesini istediğini söylüyor.
Amerikalı siyasetçiler için ise kolay bir çözüm yok. Amerikan halkı savaştan yorulmuş durumda. Yıllar süren yeniden inşa çalışmalarının sonunda Irak IŞİD ve İran arasında sıkışmış bulunuyor.
Fantappie, Amerikalı siyasetçilerin “bekle ve gör,” siyaseti izlediğini, bir taraftan Irak’ın yeniden inşasından uzak dururken diğer taraftan devletin tamamıyla çöküşünün engellendiğini gördüklerini belirtiyor.
Irak merkez hükümeti güçsüz durumda ve onbinlerce Şii milisin üzerindeki etkisi de son derece sınırlı. İran’ın ülkede önemli bir rol oynamayı sürdürmesi bekleniyor. Ancak İran’ın Irak’taki varlığının uzun dönemde istikrara yönelik mi yoksa daha büyük istikrarsızlığa yönelik mi etki yapacağı henüz açıklık kazanmadı.