Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı koltuğuna 1 Ocak 2013’te oturacak olan İrlanda, Türkiye’yle ilişkilere yeni bir ivme kazandırmak istiyor.
BRÜKSEL —
Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki üyelik müzakerelerinde “yaprak kıpırdamayan” sürecin uzadıkça uzaması hem Ankara’da hem de üye ülkelerin önemli bir bölümünde ciddi rahatsızlık yaratmaya başladı.
Bu rahatsızlığın giderilmesini ve süreçte somut ilerleme sağlanmasını isteyen Avrupa Birliği ülkeleri arasında 1 Ocak 2013’ten itibaren Dönem Başkanı olacak olan İrlanda da yer alıyor. İrlanda’nın, Türkiye’yle ilişkilere yeni bir boyut katmak istediği, müzakere sürecinde somut ilerleme sağlanmasına sıcak baktığı ve bu konuda Ankara’ya destek olacağı yönünde net sinyaller de geliyor.
“Türkiye’yle müzakerelerde yeni bir ivme görmeyi çok istiyoruz” diyen İrlanda’nın Avrupa Birliği Daimi Temsilcisi Rory Montgomery’nin, “Farklı ülkeler farklı fasılları engelliyordu. Bu engellerin aşılıp aşılamayacağını görmek için biraz beklemek lazım ama bazı teşvik edici sinyaller var” yönündeki sözleri Dublin'in temkinli yaklaşımını öne çıkarsa da Ankara’nın umutlarını canlı tutması açısından önem taşıyor.
Gelinen aşamada asıl sorunu ise İrlanda’nın iyi niyetli olup olmadığı ya da Ankara için çaba harcayıp harcamayacağı değil Avrupa Birliği içinde Türkiye kadar zorlu bir konuda Dublin’in çabasının yeterli olup olmayacağı oluşturuyor. Bu sorunun cevabını da yine Montgomery veriyor: “Bizi aşan faktörler var.”
İrlanda’yı aşan faktörleri tahmin etmek ise hiç de zor değil. Teknik niteliği öne çıkması gereken süreçte siyasi gerekçelerle Türkiye’nin önünü tıkayan bazı ülkeler Montgomery’nin işaret ettiği unsurları oluşturuyor. Bu ülkeler de Güney Kıbrıs ve Fransa. Kıbrıs konusunda kısa vadede olumlu gelişme beklenmediğinden Türkiye’de gözler tamamen Fransa’ya çevrilmiş durumda.
Fransa ise işi ağırdan almayı sürdürüyor. 2012 içinde adım atmayacağını aylar önce Komisyon’a ileten Paris, 2013 içinde yavaş ve az da olsa sürece ivme kazandırabilecek adımlar atacağını hissettiriyor. Türkiye de önümüzdeki altı aylık süreçte stratejisini Paris’in bu adımları atmasını sağlamaya odaklamış durumda. Bu çerçevede Ankara’nın Komisyon ve İrlanda ile yürüteceği koordineli çabalar büyük önem taşıyor.
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın Türkiye’ye yapmayı öngördüğü ancak tarihi henüz netleşmeyen ziyaret Paris'in tavrı açısından belirleyici olacak. İki yıldır yaprak kıpırdamayan müzakere sürecine Fransa’nın kısa vadede en önemli katkısının, açılması kolay olan “bölgesel politika ve yapısal araçların koordinasyonu” ile “ekonomik ve parasal politika” başlıkları üzerindeki blokajı kaldırması olacağı düşünülüyor.
Bu rahatsızlığın giderilmesini ve süreçte somut ilerleme sağlanmasını isteyen Avrupa Birliği ülkeleri arasında 1 Ocak 2013’ten itibaren Dönem Başkanı olacak olan İrlanda da yer alıyor. İrlanda’nın, Türkiye’yle ilişkilere yeni bir boyut katmak istediği, müzakere sürecinde somut ilerleme sağlanmasına sıcak baktığı ve bu konuda Ankara’ya destek olacağı yönünde net sinyaller de geliyor.
“Türkiye’yle müzakerelerde yeni bir ivme görmeyi çok istiyoruz” diyen İrlanda’nın Avrupa Birliği Daimi Temsilcisi Rory Montgomery’nin, “Farklı ülkeler farklı fasılları engelliyordu. Bu engellerin aşılıp aşılamayacağını görmek için biraz beklemek lazım ama bazı teşvik edici sinyaller var” yönündeki sözleri Dublin'in temkinli yaklaşımını öne çıkarsa da Ankara’nın umutlarını canlı tutması açısından önem taşıyor.
Gelinen aşamada asıl sorunu ise İrlanda’nın iyi niyetli olup olmadığı ya da Ankara için çaba harcayıp harcamayacağı değil Avrupa Birliği içinde Türkiye kadar zorlu bir konuda Dublin’in çabasının yeterli olup olmayacağı oluşturuyor. Bu sorunun cevabını da yine Montgomery veriyor: “Bizi aşan faktörler var.”
İrlanda’yı aşan faktörleri tahmin etmek ise hiç de zor değil. Teknik niteliği öne çıkması gereken süreçte siyasi gerekçelerle Türkiye’nin önünü tıkayan bazı ülkeler Montgomery’nin işaret ettiği unsurları oluşturuyor. Bu ülkeler de Güney Kıbrıs ve Fransa. Kıbrıs konusunda kısa vadede olumlu gelişme beklenmediğinden Türkiye’de gözler tamamen Fransa’ya çevrilmiş durumda.
Fransa ise işi ağırdan almayı sürdürüyor. 2012 içinde adım atmayacağını aylar önce Komisyon’a ileten Paris, 2013 içinde yavaş ve az da olsa sürece ivme kazandırabilecek adımlar atacağını hissettiriyor. Türkiye de önümüzdeki altı aylık süreçte stratejisini Paris’in bu adımları atmasını sağlamaya odaklamış durumda. Bu çerçevede Ankara’nın Komisyon ve İrlanda ile yürüteceği koordineli çabalar büyük önem taşıyor.
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın Türkiye’ye yapmayı öngördüğü ancak tarihi henüz netleşmeyen ziyaret Paris'in tavrı açısından belirleyici olacak. İki yıldır yaprak kıpırdamayan müzakere sürecine Fransa’nın kısa vadede en önemli katkısının, açılması kolay olan “bölgesel politika ve yapısal araçların koordinasyonu” ile “ekonomik ve parasal politika” başlıkları üzerindeki blokajı kaldırması olacağı düşünülüyor.