Amerika’nın öncülüğündeki koalisyon güçleri tarafından IŞİD’e karşı başlatılan operasyonlar ikinci yılını doldurmak üzere. Bu operasyonlar daha ne kadar devam edecek? Amerika’nın stratejisi doğru mu? Irak ve Suriye’de önemli oranda toprak kaybeden IŞİD taktik değişikliğine mi gidiyor? Bu savaşta Türkiye’ye düşen roller neler? Bu sorular, Washington’da hem siyaset çevreleri hem medya hem de düşünce kuruluşlarının gündemini epeyce meşgul etmeyi sürdürüyor. Amerika’nın Sesi’nden Mehmet Toroğlu, IŞİD’le mücadelede gelinen durumu Washington’un önde gelen düşünce kuruluşlarından RAND’ın terör ve ulusal güvenlik uzmanı Colin Clarke’a yöneltti.
Mehmet Toroğlu - IŞİD’e karşı yürütülen savaşta gelinen durumu nasıl görüyorsunuz? Sizce Amerika ve koalisyon güçleri şu anda bu savaşı kazanıyor mu?
Colin Clarke - Bu konuda ihtiyatlı iyimserim diyebilirim. Koalisyon güçlerinin son haftalar ve aylarda IŞİD’e karşı önemli ilerlemeler sağladığı kesin. Örgütün finansman kaynaklarıyla mücadelede gelişme kaydedildi. IŞİD’in elinden çok sayıda toprak geri alındı. Örgütün üst düzey kadrosunu hedef alma kampanyası bir şekilde başarılı yürüyor. Ama son derece dirençli ve kendisini değişen koşullara kolayca adapte edebilen bir düşmanla karşı karşıyayız, dolayısıyla önemli boyutta ilerleme sağladık derken henüz temkinli olmak gerektiği kanısındayım.
Mehmet Toroğlu - IŞİD’deki durum nedir şu anda? Örgüt içindeki hava nasıl? Yazınızda IŞİD liderlerinin yakında bir B planı, yeni stratejiler geliştirebileceğini belirtiyorsunuz. Bunu detaylandırır mısınız? Örgütün taktik değiştirme stratejisinin altında sahada uğradığı kayıplardan dikkatleri dağıtma niyeti mi yatıyor?
Colin Clarke - Bence öyle. Yazımızda IŞİD’in uygulamaya sokabileceği üç potansiyel seçenekten bahsediyoruz. Bunlardan birincisi yer altına inmek. İkincisi başka bir ülkeye yerleşmek -- ki şu anda dikkatleri en fazla toplayan yer Libya. Üçüncüsü de gerilimi tırmandırmak, yani hem bölgede hem potansiyel olarak Batı’da terör saldırılarını artırmak suretiyle insanları örgütün şu anda iyi bir durumda olduğu yönünde ikna ederek içerideki moralleri yükseltmeye çalışmak. Çünkü şu anda görüyoruz ki IŞİD hem toprak hem de eleman kaybediyor. Örgüte katılan yabancı savaşçı sayısı ayda 2 binden ayda 200’e düştü ve örgüt milyonlarca dolar kayba uğruyor.
Mehmet Toroğlu - Amerika’nın şu anda IŞİD’e karşı izlediği stratejinin doğru bir strateji olduğunu düşünüyor musunuz?
Colin Clarke - Bence bu çok planlama ve zaman isteyen bir strateji. Siyaset camiasında hemen netice görmek isteriz ama bu uzun bir savaş. Tıpkı IŞİD’in bunu çok uzun süreli, kuşaklar boyu sürecek bir mücadele olarak gördüğü gibi Batı ve koalisyon ülkelerinin de bu mücadeleyi aynı şekilde görmesinin akıllıca olacağını düşünüyorum. Bu, kaynaklar ayırmaya dönük uzun vadeli taahhütler gerektiren, aylar değil yıllar sürecek bir savaş.
Mehmet Toroğlu - IŞİD’e karşı savaşın önemli bir boyutu da siber savaş. IŞİD’in siber kapasitelerini artırabileceği yönünde bir endişe var. Amerika’nın da örgüte siber operasyonlarını giderek artırdığını görüyoruz. Bu savaşın siber boyutu hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Colin Clarke - Bence siber savaş, IŞİD’e karşı yürütülen savaşın çok önemli bir unsur ve bu durum sadece bugün değil gelecekteki her türlü ihtilaf için de geçerli olacak. Hoşumuza gitsin ya da gitmesin, siber savaş günümüzde savaşların ayrılmaz bir parçası, sadece konvansiyonel ihtilaflar değil devlet dışı aktörlere karşı verilen savaşlarda da öyle. Dolayısıyla IŞİD, Hizbullah, El Kaide gibi düşmanlar şu anda bu tip kapasiteleri ediniyorlar ve özellikle bu kabiliyetlere sahip kişileri bünyelerine katıyorlar.
Mehmet Toroğlu - IŞİD’e karşı savaşta Türkiye’nin rolü hakkında neler söyleyebilirsiniz? Geçmişte bu savaşa yeterli derecede katkı sağlamadığı gerekçesiyle Türkiye’ye birtakım eleştiriler yöneltiliyordu. Sizce Türkiye şu anda istenen katkıyı sağlıyor mu?
Colin Clarke - Son dönemki haberlere bakarsak Türkiye sınırdan yabancı savaşçıların geçişini önlemede çok daha fazlasını yapıyor. Türkler sınırı güçlendirmeye dönük çabalarından dolayı övgü alıyor. Ama bunlardan bazıları da Türkiye’ye geri döndü. Türkiye’nin farklı kentlerinde sadece IŞİD değil diğer terör örgütlerince de düzenlenen terör saldırıları oldu ve dolayısıyla Türk hükümeti ve ordusunun düşmanın geriletilmesinde ciddi çıkarı var. Türkiye, bu çatışmanın nasıl sonlanacağından yakın etkilenecek önemli bölge güçlerinden biri.
Mehmet Toroğlu - Türkiye’yi ABD’nin PYD’ye desteğini eleştirmede haklı buluyor musunuz? Ankara ile Washington arasındaki PYD gerilimiyle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Colin Clarke - IŞİD’e karşı savaş, son yıllarda gördüğümüz çatışmalar içerisindeki en karmaşık olanlarından biri. Aynı tarafta olduğu öngörülen ülkelerin hepsinin farklı çıkarları var ya da çıkarlar aynı ama öncelikler farklı. Dolayısıyla Amerika’nın birinci önceliği Türkiye’nin de birinci önceliği olmayabiliyor. Kürtler sahada daha etkili savaşan güçler olsa da, bağımsız devlet oluşturma söylemleri nedeniyle bu Türkiye için çok büyük bir mesele. Sadece Türk-Amerikan ikili ilişkisi değil Türkiye, ABD, İran, Suudi Arabistan, Katar ve diğer bazı Körfez ülkelerini de içeren daha geniş boyutlu çok taraflı ilişkiler bağlamında birçok mesele var. Suriye’deki bu karmaşık durum yakın bir zamanda çözülecek gibi de görünmüyor.
Mehmet Toroğlu - Türkiye ile ABD arasında Suriye’de IŞİD’e karşı savaşta ne gibi potansiyel işbirliği alanları mevcut? Kimileri Türkiye’nin kara askeri göndermesini öneriyor. Sizce bu seçenek IŞİD’e karşı ciddi darbe vurabilecek bir seçenek mi?
Colin Clarke - İki ülke de uzun yıllardır birlikte çalışan NATO müttefikleri. Kara askeri ya da diğer birtakım somut detaylara girmek istemiyorum ama Türkiye ve ABD’nin işbirliği yapabileceği alanların aralarındaki ihtilaf noktalarından daha fazla olduğunu düşünüyorum. Bunu ileride görmeyi arzuluyorum.