IŞİD Saldırıları Artacak mı?

Atatürk Havalimanı’nda Salı günü yaşanan terör saldırısını değerlendiren uzmanlar, Irak ve Suriye’de askeri açıdan sıkışan IŞİD’in militan adaylarına gücünü ispat etmek amacıyla yeni terör eylemlerinde bulunabileceğini belirtiyor.

Türkiye Ekonomi Politikaları Vakfı (TEPAV) uzmanı Nihat Ali Özcan, Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada, terör olaylarına karşı öncelikle uluslararası işbirliği gerekliliğini işaret etti. DEAŞ’ın (IŞİD) eylem hazırlıklarına karşı uluslararası işbirliğiyle yol alınabileceğini vurgulayan Özcan uyarılarda bulundu. Özcan, “Irak ve Suriye’deki gelişmeler DEAŞ üzerindeki baskıyı arttıracak. Bu baskı arttıkça da DEAŞ’ın militanları, planlayıcıları ayakta olduklarını göstermek ve militanlarını tatmin etmek için bunun gibi benzeri eylemleri gerçekleştirmenin yollarını arayacaklar. Bunun hedefi ve kurbanının sadece Türkiye olmayacağı açık. Bu nedenle uluslararası işbirliğini ifade ediyoruz. DEAŞ ile mücadeleye devletlerin ön yargısız olarak işbirliğine girmesi gerekiyor” dedi.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) uzmanı Mehmet Yeğin de, Özcan gibi IŞİD’in gelecekteki saldırılarında artış olabileceği ihtimaline dikkat çekti. Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Yeğin, “Türkiye, terörle mücadele konusunda tecrübeye sahip. Terör örgütleri özellikle IŞİD benzeri örgütler sınır tanımıyor. Son dönemde IŞİD ciddi bir sıkışmışlık içerisinde. Bununla beraber bu tip saldırıları meydana getirerek, sahiplenerek halen kendisinin dünya çapında saldırı kabiliyetine sahip ve güçlü olduğu mesajını vermeye çalıştığı izlenimi ediniyorum” diye konuştu.

Terör alanı uzmanları Özcan ve Yeğin, Türkiye’deki “istihbarat zaafiyeti” tartışmasını da yorumladı. Uzmanlara göre elde ettiği yasal güce rağmen MİT’in eksikliği söz konusu.

Özcan: Gerçekleşmiş ve tekrarlanmış terör saldırıları var

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) kökenli Nihat Ali Özcan, Türkiye’nin terör ve terörist yelpazesindeki genişlikten kaynaklanan zorluğunu vurguladı. Öncelikle terörle mücadelede bu zorluğu değerlendirmek gerektiğini kaydeden Özcan, “Türkiye bir taraftan etnik bir terör sorunuyla uğraşıyor bir taraftan dini referanslı DEAŞ gibi örgütlerle uğraşıyor ve bir taraftan da soğuk savaş mirası DHKP-C gibi bir örgüt var. Dolayısıyla farklı motivasyonlarla hareket eden örgütler” yorumunda bulundu.

Kesin ve resmi tespitler olmamakla birlikte Atatürk Havalimanı’ndaki saldırıyı DEAŞ’ın yaptığını gördüklerini belirten Özcan, Türkiye’nin son dönemde gittikçe DEAŞ’ın hedefi haline geldiğini söyledi. Özcan, “Türkiye’nin ABD ve müttefiklerine İncirlik Üssü’nü açması, DEAŞ’a yönelik olarak Türkiye’nin kendi sınırından topçu ateşi açması, Kuzey Irak’ta Kürt birliklerini eğitmesi gibi gelişmeler söz konusu. DEAŞ, daha önce izlediği sessizlik ve Türkiye’deki yabancıları cezalandırma yerine stratejisini değiştirdi. Türkiye Cumhuriyeti devletini din dışı gördüğünü ilan ederek saldırmaya başladı. DEAŞ’ın böylesi bir saldırı yapması muhtemeldi ve dün gece gerçekleştirdi” dedi.

Sınır ötesinde DEAŞ ile mücadele askeri ama sınır içerisinde polisiye mücadele gerektiğini belirten Özcan, Türkiye’deki “istihbarat zaafiyeti” tartışmasını sorumuz üzerine şöyle yorumladı:

“Bunun önlenmesi şüphesiz hazırlık safhasında, insanların radikalleşmesi sürecinde, materyallerin temin edilmesinde söz konusu. Orada müdahale edip bütün bunlardan haberdar olabilmeniz için ciddi anlamda terör istihbaratına ihtiyacınız var. Bu da biraz daha fazla insani istihbarat gerektiriyor. İstihbarat örgütlerinizin kapasitesini ölçmenin bir yolu var. Bu da terör eylemlerinin hangi sıklıkla ve nasıl gerçekleştiği. Yapılacak soruşturmalar ile hangi noktada nelerin gözden kaçtığı, nelerin organizasyon yetersizliği, nelerin finansal yetersizlik, insani kapasite eksikliği ya da koordinasyon sorunu olduğunu ortaya koyar. Şüphesiz ki ortada tekrarlanmış ve gerçekleşmiş terör saldırıları var. Bu noktada, demek ki Türkiye’de istihbarat sorunu var gibi gözüküyor.”

Neden böyle bir istihbarat zaafiyeti oluştuğunu sorduğumuz Özcan, “Bir istihbarat örgütünün en önemli sermayesi insandır, gerek veri toplama gerek analiz gerekse operasyonel olarak. Böylesine sofistike bir işte hemen insan yetişmiyor. Hemen personel alımıyla kapasitenizi geliştirmeniz mümkün olmuyor. Dolayısıyla yasa değiştirdim sabah benim istihbarat kapasitem arttı deme şansınız yok. Bu zaman meselesi” şeklinde yanıtladı.

MİT Kanunu’ndaki yetki artışını da anımsattığımız Özcan, “Bu yasal düzenleme ile MİT’e dünyada başka bir örneği olmayacak şekilde kapasite kazandırıldı ama bu kapasitesini kullanabilmesi için iyi eğitilmiş, uzman istihbaratçıya ihtiyacı var. Bunu kısa zamanda çözemiyorsunuz. İnsani istihbarata ve açık kaynaklara ulaşmanız gerekiyor. Şu anda bu konuda bir açık olduğu ortada” diye konuştu.

Your browser doesn’t support HTML5

Nihat Ali Özcan'la Söyleşi

Yeğin: Dünyaya meydan okuma olarak değerlendirilmeli

Atatürk Havalimanı’ndaki saldırıdan IŞİD’in sorumlu göründüğünü kaydeden Yeğin, “Saldırı yapılış biçiminden öte kriminal olarak kimlerin yer aldığı, söz konusu bombaları nereden temin ettikleri zaman içerisinde belirlenecek ve tabloyu netleştirecek. Şu anda spot altında bulunan IŞİD olarak görünüyor. Atatürk Havalimanı’nın küresel bir merkez olduğunu unutmamız lazım. Bu havaalanına dünyanın her ülkesinden birisi gelebilirdi. Burada bulunabilirdi ya da geçiş güzergahı olarak kullanabilirdi. Küresel bir mekan burası. Dolayısıyla dünyaya meydan okuma saldırısı olarak değerlendirilmesi gerekiyor” dedi.

Brüksel ile ilgili benzerlikler de farklılıklar da olduğunu ifade eden Yeğin, IŞİD’in küresel faaliyetlerde bulunduğuna dikkat çekti. Orlando’daki saldırıyı IŞİD’in hızlıca sahip çıktığını anımsatan Yeğin, ancak IŞİD’in Türkiye’deki saldırılara doğrudan hemen sahiplenmediğini ve özellikle şimdi Müslümanlar için kutsal Ramazan ayında yapılan saldırı konusunda da ses çıkarmayarak militan devşirmeye çalıştığını söyledi.

İstihbarat zaafiyeti tartışmasını da sorduğumuz Yeğin, “Polisiye önlemlerle engellenebilecek bir saldırı değil, uzun süre planlanan ve çok fazla kişinin görev aldığı bir süreç. Bu süreç içerisinde istihbaratın bunu tespit etmesi bekleniyor. Türkiye’nin altında bulunduğu şartlar ise çok fazla terör örgütünün aktif olduğu bir ortam. Bu saldırıları tespit etmek ve koordinasyonu sağlamak güçleşiyor. Ama son tahlilde Türkiye içinde bulunduğu coğrafya bağlamında; bir ABD, bir Fransa ve bir Belçika gibi değil bunun ötesinde galibiyetler geliştirmesi ve vatandaşlarını koruması gereken bir ülke. Bu zorluğu göz önünde bulundurmakla birlikte bunun başarılması gerekiyor. Türkiye’deki vatandaşlar kendilerini güvende hissedebilsinler diye” şeklinde konuştu.

Your browser doesn’t support HTML5

Mehmet Yeğin'le Söyleşi