Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Ege İhracatçı Birlikleri (EİB), İzmir Ticaret Odası (İZTO), Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve İzmir Ticaret Borsası (İTB) evsahipliğinde düzenlenen İzmir İş Dünyası Buluşması’na katıldı. Bakan Nebati’ye talep ve sorunlarını anlatan iş dünyası temsilcileri ekonomiye sert eleştirilerde de bulundu.
Your browser doesn’t support HTML5
Toplantının açılış konuşmasını yapan EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, son dönemde ihracata dayalı büyüme için gerekli adımların atılamadığını söyleyerek, “Hayatım ihracatla geçti. Bugünkü gibi zorlu süreçleri çok az gördüm. Türkiye’de, 1980’li yılların başından beri iktidara gelen her hükümet ihracata dayalı büyüme modelini benimsediğini güçlü bir şekilde kamuoyu ile paylaşıyor. Ancak son zamanlarda ihracata dayalı büyüme için gerekli adımları attığımızı söyleyemediğim için ülkem adına çok üzgünüm” ifadelerini kullandı.
2022 yılının üçüncü çeyreğinde ihracatta artış hızının düşmeye başladığını kaydeden Eskinazi, “Biz ihracat rekorları kırdığımız o dönemlerde de işlerin iyi gitmediğini, ihracat rakamlarındaki artış hızının 2022 yılının ikinci yarısında düşeceğini, ihracatta daha da düşüşler yaşanacağını dillendirdik. Biz bu şekilde konuşurken başta karar vericiler ve gazeteci dostlarımız bize inanmadılar, ama kibarlıklarından inanmış gibi göründüler. 2022 yılının son çeyreğinde de daha önceden öngördüğümüz gibi ihracatta eksiye düştük” dedi.
Eskinazi’den yeni “24 Ocak kararları” talebi
İhracattaki düşüşün nedenlerini, finansmana erişimde yaşanan zorluklar, yüksek enflasyon ve düşük döviz kuruna bağlayan Eskinazi, “Pek çok iktisatçımız, döviz kurunu baskılayarak enflasyonu düşürmenin mümkün olmadığını dillendiriyorlar. Biz ihracatçılar da bu döviz kuruyla rekabetçi olamayacağımızı her fırsatta dile getirmeye devam ediyoruz. Anlayacağınız mevcut döviz kuru enflasyonla mücadelede size bir başarı kazandırmazken, bizlerin de rekabetçiliğinin önünde büyük bir set oluşturuyor. Özetle, hepimiz kaybediyoruz” diye konuştu.
EİB Başkanı, Türk Lirası’na yüzde 32,7 oranında devalüasyon yapılan 24 Ocak (1980) kararlarını hatırlatarak, “Günümüzde 18,80 TL civarında olan dolar kuru yüzde 32,7 arttığı takdirde 25 TL seviyesine gelecek. Bu da Türk ihracatçımızın rekabetçiliğine olumlu katkı sağlayacaktır. Türk ekonomisinin önünü açacak yeni 24 Ocak kararlarının hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi.
“Tarımdaki sorunlar çözülmeden ekonomideki sorunlar çözülemez”
Bunun ardından söz alan İTB Başkanı Işınsu Kestelli, konuşmasında tarımda yaşanan sorunlara dikkat çekti. Kestelli, “Eğer ikinci asrımız gerçekten dünyada Türkiye Yüzyılı olsun istiyorsak, tüm sorun alanlarımızda sürdürülebilirliği sağlayacak bir irade ortaya koymamız şart. 2002 yılında tarımın Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’da yüzde 12’ye yakın olan payının 2021 sonunda yüzde 5,7’ye gerilediğini görüyoruz. Tarım ve hayvancılığın milli gelirdeki payının tüm dünyada azalmasının önemli bir sorun olduğuna inanıyoruz. Türkiye pek çok ülkenin düştüğü bu hataya düşmemeli. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’da tarım ve hayvancılığın payını yeniden yüzde 10’un üzerine çıkartacak her türlü adımı kararlılıkla atmamız gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu. Kestelli, “Tarımdaki sorunlarımızı çözemediğimiz sürece ekonomideki sorunları da çözmemizin mümkün olmadığına inanıyoruz” dedi.
“ÜFE-TÜFE farkından dolayı pazarda fiyatlar düşmüyor”
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ise enflasyona kalıcı çözüm getirilene kadar şirketlerin mali tablolarının enflasyonist etkilerden arındırılarak gerçek karlılığın ve faaliyet sonuçlarının raporlanmasını ve bu rakamlar üzerinden vergileme yapılmasını sağlayan bir işlem olan enflasyon muhasebesinin hayata geçirilmesini istedi. Yorgancılar, “Üretici fiyatları (ÜFE) ile tüketici fiyatları (TÜFE) farkından dolayı, pazarda fiyatlar düşmemekte, enflasyona neden olmakta, öngörülebilir fiyatlama yapılamamaktadır. Vatandaş açısından da refah kaybına yol açmaktadır” şeklinde konuştu.
“Krediye ulaşımdaki zorluklar çarkların dönmesini güçleştirmektedir”
Hükümetin esnaf ve KOBİ’lere 250 milyarlık kredi paketi ve işverene EYT desteği için teşekkürlerini ileten Yorgancılar, “Uzun bir zamandır kredilerde karşımıza üç konu çıkmaktadır. Birincisi istediğimiz miktarda kredi temin edilememektedir. İkincisi alınan kredi faizi, politika faizinin çok üstünde ve maliyetli olmaktadır. Üçüncüsü de kredinin vadesidir. Öz sermayesi yetersiz, teşvik kapsamında yatırımı olmayan ve ihracat yapamayan firmaların krediye ulaşmasındaki zorluklar, çarkların dönmesini güçleştirmektedir” dedi.
Yorgancılar, “Merkez Bankası tarafından sürekli olarak yapılan değişiklikler, özellikle maliyet açısından bankaları zorlarken, bankalar da ticari kredi vermekte isteksiz davranıyor” eleştirisinde de bulundu. EBSO Başkanı’nın dile getirdiği diğer talepler arasında, doğrudan üretimde kullanılan elektrik, doğalgaz ve motorin üzerindeki vergilerin makul düzeylere çekilmesi, kamuya iş yapan firmaların kamu alacaklarında ödeme sürelerinin giderek uzaması nedeniyle birikmiş alacakların ödenmesi de yer aldı.
“Enflasyonla mücadeleyi sadece baz etkisine bağlamanın doğru olmadığı kanaatindeyiz”
Toplantıda söz alan İZTO Başkanı Mahmut Özgener ise ekonominin en büyük sorununun enflasyon olduğunu belirtti. Özgener, “Bu yılın ilk çeyreğinden sonraki kritik dönemde enflasyonun yeniden yükselme eğilimine girme riskini göz ardı edemeyiz. Enflasyonla mücadeleyi sadece baz etkisine bağlamanın doğru olmadığı kanaatindeyiz. Yanı sıra enerji fiyatları, kredi politikası, EYT düzenlemesi ve asgari ücrette yapılan güncelleme ve bunun diğer maaşlara yansımasının baz etkisini azaltacağını ve fiyatlar genel seviyesine ivme kazandırabileceğini de unutmamamız gerekiyor. Enflasyondaki düşüşün nasıl sağlanacağıyla ilgili soru işaretlerinin giderilmesine ve piyasalarda güvenin yeniden tesis edilmesine ihtiyaç var. Bunun için de uluslararası alandan gelebilecek negatif şoklara karşı, Türkiye ekonomisinin dayanıklılığını arttırmak üzere enflasyon-cari açık-büyüme üçgeninde alternatif bir senaryo üzerinde çalışılması, enflasyonla mücadelede para ve sermaye piyasası enstrümanlarının kullanıldığı, tüketim, tasarruf, kur ve faiz dengelerinin sağlandığı, etkin ve akılcı yönetildiği politikaları içeren bir paketin mutlaka uygulanması gerektiğine inanıyoruz” dedi.
Makro ihtiyati tedbirlerin şu ana kadar hedeflenen faydayı sağlamadığı eleştirisinde de bulunan Özgener, cari açığın büyümesine de dikkat çekti, para politikasının normalleşmesini beklediklerini kaydetti. Özgener, Merkez Bankası ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından getirilen bazı tedbirlerin, sermaye kontrolu algısı yarattığını da vurgulayarak, ekonomi politikalarında tutarlılık çağrısında bulundu.
Bakan Nebati: “Türkiye son yüzyılın en zor yıllarından biri olan 2022’deki krizleri fırsata çevirmeyi başarmıştır”
İş dünyası temsilcilerinin ardından kürsüye gelen Bakan Nureddin Nebati, hükümetin uyguladığı Türkiye Ekonomi Modeli ile başarılı olduklarını savunarak, “Türkiye son yüzyılın en zor yıllarından biri olan 2022 yılındaki krizleri fırsata çevirmeyi başarmıştır. Tüketici güven endeksi gibi öncü göstergeler de 2023 yılında ekonomimiz hakkında olumlu işaretler vermektedir. Bu başarıların temelinde 20 yıldan bu yana elde ettiğimiz kazanımlar olduğu gibi, yatırım, istihdam, üretim ve ihracata odaklanan Türkiye Ekonomi Modelimiz de önemli bir paya sahiptir. Nitekim 2022 yılının ilk üç çeyreğinde G20 ülkeleri içerisinde en hızlı büyüyen ülkelerden biri Türkiye olmuştur. Ekonomik aktivitedeki güçlü toparlanma ve etkili politikalarımız sayesinde, 2021 başından 2022 Kasım ayına kadar 4,5 milyon vatandaşımıza ilave istihdam oluşturduk. Toplam ihracatımızı, sizlerin de yüksek orandaki katkısıyla, 254,2 milyar dolara çıkartarak Cumhuriyet tarihimizin rekorunu beraberce kırdık. Rusya-Ukrayna Savaşı başladığında kimi çevreler tarafından turizme yönelik felaket senaryoları çizilmiş olsa da uyguladığımız politikalarla 2022 yılında turizmde de rekorlar kırdık” dedi.
2022’de Türkiye’nin bütçe performansının son 20 yılın en iyilerinden biri olduğunu kaydeden Nebati, “2023 yılında da bütçe disiplininin bozulması gibi bir durum kesinlikle sözkonusu olmayacaktır. Nitekim çeşitli destekler, EYT ve ücret artışları gibi kararlarımızı alırken, vatandaşlarımızı her daim gözetmemizin yanı sıra bütçemize etkilerini de titizlikle hesaplıyoruz” şeklinde konuştu.
Enflasyonda düşüşün süreceğini söyleyen Nebati bunun baz etkisine bağlanamayacağını da belirtti: “Bahsettiğim küresel gelişmelerin ve 2021 sonunda yaşadığımız ani kur artışlarının etkisiyle 2022 yılını yüksek enflasyonla geçirdik. Ancak enflasyonda da son iki aydır düşüş eğilimine girmiş bulunuyoruz. Bu artık baz etkisini de aşarak enflasyonun düştüğünü göstermesi açısından çok önemli.”
Yapılandırma paketiyle ilgili detaylar
Ekonomide verilen “müjde”leri sıralayan Nebati, “Müjdelerden en büyüğü, Dün Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı, bugüne kadar yapılmış en kapsamlı Yapılandırma Kanunu konusundaki müjdesidir” dedi.
Süresinde ödenememiş borçların cezalarını kaldıracaklarını ve ödeme sırasında vadenin öncekilerin aksine 36 ay değil, 48 ay olacağını duyuran Nebati, “Yapılandırılan borçlar peşin ödenirse zaten küçük oranlar uygulayarak hesapladığımız yurt içi ÜFE tutarının yüzde 90’ından da vazgeçiyoruz. Eğer yapılandırılan borç idari para cezası ise asıl alacaktan da yüzde 25 oranında indirim sağlıyoruz. 2 bin lirayı aşmayan icralık borcu olan vatandaşlarımızın bu borçlarını tasfiye edecek ortamı zaten daha önce hazırlamıştık. Şimdi de vergi, ceza, faiz gibi hangi türden olursa olsun borcu bulunan vatandaşlarımızın 2 bin lirayı aşmayan borçlarını siliyoruz” dedi.
Bakan Nebati’nin konuşmasının ardından soru-cevap bölümünde gazeteciler toplantının yapıldığı salondan çıkarıldı.
“İş dünyası net ve somut yanıtlar duymak istiyor"
Toplantıyı izleyen ekonomist Coşkun Küçüközmen VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, “İş dünyası Bakan’a birçok sorununu iletti. Ama ben, bugün konuşulanların kısa vadeli, seçime kadar bir plan mı yoksa iktidarda kalmayı öngörerek daha uzun vadeli şekilde geleceği kapsayan planlar mı olduğunu duymak isterdim. Seçimler sonrasında gelecek olan iktidarı çok ciddi bir iç ve dış borç yükü ve devasa bir enflasyon sorunu bekliyor. İş dünyası net ve somut yanıtlar duymak istiyor. Bugünkü konuşmada hep brüt, net olmayan ifadeler vardı” dedi.
İş dünyasının taleplerinin çok acil olduğunu vurgulayan Küçüközmen, “Bugün iş dünyası ayakta kalma ve yaşamını sürdürme mücadelesi veriyor. Bugün birçok firma enflasyon ve maliyetler karşısında üretimden kopuyor” diye konuştu.