Irak’ın Musul kentindeki Türkiye Başkonsolosluğu’na düzenlenen baskın ve alıkonulan Türk vatandaşlarıyla ilgili haberlere RTÜK tarafından yayın yasağı getirildi
İSTANBUL —
Irak’ın Musul kentindeki Türkiye Başkonsolosluğu’na düzenlenen baskın ve alıkonulan Türk vatandaşlarıyla ilgili haberlere RTÜK tarafından yayın yasağı getirildi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Pazar günü Trabzon’da yaptığı konuşmada şu sözlerle, Türk Başkonsolosluğu’nda gözaltına alınan rehinelerle ilgili medyadan sessiz kalmasını istedi.
"Yazılı görsel medyaya sesleniyorum. Allah aşkına şu anda yaklaşık 100 kadar vatandaşımız IŞİD unsurlarının elinde. Biz bunları sağ salim kurtarmanın gayreti içerisindeyken siz tahrik etmek suretiyle ne elde etmeye gayret ediyorsunuz? Lütfen, yazılı görsel medyadan bir şeyi rica ediyorum. Şu süreci tahrik ederek değil lütfen yazmadan, çizmeden fazla da konuşmadan takip etmenizi istiyoruz. Zira bu tahrikler karşı tarafta lehe değil aleyhte gelişmelere neden oluyor."
Erdoğan’ın bu açıklamasından iki gün sonra Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) Musul’daki başkonsolosluğa yaptığı baskın hakkında çıkan haberlere yayın yasağı getirildi.
Yasak kararını Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi aldı
Yayın yasağı kararın pazartesi günü Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nden geldi. Yasağı kamuoyuna duyuran ise Radyo Televizyon Üst Kurum oldu.
RTÜK’ten yapılan açıklamada, ‘Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu’nun 2014/84425 sayılı dosyasıyla ilgili olarak, Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğunda bulunan ve IŞİD terör örgütü tarafından bilinmeyen bir yere götürülen Türk vatandaşlarının güvenliklerinin sağlanması için, soruşturma tamamlanıncaya kadar her türlü yazılı, görsel basın ve internette CMK 157 ve 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 3 ve Anayasa'nın 26/2 maddesi gereğince yayın yasağı konulmasına karar verilmiştir’ dendi.
Kararda yapılan haberler, ‘gereksiz yere gerçeğe aykırı ve devletin zafiyetini ortaya koyacak şekilde yayınlar’ olarak değerlendirilirken toprak bütünlüğünün korunması ve kamu güvenliğini zedeleyici nitelikte bulundu.
Sınır Tanımayan Gazeteciler: Bu kararlar ‘sansür’ algısı yaratıyor
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, ‘bu tür kararların medyaya yönelik sansür olarak algılandığını’ söyledi. Son yıllarda sayısını unuttuğu kadar çok yayın yasağı konulduğu belirten Önderoğlu, Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada, ‘bu tür yargı kararlarının sansür algısı yaratması şaşırtıcı değil. Türkiye’de medyanın bu gibi meseleleri işlemesinde var olan kamu yararı gözetilmeden bu tarz mahkeme kararları alıyor. Otomatik olarak yargı, polisin askerin bazen de hükümetin elini güçlendirmek için bu kararlara başvuruyor. En son MİT’e ait tırların aranması hakkında da yasak kararı alınmıştı’ dedi.
Türkiye’de yapılan gazeteciliğin devletin bilinmesini istemediği konulara erişmekte yeterince cesur davranmadığı eleştirisini de getiren RSF Türkiye temsilcisine göre bu kararın altında yatan neden hükümete yönelik eleştirilerin sesini kısmak.
Fikret İlkiz: Bu karar düpedüz sansür
Avukat Fikret İlkiz’e göre, bu karar tam da basın özgürlüğünün ihlali anlamına geliyor. Amerika’nın Sesi’ne konuşan Avukat İlkiz, ‘ alınmış olan karar, Anayasa’nın 28. maddesine aykırıdır ve ‘basın hürdür ve sansür edilemez’ denen maddeye aykırı olarak maalesef düpedüz sansür uygulanmaktadır. Kararda atıf yapılan Basın Kanunu’nun 3. maddesi basın özgürlüğü adını taşımaktadır. Burada önemli olan halkın olan bitenden bilgi sahibi olmasını sağlamaktır.. Bu karar halkın olan bitenden haberdar olmasını engellemektedir’ dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Pazar günü Trabzon’da yaptığı konuşmada şu sözlerle, Türk Başkonsolosluğu’nda gözaltına alınan rehinelerle ilgili medyadan sessiz kalmasını istedi.
"Yazılı görsel medyaya sesleniyorum. Allah aşkına şu anda yaklaşık 100 kadar vatandaşımız IŞİD unsurlarının elinde. Biz bunları sağ salim kurtarmanın gayreti içerisindeyken siz tahrik etmek suretiyle ne elde etmeye gayret ediyorsunuz? Lütfen, yazılı görsel medyadan bir şeyi rica ediyorum. Şu süreci tahrik ederek değil lütfen yazmadan, çizmeden fazla da konuşmadan takip etmenizi istiyoruz. Zira bu tahrikler karşı tarafta lehe değil aleyhte gelişmelere neden oluyor."
Erdoğan’ın bu açıklamasından iki gün sonra Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) Musul’daki başkonsolosluğa yaptığı baskın hakkında çıkan haberlere yayın yasağı getirildi.
Yasak kararını Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi aldı
Yayın yasağı kararın pazartesi günü Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nden geldi. Yasağı kamuoyuna duyuran ise Radyo Televizyon Üst Kurum oldu.
RTÜK’ten yapılan açıklamada, ‘Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu’nun 2014/84425 sayılı dosyasıyla ilgili olarak, Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğunda bulunan ve IŞİD terör örgütü tarafından bilinmeyen bir yere götürülen Türk vatandaşlarının güvenliklerinin sağlanması için, soruşturma tamamlanıncaya kadar her türlü yazılı, görsel basın ve internette CMK 157 ve 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 3 ve Anayasa'nın 26/2 maddesi gereğince yayın yasağı konulmasına karar verilmiştir’ dendi.
Kararda yapılan haberler, ‘gereksiz yere gerçeğe aykırı ve devletin zafiyetini ortaya koyacak şekilde yayınlar’ olarak değerlendirilirken toprak bütünlüğünün korunması ve kamu güvenliğini zedeleyici nitelikte bulundu.
Sınır Tanımayan Gazeteciler: Bu kararlar ‘sansür’ algısı yaratıyor
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, ‘bu tür kararların medyaya yönelik sansür olarak algılandığını’ söyledi. Son yıllarda sayısını unuttuğu kadar çok yayın yasağı konulduğu belirten Önderoğlu, Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada, ‘bu tür yargı kararlarının sansür algısı yaratması şaşırtıcı değil. Türkiye’de medyanın bu gibi meseleleri işlemesinde var olan kamu yararı gözetilmeden bu tarz mahkeme kararları alıyor. Otomatik olarak yargı, polisin askerin bazen de hükümetin elini güçlendirmek için bu kararlara başvuruyor. En son MİT’e ait tırların aranması hakkında da yasak kararı alınmıştı’ dedi.
Türkiye’de yapılan gazeteciliğin devletin bilinmesini istemediği konulara erişmekte yeterince cesur davranmadığı eleştirisini de getiren RSF Türkiye temsilcisine göre bu kararın altında yatan neden hükümete yönelik eleştirilerin sesini kısmak.
Fikret İlkiz: Bu karar düpedüz sansür
Avukat Fikret İlkiz’e göre, bu karar tam da basın özgürlüğünün ihlali anlamına geliyor. Amerika’nın Sesi’ne konuşan Avukat İlkiz, ‘ alınmış olan karar, Anayasa’nın 28. maddesine aykırıdır ve ‘basın hürdür ve sansür edilemez’ denen maddeye aykırı olarak maalesef düpedüz sansür uygulanmaktadır. Kararda atıf yapılan Basın Kanunu’nun 3. maddesi basın özgürlüğü adını taşımaktadır. Burada önemli olan halkın olan bitenden bilgi sahibi olmasını sağlamaktır.. Bu karar halkın olan bitenden haberdar olmasını engellemektedir’ dedi.