Cumhuriyetçi Parti Arizona Senatörü John McCain, Suriyeli direnişçileri birleştirmenin yolunun Türkiye-Suriye sınırında bir güvenli bölge oluşturulmasından geçtiğini söyledi. McCain bu çağrıyı Washington’da Türkiye konulu bir toplantıda yaptı.
John McCain Ortadoğu Enstitüsü tarafından düzenlenen Türkiye konulu konferanstaki konuşmasının başında Suriye’nin geçen hafta düşürdüğü Türk jetinin pilotlarından söz etti. Vietnam Savaşı sırasında uçağı düşürülen ve altı yıl Vietnam’da esir kalan McCain şöyle konuştu:
“Dualarım, geçen hafta Suriye tarafından uçakları düşürüldükten sonra bulunamayan iki Türk pilotuyla birlikte. Hepimiz, iki pilotun da kurtarılması ve güvenli bir şekilde dönmeleri için dua ediyoruz. Bu tarz bir saldırganlık, hem gereksiz hem de kabul edilemez. Türkiye ve Suriye arasındaki gerginlik tırmanıyor. Türk devleti ve halkı, Amerikalı müttefiklerinin güçlü bir şekilde yanlarında durduğunu bilmeli.”
Eski Başkan adaylarından John McCain, Senato’daki Cumhuriyetçi muhalefetin şahin üyelerinden biri. Suriyeli direnişçilerin dağınık olduğunu savunan Amerikalı senatör buna çözüm olarak sınırda tampon bölge oluşturulması gerektiği görüşünde:
“Suriyeli direnişçilerin liderliği birlik içinde değil. Direnişçileri birleştirmenin yolu Türkiye-Suriye sınrıında bir güvenli bölge oluşturulmasından geçiyor. Bu güvenli bölge içinde organize olabilirler, gölge hükümetin temellerini oluşturabilirler. Elbette silahlandırılabilir, eğitim görebilirler. Yaralılarını tedavi edebilirler. Sığındıkları bu bölgenin koruma altına alınması gerekiyor. Amerika bu işi tek başına yapmamalı. Amerikan askerlerinin bölgeye bir kez daha ayak basması, yapabileceğimiz en kötü hata olur. Ancak bölgedeki müttefiklerimizle çalışarak, bunu ne kadar söylemeyi sevmesem de, “gönüllülerden oluşan bir koalisyonla” direnişçilere teçhizat sağlayabilir, onları silahlandırabilir ve eğitebiliriz.”
McCain, Suriyeli muhaliflerin açık bir şekilde silahlandırılmasına destek vermesine gerekçe olarak, “Zaten yaşananlar adil bir savaş değil”, diye konuştu.
It’s not a fair fight… “Rus silahları Suriye’ye akıyor. İranlılar zaten ülkede, işkence ve korku teknikleri öğretiyor. Bir iç savaşta taraflar neredeyse eşit güçtedir.”
Senatör McCain, son başkanlık seçiminde rakibi olan Başkan Barack Obama’nın Suriye konusundaki tavrını da eleştirdi ve kendisine, uluslararası temsilci Kofi Annan’ın diplomatik girişimlerine destek vermekten vazgeçmesi çağrısında bulundu. McCain eleştiri oklarını NATO’ya da yöneltti:
“Maalesef son birkaç yılda NATO ciddi değişimler geçirdi. NATO Genel Sekreteri Rasmussen, tüm üyelere ittifakın Suriye’ye karışmayacağı yönünde güvence vermeyi kendine görev edindi. Bu 1990’lı yıllarda etnik temizliğe uğrayan Bosna’daki Müslümanlar için düzenlenen operasyondan çok farklı. Kosova’da Miloseviç rejimi tarafından katledilen Müslümanlar’ı kurtarmak için Güvenlik Konseyi’nin onayı alınmamıştı. Rasmussen’in yanısıra, NATO müttefiklerimiz beni hayal kırıklığına uğrattı. Eminim ekonomik krizle boğuşuyorlar. Zaman kazanmaya çalışıyorlar. Ama NATO’yla ilgili iyimserliğim çok az. Eğer Amerika öncülük etseydi bu bir nebze değişirdi. Eskiden hiç olmazsa Amerika perde arkasından liderlik ederdi, şimdi onu da yapmıyor.”
Senatör John McCain, meslektaşı Senatör Joe Lieberman’la birlikte Nisan ayında Türkiye’de Suriyeli mültecilerin kamplarını ziyaret etmişti. McCain, şimdi bu mültecilerin sayısının iki katına çıktığını hatırlattı.
Senatör McCain, Türkiye’nin PKK’yla mücadelesine de destek verdi, önceki hafta Hakkari Dağlıca’daki pusuda hayatını kaybeden sekiz askere değindi, PKK’nın Irak’taki Kürtler’in de desteğini kaybetmesiyle daha da dışlandığını savundu:
“PKK gittikçe yalnız kalıyor. Artık Iraklı Kürtler’in bile kendi topraklarında PKK’ya karşı düzenlenen hava saldırılarına itiraz ettiğini düşünmüyorum. PKK’nın terör örgütü olduğundan hiç kuşkum yok. Türkiye’deki Kürtler’in meşru şikayetleri olduğuna inanıyorum. Ama PKK daha da dışlanıyor. Türk devleti kendi Kürt nüfusuna daha fazla el uzatıyor, PKK’ya karşı daha güçlü askeri adımlar atıyor. Senatör Lieberman’la birlikte Kongre’ye sunduğumuz tasarıda da belirttiğimiz gibi PKK terörist bir örgüttür ve Amerika bu örgütün terör faaliyetlerini durdurmak için elinden geleni yapmalıdır.”
Namık Tan: 'Esad Kendini Aldatıyor'
Ortadoğu Enstitüsü’nün Türkiye konulu konferansında söz alan Washington’un Türkiye Büyükelçisi Namık Tan da, Suriye’yi, geçen hafta Türk uçağını düşürmesinden sonra yanlış bilgilendirme kampanyası yürüterek sorumluluktan kaçmakla suçladı:
“Suriye Devlet Başkanı Esad yarattığı cehennemden gerçekten bir kaçış olduğuna inanarak kendini aldatıyor. Ama geçen Cuma Suriye, uluslararası hava sahasında Türkiye’ye ait silahsız F-4 uçağını vurarak, bardağı taşırma noktasına getirdi. Suriye’nin uluslararası hava sahasındaki bu yasadışı ve kabul edilemez saldırısı, ulusal çıkarlarımıza yönelik düşmanca bir davranıştır. İyi niyet ve iyi komşuluk ilkelerinin, uluslararası hukukun ciddi bir ihlalidir. Bu olaydan sonra Suriye’ye yaklaşımımızı değiştirdik. Artık Suriye rejimini ulusal güvenliğimize açık bir tehdit olarak görüyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu ülkeye karşı angajman kurallarını da değiştirdik.”
Büyükelçi Tan Suriye’ye karşı şu ana kadar itidalli davranıldığını, ancak Türkiye’nin bu saatten sonra uluslararası hukuktan doğan gerekli adımları atmaktan çekinmeyeceğini, karşılık verme hakkını saklı tuttuğunu söyledi.
John McCain Ortadoğu Enstitüsü tarafından düzenlenen Türkiye konulu konferanstaki konuşmasının başında Suriye’nin geçen hafta düşürdüğü Türk jetinin pilotlarından söz etti. Vietnam Savaşı sırasında uçağı düşürülen ve altı yıl Vietnam’da esir kalan McCain şöyle konuştu:
“Dualarım, geçen hafta Suriye tarafından uçakları düşürüldükten sonra bulunamayan iki Türk pilotuyla birlikte. Hepimiz, iki pilotun da kurtarılması ve güvenli bir şekilde dönmeleri için dua ediyoruz. Bu tarz bir saldırganlık, hem gereksiz hem de kabul edilemez. Türkiye ve Suriye arasındaki gerginlik tırmanıyor. Türk devleti ve halkı, Amerikalı müttefiklerinin güçlü bir şekilde yanlarında durduğunu bilmeli.”
Eski Başkan adaylarından John McCain, Senato’daki Cumhuriyetçi muhalefetin şahin üyelerinden biri. Suriyeli direnişçilerin dağınık olduğunu savunan Amerikalı senatör buna çözüm olarak sınırda tampon bölge oluşturulması gerektiği görüşünde:
“Suriyeli direnişçilerin liderliği birlik içinde değil. Direnişçileri birleştirmenin yolu Türkiye-Suriye sınrıında bir güvenli bölge oluşturulmasından geçiyor. Bu güvenli bölge içinde organize olabilirler, gölge hükümetin temellerini oluşturabilirler. Elbette silahlandırılabilir, eğitim görebilirler. Yaralılarını tedavi edebilirler. Sığındıkları bu bölgenin koruma altına alınması gerekiyor. Amerika bu işi tek başına yapmamalı. Amerikan askerlerinin bölgeye bir kez daha ayak basması, yapabileceğimiz en kötü hata olur. Ancak bölgedeki müttefiklerimizle çalışarak, bunu ne kadar söylemeyi sevmesem de, “gönüllülerden oluşan bir koalisyonla” direnişçilere teçhizat sağlayabilir, onları silahlandırabilir ve eğitebiliriz.”
McCain, Suriyeli muhaliflerin açık bir şekilde silahlandırılmasına destek vermesine gerekçe olarak, “Zaten yaşananlar adil bir savaş değil”, diye konuştu.
It’s not a fair fight… “Rus silahları Suriye’ye akıyor. İranlılar zaten ülkede, işkence ve korku teknikleri öğretiyor. Bir iç savaşta taraflar neredeyse eşit güçtedir.”
Senatör McCain, son başkanlık seçiminde rakibi olan Başkan Barack Obama’nın Suriye konusundaki tavrını da eleştirdi ve kendisine, uluslararası temsilci Kofi Annan’ın diplomatik girişimlerine destek vermekten vazgeçmesi çağrısında bulundu. McCain eleştiri oklarını NATO’ya da yöneltti:
“Maalesef son birkaç yılda NATO ciddi değişimler geçirdi. NATO Genel Sekreteri Rasmussen, tüm üyelere ittifakın Suriye’ye karışmayacağı yönünde güvence vermeyi kendine görev edindi. Bu 1990’lı yıllarda etnik temizliğe uğrayan Bosna’daki Müslümanlar için düzenlenen operasyondan çok farklı. Kosova’da Miloseviç rejimi tarafından katledilen Müslümanlar’ı kurtarmak için Güvenlik Konseyi’nin onayı alınmamıştı. Rasmussen’in yanısıra, NATO müttefiklerimiz beni hayal kırıklığına uğrattı. Eminim ekonomik krizle boğuşuyorlar. Zaman kazanmaya çalışıyorlar. Ama NATO’yla ilgili iyimserliğim çok az. Eğer Amerika öncülük etseydi bu bir nebze değişirdi. Eskiden hiç olmazsa Amerika perde arkasından liderlik ederdi, şimdi onu da yapmıyor.”
Senatör John McCain, meslektaşı Senatör Joe Lieberman’la birlikte Nisan ayında Türkiye’de Suriyeli mültecilerin kamplarını ziyaret etmişti. McCain, şimdi bu mültecilerin sayısının iki katına çıktığını hatırlattı.
Senatör McCain, Türkiye’nin PKK’yla mücadelesine de destek verdi, önceki hafta Hakkari Dağlıca’daki pusuda hayatını kaybeden sekiz askere değindi, PKK’nın Irak’taki Kürtler’in de desteğini kaybetmesiyle daha da dışlandığını savundu:
“PKK gittikçe yalnız kalıyor. Artık Iraklı Kürtler’in bile kendi topraklarında PKK’ya karşı düzenlenen hava saldırılarına itiraz ettiğini düşünmüyorum. PKK’nın terör örgütü olduğundan hiç kuşkum yok. Türkiye’deki Kürtler’in meşru şikayetleri olduğuna inanıyorum. Ama PKK daha da dışlanıyor. Türk devleti kendi Kürt nüfusuna daha fazla el uzatıyor, PKK’ya karşı daha güçlü askeri adımlar atıyor. Senatör Lieberman’la birlikte Kongre’ye sunduğumuz tasarıda da belirttiğimiz gibi PKK terörist bir örgüttür ve Amerika bu örgütün terör faaliyetlerini durdurmak için elinden geleni yapmalıdır.”
Namık Tan: 'Esad Kendini Aldatıyor'
Ortadoğu Enstitüsü’nün Türkiye konulu konferansında söz alan Washington’un Türkiye Büyükelçisi Namık Tan da, Suriye’yi, geçen hafta Türk uçağını düşürmesinden sonra yanlış bilgilendirme kampanyası yürüterek sorumluluktan kaçmakla suçladı:
“Suriye Devlet Başkanı Esad yarattığı cehennemden gerçekten bir kaçış olduğuna inanarak kendini aldatıyor. Ama geçen Cuma Suriye, uluslararası hava sahasında Türkiye’ye ait silahsız F-4 uçağını vurarak, bardağı taşırma noktasına getirdi. Suriye’nin uluslararası hava sahasındaki bu yasadışı ve kabul edilemez saldırısı, ulusal çıkarlarımıza yönelik düşmanca bir davranıştır. İyi niyet ve iyi komşuluk ilkelerinin, uluslararası hukukun ciddi bir ihlalidir. Bu olaydan sonra Suriye’ye yaklaşımımızı değiştirdik. Artık Suriye rejimini ulusal güvenliğimize açık bir tehdit olarak görüyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu ülkeye karşı angajman kurallarını da değiştirdik.”
Büyükelçi Tan Suriye’ye karşı şu ana kadar itidalli davranıldığını, ancak Türkiye’nin bu saatten sonra uluslararası hukuktan doğan gerekli adımları atmaktan çekinmeyeceğini, karşılık verme hakkını saklı tuttuğunu söyledi.