ANKARA —
Türkiye genelinde hak örgütü temsilcisi ve gönüllü kadınlar, önceki gün yeni yasama yılına başlayan TBMM’yi ziyaret ederek, olası Anayasa ve yasa değişikliklerine karşı, “hak gaspına izin vermeyeceğiz, kadın-erkek eşitliğinden ve özgürlükten vazgeçmeyeceğiz” mesajını verdi. Türkiye’nin dört bir köşesinden gelen kadınlar, muhalefete “yeni Anayasa gündeminin bir parçası olmayın, bu oyunu bozun, müzakere dahi etmeyin” diye seslendi.
Your browser doesn’t support HTML5
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) çağrısıyla 81 ilden temsilci kadınlar, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Yeşil Sol Parti, Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Emek Partisi (EMEP) üyesi kadın milletvekilleriyle birlikte TBMM Dikmen Kapısı’nda buluştu ve basın toplantısı düzenledi. Kadınlar, AKP iktidarınca “aile çalıştayı” yürütülerek yasa ve Anayasa değişikliği hazırlığından duyulan endişeyi dile getirdi.
CHP Grup Başkanvekili Burcu Köksal eşliğinde kürsüde söz alan EŞİK Sözcüsü Avukat Hülya Gülbahar, “Bugün buradayız çünkü kaygılıyız. Bu Meclis’i (28.Dönem TBMM’si) oluşturan Mayıs seçimlerinde kadın-erkek eşitliği karşıtı söylemler seçim kampanyaları merkezine oturdu. Kadın sanatçılar, kadın sporcular hedef gösterilirken, sağlık hakkımız açısından kadınlara ayrı hastaneler açılması, kadınlar belirli mesleklerde çalışmalı gibi en temel kadın haklarımız tartışmaya açıldı. Bu Türkiye’nin Talibanlaşması yolunda adım atılmasıdır. Kadınları neredeyse yanlarında erkek refakatçi olmaksızın sokağa çıkamaz hale getirmeyi hayal edenler var. Burada kadın vekillerimiz gibi asla buna izin vermeyeceğiz” dedi.
TBMM’nin 1 Ekim’de açılışıyla birlikte, boşanmış kadınlara ve çocuklarına tanınmış nafaka hakkını ortadan kaldırmak amacıyla yasa teklifini getirmek üzere hazırlık yapıldığına işaret eden Gülbahar, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın evlendirme sürecine dahil edilmesinde olduğu gibi her konuda “baş köşeye oturtulacağı” şekilde, Cumhuriyet ile yaşıt olan Medeni Kanunu’nun da sil baştan değiştirilmesi hazırlığı olacağını ve bunun tartışmaya açılmış durumda olduğunu ifade etti.
Gülbahar, “Reisli bir aile modelini, çocuk ve kadınları erkeğe itaat etmeyi öngörecek bir yasayı ve Anayasa’yı asla kabul etmeyeceğiz. Bu seçimlerde siyasi partiler seçmenlerden yeni Anayasa yapma yetkisi almadı ve iktidar açısından baktığımızda mevcut Anayasa’yı uygulamayanlar, ihlal edenler Anayasa yapma yetkisine sahip olamaz. Ne Anayasa’nın laiklikle ilgili 24’ncü maddesi ne de aile ile ilgili 41’nci maddesi için değişiklik yapılmasına geçit vermeyeceğiz. Biz bugün burada hem iktidara hem de muhalefete mesaj vermek için buradayız. Bugün hem başörtülü hem başörtüsüz kadınlar ve hakları için buradayız. Çünkü ‘başörtüsüne güvence’ adıyla geçirilmeye çalışılacak yasa teklifi de ister başörtülü ister başörtüsüz bütün kadınların eğitim hakkı dahil olmak üzere tüm haklarını kısıtlayacak ve ortadan kaldıracak bir tekliftir. Kıyafetlere müdahale edilmesi teklifidir. Anayasa, kıyafet yönetmeliği değildir, olamaz” diye konuştu.
AKP ve MHP’li kadın vekillere soru: “Kız çocukları için doğru olanı mı yapacaksınız?”
CHP’li Burcu Köksal da, AKP iktidarınca “aile” kavramı gerekçesiyle 6284 sayılı kanunu hedef alan değişiklikler öngörüldüğünü belirterek, “yoksulluk nafakası” üzerine Yargı’ya tanınmış yetkiyi Yürütme’nin ortadan kaldırmaya çalıştığını söyledi.
TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil de, Cumhur İttifakı seçmeni kadınlara da seslenerek, “Tüm kadınlar gördüğünüz Cumhur İttifakı vekillerine ve yöneticilerine ‘Sizin kadınlar ile derdiniz nedir?’ diye sormalısınız” görüşünü aktardı. Kadıgil, basın toplantısına katılmayan AKP ve MHP’li kadın vekillere de seslenerek, “Ne yapacaksınız, partinizdeki erkek aklı mı dinleyeceksiniz? Yoksa bu ülkenin kız çocukları için doğru olanı mı yapacaksınız, vicdanınızı mı dinleyeceksiniz?” diye sordu.
İstanbul Sözleşmesi davacısı, EŞİK gönüllüsü Avukat Özlem Günel Tekşen de, VOA Türkçe’ye açıklamasında, “Özellikle son zamanlarda bakanlar tarafından yapılmış olan, Medeni Kanunu’nun özellikle aile hukuku bölümünün sil baştan yazılacağına yönelik açıklamalar, nafakaya yönelik ve anayasanın sil baştan değiştirileceğine yönelik açıklamalar biz kadınları tedirgin etmiştir ve kadınlar eşitlik mücadelesinden laiklik mücadelesinden, haklarından, hayallerinden ve hayatlarından asla vazgeçmeyecektir. Biz burada üç buçuk yıldır EŞİK platform olarak Millet İttifakı'ndan Emek ve Özgürlük İttifakı'ndan ve toplumsal muhalefet olarak tüm kadınlarla birlikte mücadele ediyoruz. Muhalefetten de bu mücadeleyi mecliste sürdürmesini talep ediyoruz” dedi.
EŞİK: “Kadınların hayatları, fikri ve emekleri değersizleştiriliyor”
EŞİK’ten kadın hak örgütleri ve gönüllü kadınlar adına yapılan ortak açıklamada, “Devletlere kadın erkek eşitliğini sağlamak suretiyle kadına karşı şiddeti önleme görevi yükleyen İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz olarak çekilmek, kadını ‘erkeğin malı’ döver, sever, hatta boyun eğmezse öldürür anlayışına hizmet eden en kritik geri adımlardan biri olmuştur. Şimdi sil baştan Medeni Yasa, sil baştan Anayasa yazma girişimleri ile ülkenin tüm kaynaklarına el konulduğu gibi hayatlarımıza da el konulmak istenmektedir. İktidar, organize eşitlik ve laiklik karşıtı çevreleri arkasına alarak, bir bütün olarak kadın erkek eşitliğini ortadan kaldırmak niyetiyle Anayasa ve Medeni Yasa gibi temel yasaların eşitlikçi içeriğini devre dışı bırakmaya çalışmaktadır. ‘Aileyi koruma’ adı altında kadınların ve çocukların baskı ve şiddete mahkum edildiği reisli bir aile modeli tüm topluma dayatılmaktadır. Nafaka hakkı, boşanmanın hızlandırılması, aile arabuluculuğu, karma eğitim, erkekleri mağdur ettiği iddia edilen 6284 sayılı şiddet yasası tartışmaya açılarak toplumdaki eşitlik fikri ve kadınların hayatları ve emekleri değersizleştirmeye çalışılmaktadır” denildi.
“Laikliği çekinerek savunanları laikliği ve eşitliği savunmaya çağırıyoruz”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 81 ilde gerçekleştirdiği “aile” çalıştaylarında, Barolar ile kadın hak örgütü savunucularına katılım ve söz hakkı verilmediği vurgulanan açıklamada, “aile” kavramıyla Medeni Kanunu’nun değişikliğiyle başlayacak 6284 sayılı yasayı ve ardından Anayasa’yı hedef alacak değişiklikler öngörüldüğü kaydedildi. Açıklamada, “İktidar bir yandan, kendi döneminde defalarca değiştirerek bir AKP Anayasası haline getirdiği Anayasa’yı bile onlarca kez ayaklar altına almasına karşın, Meclis’e yeni Anayasa teklifi sunacağını söylüyor. Demokratik tartışma ve uzlaşma ortamının sıfırlandığı koşullarda, kapalı kapılar ardında yazılan taslağın sivil ve özgürlükçü bir Anayasa olacağını iddia ediyor. Demokratik muhalefete yönelik baskıların gölgesinde, türlü çeşit adaletsizlikler ve kirli bilgiler ablukasında gerçekleşen seçimler sonucunda oluşan bu meclisin Anayasa yapma yetkisi yoktur. Mecliste yer alan partiler seçim sürecinde toplumdan yeni bir Anayasa yapma yetkisi istememiştir. Bu meclis Anayasa Meclisi değildir. Seçimlerden önce ‘başörtüsüne güvence’ söylemiyle meclise getirilen anayasa değişiklik önerisiyle, başörtülü başörtüsüz tüm kadınların eğitim hakkından çalışma hakkına kadar tüm haklarının adım adım yok edileceği bir toplum hayali ortaya dökülmüştür. Kadınların ne giyeceklerinin, nasıl giyineceklerinin Anayasa konusu yapılması başlı başına hem kadınlara hem de Anayasa’ya saygısızlıktır. Devletin Anayasal görevi tüm bireylerin hak ve özgürlüklerini korumaktır. Kadınları başörtülü başörtüsüz diye ayırmak eşitlik ve laiklik ilkelerini Anayasa’dan silmek demektir” denildi.
Açıklamada, LGBTİ+’lar özellikle hedef alınarak Anayasa değişikliği gündemi yaratıldığını vurgulandı, şu çağrı ve mesajlar verildi:
“Nefret suçlarını önleyecek hükümler içereceği iddiasıyla gündeme getirilen yeni Anayasa taslağını hazırlayan iktidarın, her gün her dakika RTÜK, Aile Bakanlığı gibi kamu kurumlarını da bir parçası yaparak LGBTİ+'lara karşı nefret suçu işliyor olması trajik bir ikilem olmasından öte, insan haklarına karşı büyük bir saygısızlıktır. LGBTİ evliliklere anayasal yasak getirme girişimleri ile ayrımcılık anayasal hale getirilmeye, aile çeşitliliği ve evlilik eşitliği yok edilmeye çalışılmaktadır. Anayasa'nın aile ile ilgili 41.maddesinde önerilen değişikliğin bir amacı da, erkek çok eşliliğinin önünün anayasal olarak açılmasıdır. Yeni Anayasa gündeminin bir parçası olmayın, bu oyunu bozun, müzakere dahi etmeyin. Laikliği çekinerek savunan ya da sözünü etmeyen tüm toplumsal kesimleri, tüm kadınları ve laiklik ve eşitlikten yana tüm milletvekillerini göreve çağırıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci yüzyılında nasıl yaşayacağımıza, ne giyip ne giymeyeceğimize biz kadınlar karar vereceğiz. Birlikte başaracağımızdan eminiz.”