Azerbaycan ve komşusu Ermenistan arasındaki askeri çatışmalar, yaşanan anlaşmazlıkta karşıt tarafları destekleyen Türkiye ve Rusya arasındaki gerginliği daha da tırmandırıyor.
Bir günlük sükunetten sonra yeniden alevlenen çalışmalarda geçtiğimiz hafta Pazar gününden bu yana en az 16 kişi hayatını kaybetti.
Son çatışmaları tetikleyen gelişmenin ne olduğu tam olarak anlaşılmamasına rağmen iki taraf, birbirini suçlamaya devam ediyor. İki eski Sovyet cumhuriyeti, Dağlık Karabağ meselesi nedeniyle on yıllardır anlaşmalık içinde. Ermenistan ve Azerbaycan, 1990'lı yıllarda tartışmalı bu bölge nedeniyle savaşa girmişti.
Reuters haber ajansına göre Ermenistan Savunma Bakanlığı, Azerbaycan ordusunu, mevzi değiştirmek ve bir köyde yaşayan halkı canlı kalkan olarak kullanmakla suçluyor. Suçlamaları reddeden Azerbaycan, Ermenistan'a yönelik benzer suçlamalarda bulunuyor.
Son çatışmalarsa Türkiye'yi dolaylı olarak Rusya'yla karşı karşıya getiriyor. Bunun nedeni, Türkiye'nin Azerbaycan'ı, Rusya'nın ise Ermenistan'ı desteklemesi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Salı günü konuya ilişkin yaptığı açıklamada, ''Türkiye Azerbaycan'ın hakkına, hukukuna, topraklarına yönelik her türlü saldırının karşısında yer almakta asla tereddüt göstermeyecektir'' ifadesini kullanmış, son çatışmaların arka planında daha geniş kapsamlı bir komplonun yattığını ima etmişti.
Erdoğan, ''Bu durum, olayın herhangi bir sınır ihlali ve çatışması değil, doğrudan Azerbaycan'a yönelik bilinçli bir taarruz olduğunu göstermektedir. Hiç şüphesiz bu saldırı, Ermenistan'ın çapını aşan bir hadisedir'' şeklinde konuştu.
Türkiye'de hükümete yakın medya, somut kanıt olmasa da Rusya'yı, Ermenistan'ı Azerbaycan'a saldırmaya teşvik etmekle suçlamakta gecikmedi.
Moskova ise söz konusu suçlamaları reddediyor. Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, Salı günü yaptığı açıklamada, her iki tarafa da itidal çağrısında bulunmuş, Rusya'nın arabuluculuk rolü üstlenebileceğini söylemişti.
Ankara ve Moskova, Libya ve Suriye'deki iç savaşlarda da vekil güçler üzerinden karşıt tarafları destekliyor.
''Türkiye, Kafkasya'da Batılı değer ve çıkarları belirli bir ölçüde temsil eden tek oyuncu''
Almanya'daki Bonn Üniversitesi'nden Rusya uzmanı Zaur Gasimov, Ermenistan ve Azerbaycan'ın Suriye ve Libya gibi olma riskiyle karşı karşıya olduğunu, Rus ordusunun zaten bölgede konuşlanmış durumda bulunduğunu söylüyor.
Gasimov, ''Türkiye, Kafkasya'da Batılı değer ve çıkarları belirli bir ölçüde temsil eden tek oyuncu. Rusya ve İran'ın bölgeye egemen olmasını önleyebilir'' ifadesini de sözlerine ekliyor.
Uzmanlara göre Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki son çatışmaların olduğu bölge de şüphe uyandırır nitelikte.
Azerbaycan'ın ücra Tovuz bölgesine işaret eden Zaur Gasimov, çatışmaların konumunun tuhaf olduğunu, normalde çatışmaların tartışmalı Dağlık Karabağ'da meydana geldiğini söylüyor.
Tovuz bölgesi, Azerbaycan'ın Güney Kafkasya doğalgaz boru hattına yakın. Ankara'nın Rus enerji kaynaklarına bağımlılığı azaltma amacının parçası olan bu hat, Türkiye'nin Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı'na (TANAP) doğalgaz aktarıyor.
Londra Enerji Kulübü'nden Mehmet Öğütçü, Türkiye'nin gaz arzı için Rusya'ya bağımlı olduğunu söylüyor.
Türkiye'nin Rus Gazprom doğalgazı için Avrupa Birliği'den neredeyse iki kat daha fazla ücret ödediğini söyleyen Zaur Gasimov ise TANAP boru hattından gelen Azeri doğalgazının Türkiye'nin satın aldığı Rus doğalgazından daha ucuz olduğunu, Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacının yüzde 98'ini, petrol ihtiyacınınsa yüzde 92'sini ithal kaynaklarla karşıladığını belirtiyor.
Avrupa Birliği'nin ana petrol kaynaklarından biri olan Azerbaycan, Türkiye'nin başta enerji sektörü olmak üzere en büyük yabancı yatırımcısı.
Türk-Azeri işbirliği, 2021'de süresi dolacak olan Türkiye ve Rusya arasındaki doğalgaz anlaşması da göz önünde bulundurulduğunda daha da derinleşebilir.
25 yıllık anlaşma, Türkiye'nin her yıl belirli bir miktar Rus doğalgazı satın almasını öngörüyor. Bu da Rusya'nın Türkiye'deki enerji piyasasındaki egemenliğini garanti altına almak anlamına geliyor.
Mehmet Öğütçü, Türkiye'nin Rusya'yla arasındaki sözleşmenin sonunun yaklaşmasını Rusya'yla enerji konusundaki ilişkilerine yeni bir denge kazandırmak için kullanacağını kaydediyor.
Rusya'nın kaygıları
Rus liderlerse Rusya'nın Türkiye'deki enerji piyasasında pay kaybettiği gerekçesiyle endişeli.
Rusya ve Türkiye'nin Nisan ayında doğalgaz fiyatlarına ilişkin yürüttüğü görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlandığını hatırlatan Zaur Gasimov; Azerbaycan, İran ve Katar'ın Türkiye'nin doğalgaz ithal ettiği ülkeler olarak Rusya kadar önemli hale geleceğini kaydediyor.
Uzmanlara göre Ankara'nın enerji kaynaklarına çeşitlilik kazandırma çabaları, Amerika açısından olumlu yönde seyrediyor.
Washington, Avrupalı müttefiklerine, Rusya'yla enerji konusunda yaptıkları işbirliğini kısıtlama konusunda yoğun baskı uyguluyor. Bu baskılar, Trump yönetiminin Kremlin'in Avrupa üzerinde ekonomik koz elde etme çabalarını engelleme planının bir parçası.
Amerika ayrıca Rusya'nın Almanya'ya hizmet edecek Kuzey Akım 2 ve Ocak ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Cumhurbaşkanı Putin'in katılımıyla açılan Türk Akım boru hattı projelerini yaptırımlarla tehdit ediyor.
ABD hükümeti, her iki boru hattının da kısaca CAATSA olarak bilinen 2017 tarihli ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası'nı ihlal ettiğini kaydediyor.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, iki boru hattı projesini de ''Kremlin'in Avrupa'nın Rus enerji arzına olan bağımlılığını sömürme ve arttırmak için kullandığı kilit aygıtlar'' olarak nitelemişti.
Pompeo, ''Bu, Rusya'nın kötü niyetli projelerine yardım ve yataklık eden firmalara açık bir uyarıdır. Ya hemen bu işten çıkın ya da sonuçlarına katlanın'' demişti.
Türkiye ve Rusya arasındaki anlaşmazlık, Ankara ve Washington arasındaki yakınlaşmayla aynı döneme denk geldi. Ancak uzmanlar, Türkiye ve Rusya arasındaki ortaklığın sona erdiği şeklinde yorumlar yapmak için aceleci davranmıyor.
Ankara, Rus enerjisine olan bağımlılığını azaltmaya çalışırken hem Erdoğan hem de Putin, iki ülke arasında ortak bir bağımlılık ilişkisi olduğunun farkında. Mehmet Öğütçü, Türk-Rus ilişkilerinin temelinde sadece Rus doğalgazının yatmadığının altını çiziyor.
Türkiye'de Rusya'nın inşa ettiği nükleer enerji santralına ve Suriye'deki güvenlik meselesine dikkat çeken Öğütçü, Türkiye'nin Rusya'daki inşaat sektöründe faaliyetler yürüttüğünü, Rusya'nınsa Türkiye'ye turist gönderdiğini hatırlatıyor.
Moskova'nın Ankara'dan kopmaktan kaçınma olasılığını yüksek gören kimi uzmanlar, Kafkaslar'daki son gerginliklerin, Türkiye'ye, Rusya'yla olan bağları yeni bir dengeye oturtmanın bir bedeli olduğunu hatırlatacağı uyarısında bulunuyor.